Kızarmış yanaklarını patpatlayarak evine vardı ve içeri girdi. Salona geçtiğinde ise yaşadığı şoklan çantasını düşürdü.
"Senin burada ne işin var?" Karşısında Lu'yu gören genç kız büyük bir şok yaşarken mutfaktan annesi çıktı.
"Ne zamanda beri misafirlere böyle sorular soruyoruz Genç Hanım?" Ha Neul annesinin geldiğini fark edince hemen çantasını yerden aldı ve önünde eğildi.
"Özür dilerim." Annesi kızının yüzünü kaldırıp gülümsedi.
"Özür dilemeyi bana değil Lu'ya yapmalısın." Genç kız dişlerini sıkarak Lu'ya döndü.
"Özür dilerim Lu."
"Sorun değil." Lu'nun yüzünden bu işten zevk aldığı belli eden bir ifade vardı. Genç kız buna daha da sinir olmuş olacaktı ki tek kaşı yukarı doğru seğiriyordu. Genç kızın annesi kızının omuzlarından tuttu ve öne, Lu'nun yanına, doğru ilerletti.
"Siz odaya çıkın. Sonuç olarak iki arkadaşta uzun zamandır görüşmüyor. Birbirinizi özlemişsinizdir. Ben sizi yemek için çağırmak amacıyla geleceğim." Ha Neul tuttuğu çantasının sapını iyice sıktı ve merdivenlerden sert bir şekilde çıktı. Yaşlı Hanım, genç adamı omuzundan nazikçe tuttu.
"Ha Neul davranışını anlayışla karşıla Lu..." Lu, yaşlı hanımın elini nazikçe tuttu.
"Sorun değil Bayan Park. Ben yukarı çıkıyorum." Genç adam sakin adımlarla merdiveni çıktı ve genç kızın odasının önüne gelince birkaç saniye durdu.
'Buraya en son ne zaman geldim acaba..?' Ha Neul ile tanışmışlıkları çocukluklarına dayandığı için en son ne zaman geldiğini kavrayamadı genç adam. Elini yavaşça kaldırdı ve kapıyı üç kere tıklattı.
"Gelebilir miyim?" Kapıya atılan cisimden dolayı Lu, birkaç adım geriledi.
"Hayır!" Lu dişlerini sıkarken kapı kolunu aşağıya indirdi ama kapı açılmadı. Bu işi birkaç kere daha yaptıktan sonra kapıyı sertçe tıklattı.
"Park Ha Neul! Aç şu lanet kapıyı!"
"Hayır!"
"Anneni üzüyorsun! Bari onun için aç!"
"..." Lu içeriden ses gelmediğini fark edince biraz geriledi ve beklemeye başladı. Kısa bir süre sonra kapı Ha Neul tarafından açıldı.
Genç kız kapıyı açtıktan sonra hızlı adımlarla ilerledi ve yatağına sırtını dayayarak tekrar yere oturdu. Giysi olarak spor bir şort ve sıfır kollu bir üst giyip üzerine hırka geçirmişti. Saçlarını ise giyindikten sonra düzeltmemiş olacaktı ki dağınıktı.
Genç adam yavaş adımlarla içeri girdi ve etrafına baktı. En son hatırladığında Ha Neul'un duvarlarında bulunan cicili bicili posterler gitmiş onun yerini One Ok Rock vb... grupların posterleri almıştı. Onun dışındaki değişiklik ise panosunda bulunan resimlerdi. İlginç olan taraf bu resimlerin bir kaçında kendisi de vardı. Resimlerden bir tanesini dikkatlice eline aldı. Bu resimde kendisi, Ha Neul ve Sehun vardı. Ha Neul ortalarına geçmiş ve kocaman sırıtıp Lu ve Sehun'a kol atmıştı. Lu bu zamanı gayet net hatırlıyordu. Bu ortaokullarında ki ilk dönemin ilk spor festivalinin olduğu zamandı. Lu'nun da ilk futbol maçının olduğu zamandı. Hatırladığı kadarıyla Ha Neul'unda ilk voleybol ve Sehun'unda ilk basketbol maçıda bugündü. Hepsinin üzerinde takım formaları vardı. Mutlu bir resimdi.
Resme bakarak genç kıza döndü. Aklında bir sürü soru vardı.
"Benim olduğum resimleri atarsın diye düşünmüştüm." Genç kız kucağında bulunan yastığa daha da sarıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
We Meet Again
FanfictionHer gencin yaptığı bir hata vardır. Kendilerine dürüst olmamak. ♦YukkiPan Dünyasından♦ Her hakkı saklıdır ©