Medyadaki şarkı ile yazdım hani dinleyip okumak isterseniz diye koydum ^^
Ha Neul'in burnunun içine tanıdık koku dolarken kalbinin ritmik hızı artıyordu. Karşısında saçları dağınık ve ev kıyafetleri ile duran Lu vardı. Ha Neul bunu beklemiyordu. O geri mi dönmüştü?
Lu kafasını koluna dayarayarak kapıya yaslandı.
"Hey... Uzun zaman oldu Ha Neul." Ha Neul bir şeyler demek istedi ama konuşmayı unutmuş gibi cevap veremiyordu. Bu ifadeyi komik bulan Lu hafifçe kıkırdadı ve kapının eşiğinden çekilip Ha Neul'un içeri geçmesi için yol verdi.
Ha Neul kendisini içeri davet etmesinin minnettarlığı belirtmek için kafasını hafifçe aşağıya eğdi. Lu kapıyı artık kapatabileceğine kanaat getirip kapattı. Ellerini pijamasının cebine koydu ve salona doğru ilerledi.
"Seni buraya getiren şey ne Ha Neul?" Ha Neul etrafı incelerken Lu'yu takip etmeye başladı. Tek kişi kalıyordu ve... Bu ev sanki tek kişi fazla büyüktü.
"Müdür seni bulamayınca bunu sana getirmemi istedi. Velinden gelmiş..." Çantasını karıştırdı ve zarfı çıkarıp Lu'ya uzattı. Lu zarfı alırken dişlerini sıkıyordu. Bu Ha Neul'un gözünden kaçmamıştı. Zarfı eline alan Lu ne olduğuna bakmadan yırttı.
Ha Neul zarfın yırtılmasına gözlerini büyülterek bakıyordu. Lu zarfı küçücük parçalara getirdikten sonra gelişi güzel yere attı. Dudağının tek kenarı yukarı kalkarken Ha Neul'a tekrar baktı.
"Buraya kadar zahmet ettin özür dilerim." Ha Neul hala olayı anlamamamın verdiği etkiyle gözlerini kırpıştırıyordu.
"O-o zarf ailenden geldi neden yırttın? Belki önemli bir şeydi?" Lu omuz silkti.
"Kim bilir..."
"Açsaydın biz bilebilirdik?" Ha Neul gözlerini büyülterek Lu'ya yaklaştı. Karşılık olarak Lu'da yaklaştı ve Ha Neul'un yüzüne eğildi.
"Bilebilirdik? Seni bilmene gerek yok diye düşünüyorum Ha Neul."Lu gözleri ile Ha Neul'un arkasında bulunan kapıyı gösterdi. "Artık işin bittiyse gidebilirsin değil mi?" Cümlesini bitiren Lu ondan uzaklaştı ve orta sehpada bulunan şekerlerden bir tane ağızına attı.
Ha Neul hala Lu'nun dediğini sindirmeye çalışıyordu. Tamam onu ilgilendirmediği konusu kesinlikle doğruydu peki bu kovma şekli adil miydi? Lu kaşlarını kaldırarak ona baktı.
"Kapının yerini mi unuttun?" Ha Neul sesli bir şekilde ağız yoluyla dışarı nefesini verdi.
"S-sence de bu çok kabaca değil mi?" Lu omuzlarını yukarı kaldırdı.
"Bilmem... Umursadığımda söylenemez." Arkasındaki koltuğa oturdu ve ayaklarını orta sehpaya uzattı. Eline kumandasını alıp televizyonu açtı.
Ha Neul hızlıca televizyonun önüne geçti ve kollarını yana doğru açtı.
"Karşında bir kız var Bay Lu!" Lu, Ha Neul'un cümlesi üzerine kahkayı bastı.
"Kız? Nerede ben göremiyorum?" dedi ve etrafa bakmaya başladı. "Şimdi çekil. En sevdiğim program var şu an." Ha Neul kollarını göğsünde birleştirdi ve yükünü tek ayağının üzerine verdi.
"Komik değilsin Lu Han" Lu, Ha Neul'u baştan sona süzdü ve ağızında bulunan şekeri dişlerine sürterek yer değiştirdi.
"Komiklik olsun diye demedim." Ayağa kalktı ve Ha Neul'e doğru yürümeye başladı. Lu'nun her bir adımında Ha Neul geriye gitti ve sonunda televizyona çarparak durdu. Ha Neul televizyonun devrilmesini sonda anda düzeltmişken Lu onun dibine geldi ve yüzüne eğildi. "Beni daha fazla delirtmeden kapıdan çıkmaya ne dersin sevimli kız?" Lu yine sesli bir şekilde şekerinin yerini değiştirdi. "Seni uğurlamamı mı istiyorsun yoksa..?" Ha Neul'u bileğinden nazikçe tuttu ve kapıya sürükledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
We Meet Again
FanfictionHer gencin yaptığı bir hata vardır. Kendilerine dürüst olmamak. ♦YukkiPan Dünyasından♦ Her hakkı saklıdır ©