29.BÖLÜM

1.5K 62 15
                                    

Yolun sonuna gelmiş gibi hissediyordum. Ama bu yolun sonu mutlu bitiyordu. Kaç yıl sonra ilk defa bu kadar huzurlu uyanmıştım. Sevdiğim adamı uyurken ezberliyordum. Yüz hatlarını, uyurken çıkardığı sesleri, geniş omuzlarını, dağılmış saçlarını...
Bana ait olduğunu bilmek çok güzel bir duyguydu.

"Günaydın."

Bana gülümseyen adamıma baktım. Aynı yatakta ve çırılçıplaktık. Dün gece ikimizde birbirimizin olmuş, sonsuza dekte birbirimizin olacaktık.
"Yorgun musun?"
"Biraz."
Beni kendine çeken Akın'a sarıldım.
"Ben üzerimi giyineyim."
Ondan ayrılmak zor olmuştu. Beni tekrar kendine çekmiş ve uzun uzun öpmüştü.
"Yataktan hiç çıkmasak ha?"
"Akııın." Ona kızıp yastığı suratına attım. Benden öç almak istercesine yanaklarımı ısırdı.

Beni bu kadar mutlu ettiği için ona minnettardım. Akın benden önce davranmış ve banyoya girmişti. Her ne kadar beraber duş almamızı önersede kabul etmedim. Beyaz çarşaftaki kanı görünce dün gece aklıma gelmiş ve ben utançtan kıpkırmızı olmuştum. Dün gece kadın olmuştum ve en önemlisi sevdiğim adama ait olmuştum. Çarşafı katladım ve çöpe atmak için komadinin üzerine koydum. Yastıkları kabarttım ve dağılmış yatağı düzelttim.

Bana sarılan Akın'ın o şampuanının kokusu beni mest etmiş, çoktan öpüşmeye başlamıştık bile. Dünkü kadın yine gelmiş, ben benliğimden çıkıp Akın'ı kendime çekmiştim. Kapı çalınca Akın benden ayrılıp duymak istemediğim küfürleri savurdu.

"Boşver çalar çalar susar."
"Saçmalama Akın, annenler gelmiş olabilir."
"Hani sen annemden hazetmiyordun. Güzelim yapma ama biz daha dün evlendik, misafir mi ağırlayacağız?"
"Kapı hâlâ çalıyor ve biz açmıyoruz."
"Of. Her kimse bundan sonra düşmanım olacak ona bizzat söyle."

Çocuk gibi mızmızlanan Akın'ı giyinmesi için yalnız bıraktım ve kapıyı açmak için aşağı indim. Hâlâ zır zır çalan kapıdan bende sinir olmuştum.

"Geldiiim."

Kapıyı açar açmaz Cihan beni kendine çekmiş ve ağlamaya başlamıştı.

"Bunu bana neden yaptın ha?"

Onu itmeye çalışıyordum. İkide bir merdivenlere doğru bakıyor ve Akın'ın gelmesinden korkuyordum.

"Neden evlendin? Bana inat onunla sevgili oldun ama kardeşimle neden evlendin ha!?"
"Cihan. Lütfen bırak beni. Bak sende evlisin bende."
"Her şeyi anlatacağım Akın'a. Lan ben dün geceden beri kendimde değilim. Onun oldun mu, lan!?"

Beni sarsan Cihan'a bir tokat attım. Sarhoş olduğu her halinden belliydi. Tokatımla koca adam sarsılmış sinirlenmiş olacak ki beni öpmek için yaklaşmıştı.

"Kim gelmiş, güzelim?"

Akın'ın sesi beni o kadar korkutmuştu ki dizlerim titriyordu. Cihan bana iyice yaklaşmış ve kulağıma "Senden vazgeçmem." dedikten sonra düşüp bayılmıştı.
Ayaklarımın dibine düşen Cihan'a baktım. Akın endişeyle yanımıza gelmiş, Cihan'ı uyandırmaya çalışıyordu. Abine düşman olacak mısın kocacığım?

Telefonum çalıyordu. Üst üste çalan telefonuma bakmak zorunda hissetmiştim kendimi ve onları kapıda bırakıp, salonda ki telefonumu almak için içeriye geçmiştim. Arayan kişi doktor Merve'ydi.

"Alo, Merve?"
"Hastaneye gel Elvan. Sedef doğum yapıyor."
"Ne?"
"Çabuk!"
"He. Hemen geliyorum.!"

Heyecandan elim ayağım titriyordu. Mutluluktan neredeyse ağlayacaktım.
"Akın! Sedef doğum yapıyor! Çabuk hastaneye gitmemiz gerekiyor."
Hâlâ Cihan'ı uyandırmaya çalışan Akın bana endişeyle baktı.
"Abim bu haldeyken nasıl gideriz?"
"Arabaya kadar taşıyalım. Çocuğunu görmeli."

Akın tamam anlamında kafasını sallarken Cihan'ın o kaslı kolunu omuzuma koydum. Parfümü burnuma nüfus ederken bana iyice sokulan Cihan'ı öldürmemek için kendimi zor tutuyordum.
Akın'ın da yardımıyla onu zorda olsa arka koltuğa yerleştirdik. Uzanır vaziyette duran Cihan arabaya zor sığmıştı.

Hem sinirliydim hem de mutlu. Canımdan çok sevdiğim kardeşim anne oluyordu. O kendine bile bakamaz ki, dedim içimden ve gözlerimden yanaklarıma doğru sıcak bir gözyaşı damlası süzülmüştü.

"Ağlıyor musun sen?"
"Mutluluktan."

Tekrar yola odaklanan Akın trafiğe yakalanmadan bizi sonunda hastaneye yetiştirmişti.
O kadar heyecanlıydım ki elim ayağıma dolaşmış, Akın olmasa az daha düşecektim. Neyse ki Cihan zorda olsa uyanmış, bizimle birlikte Sedef'in doğumunu bekliyordu. Bana attığı nefret dolu bakışlar beni tedirgin etsede umursamamaya çalıştım.

Tam iki saatin ardından Umut bebek dünyaya gelmişti. O kadar tatlıydı ki, bu tatlılığı anlatacak kelime bulamıyordum. Küçüçük elleri ve kiraz gibi dudakları vardı.
Cihan, eline aldığı bebeğine şefkatle bakarken bir oh çektim. En azından bebeğine Sedef'e yaptığını yapmayacaktı.

"Sedef ne zaman uyanır?"

Heyecanla Sedef'i merak etmesi beni şaşırtmış ayrıca mutlu etmişti.
"Merve serum bitince uyanır, dedi. Onu merak ettin."
"Bebek aç."
Cihan asla değişmeyecekti. Ne kadar çabalarsam çabalayayım Sedef'i kalbine almayacaktı. Ahh canım arkadaşım, üzülme bebeğin sana umut olacak.

Cihan'la aynı odada kalmak beni ilk defa endişelendirmiyordu. Akın'ın bitmek bilmeyen telefon görüşmesi sonunda merkeze gitmiş beni burada yalnız bırakmıştı.

"Kucağına almak ister misin?"
"Cihan, bilemem ki. Çok küçük ya canını acıtırsam."
"İnternetten bakmıştım. Bak şöyle tutarsan canı acımaz. Sırtına ve başına dikkat et. Sıkma kendini."

Bana nasıl tutmam gerektiğini gösteren Cihan'a hayret ettim. İyi bir baba olacağından kuşkum yoktu artık.

"Çok yakıştı kucağına."
"Çok tatlı."
"Senin kadar tatlı evet."
"Cihan. Burada yapma bari."
"Elvan. Bebeğimi seviyorum ama bu bebeğin senden olmasını isterdim. Aslında imkansız değildi ama sen bana bir şans bile vermedin."
"Cihan, sus Sedef duyacak."
"Duysun ya da duymasın umurumda değil. Ona da söyledim bu saatten sonra benden baba olur ama ona koca olmaz. Sana da söyleyeyim ben artık aşkımı saklamayacağım. Seni sevdiğimi göğsüm gere gere söyleyeceğim. "

Kafamı sağa sola salladım. Bebeği pışpışlarken Cihan'a ters ters bakmayı sürdürdüm. Başını kaşıdı ve yanıma geldi. Parmağını Umut'un küçücük avucuna koydu. Umut, babasının parmağını kavradı ve sımsıkı tuttu. Cihan'ı gülümserken yakaladım ve ben de gülümsedim. Bebeğinin başına minik bir buse konduran Cihan, onu gülümseyerek izlediğimi farketti.

"Gülüşüne kurban olurum."
"Şşş..."
"Şu an sanki bu bebek senden ve karımışsın gibi hissediyorum. Lütfen beni hayallerimden uyandırma. Numaradan da olsa bu hayale inanayım. Parmağındaki yüzüğü sanki ben takmışım gibi varsayayım. İzin ver aşkımı hayalimde yaşatayım."

Yanağımı öpen Cihan'a engel olamamıştım.

"Bu da borcum olsun."

Hıçkırık sesi gelince ikimizde arkamıza döndük. Sedef'i ağlarken görünce beynimden vurulmuşa döndüm. Soğuk terler dökerken beni yanlış anlayacak diye ödüm kopuyordu.

"İnanmıyorum."
"Sedef bak. Hiçbir şey göründüğü gibi değil."
"Yaklaşma bana! Çocuğumu ver!"

Kucağımdan Umut'u alan Cihan'a çevirdim bakışlarımı.

"Her şey göründüğü gibi. Ben Elvan'ı seviyorum."

Huhuuu Bomba etkisi yarattı dimi.!!!

Yayıneviyle konuştum ve kitabımı yollamaya karar verdim. Pek umutlu değilim ama bu aşkın sayfalara dökülmesini ve okudukça sayfaların yıpranmasını istiyorum.

Soru yok. Bu sefer de siz sorun. Spoi vereyim. Sizi çok seviyorum ve çok öpüyorum. 😘😘😘
Sizler benim ilhamımsınız.
Gelecek bölümü bekleyin.
Kendinize iyi bakın. Hoşçakalın.❤❤❤

Krizantem(Wattys 2019)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin