4. Bölüm Sadece Çabala

1.4K 141 39
                                    

Lu duyduklarına inanmıyordu. Ya da inanamıyordu. Ha Neul boşta olan eli ile göz yaşlarını silerken Lu sadece bakıyordu. Bir şeyler demek istiyordu. Belki bir özür olabilirdi. Bir adım attı ve Ha Neul'un sıktığı kolunu bıraktı. Ağızını açmıştı ki Ha Neul lafı ağızına tıktı.

"Tabi bu senin için önemli değil, değil mi?" Lu kapattığı mesafeyi Ha Neul açtı. Burnunu nazik bir şekilde çektikten sonra ellerini cebine koydu. "Şu an büyük ihtimal gözünde bir yalancıyımdır hatta..."

'Hayır' dedi Lu'nun iç sesi. Ama dile getirdikleri çok daha farklı kelimelerdi.

"Evet. Aynen öyle." Lu kendine sövmek istiyordu. Neden gerçekleri sadece söylememişti? Neden ona inandığını söylememişti ki? Ha Neul kırgın bir şekilde gülümsedi.

"İşin iyi tarafından bakmak gerekirse benle alakalı gerçek düşüncelerini belirttin."

"Evet." Lu cevapları istemsiz söylüyordu. Ha Neul gülümseyip arkasını döndü ve durdu.

"Bu arada... Sevgilinle mutluluklar." dedi ve adımlarını hızlandırarak uzaklaştı. Her adımında dudaklarını kanatacak biçimde ısırıyordu. O göz yaşlarını bir daha onun için dökmek istemiyordu. Kalbinde ona ait olan yeri yok etmek istiyordu. Ağızına kanının metalik tadı gelince dudağını serbest bıraktı. Canı acıyordu. Ama kalbi daha kötüydü. Lu'yu bu kadar değiştiren şeyin ne olduğunu gerçekten merak ediyordu. Yeni Lu'yu keşfetmekte istiyordu ama eskisinin neden yok olduğunu bilmeden yenisini anlamak mantıksızdı. Zaten artık bir önemi yoktu. Yeni Lu'yu da keşfetmek istediğinden artık emin değildi.

Şu an sanki aralarında ki çukur daha da derinleşip sonu görünmez bir hal almıştı.

&

Ha Neul sınıfın kapısını açtıktan sonra Sehun'a el salladı ve içeri girdi. Ortam her zamanki gibiydi.

Min Jee'nin etrafında onun tatlılığına hayran kalmış erkekler ve bu duruma sinir kapıp Min Jee'ye pis bakış atan kızlar.

Evet durum kesinlikle aynıydı. Ha Neul Min Jee'nin arkasında bulunan sırasına geçti. Kulaklığını düzgünce (!) çantasına koyduktan sonra ders kitaplarını çıkardı.

Sınıf arkadaşları onun yanına geldiler -tabi ki Min Jee'ye kötü bakış atarak- Aralarında sarışın olup en fazla ilgi çeken Chorong tebessüm ederek Ha Neul'a baktı.

"Günaydın!" Ha Neul aynı tebessüm ile Chorong'a baktı.

"Günaydın! N'aber?" Chorong sanki beklediği soru buymuş gibi sinsice gülümsedi.

"İyiydim ama bazıları tüm neşemi bozdu." Yan gözle Min Jee'ye baktı Chorong. Min Jee çantasından suyunu aldı ve içmeye başladı. Genç kız ona atılan lafları umursamıyor muydu? Hayır, kesinlikle umursuyordu. Sadece üstelemezse sorun olmaz diye düşünüyordu. Lakin işin tam tersi oluyordu. Üstelemedikçe kızlar daha da fazla sinirleniyordu. Onun ağlamasını istiyorlardı. Kendini hırpalamasını istiyorlardı. Hepsi de kıskançlıkları yüzünden. Hiçbiri kendini Min Jee yerine koymadılar. Hiçbiri Min Jee'nin hislerini düşünmediler.

"Chorong yeter." dedi Ha Neul. Chorong gözlerini devirdi ve bir sandalyeyi Ha Neul yanına çekti.

"Şunu bana karşı korumandan nefret ediyorum Neul..." Diğer kızlar etrafa dağılmıştı ve geriye Ha Neul ile Chorong kalmıştı.

"Hakaretler onu bazen fazla üzebiliyor."

"Nedense bana öyle görünmüyor..."

"Onun her hakaretten sonra kirpikleri ıslak bir şekilde gelmesini fark etmedin mi?" Chorong'un yüzü asıldı.

We Meet AgainHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin