Ha Neul, sıkkın bir şekilde havaalanında beklemeye başladı. İlk olarak Sehun daha gelmemişti ve ikinci olarak Min Jee'ye kutlamaya gelmeyeceğini daha söylememişti. Nasıl söylemesi gerektiği ile alakalı tereddütleri vardı çünkü. Ona karşı kendisini suçlu hissediyordu. Çantasının sapı ile oynamaya başladı ve nefesini dışarıya verdi. Önünde hissettiği gölge ile de kafasını yukarı kaldırdı. Sehun bir elinde bavulu diğer elinde ise şu şişesi Ha Neul'a bakıyordu.
"Bu kederli yüz de ne böyle?" Genç kızın yanağından bir makas aldı ve dizlerini bükerek Ha Neul'un yüzüne baktı.
"Uzak ilişkileri sevmiyorum Sehun..."
"Orduya katılmıyorum Ha Neul kısa süreliğine gidiyorum..."
"Olsun bu yine de bir süre uzak ilişki yaşamayacağımız anlamına gelmiyor. Bana olan ilgini oradaki kızlar yüzünden kaybedeceğin düşüncesi beni deli ediyor..." Sehun öne doğru hafifçe eğildi ve genç kızın dudaklarını tutkulu bir öpücük bıraktı.
"Sana olan ilgimi kaybetmem imkansız." Ha Neul hafif yanakları kızarmış bir şekilde gülümsedi. Alınlarını birbirlerine yaslayarak duruyorlardı ki bir ses her şeyi mahvetti.
"İğrenç... Abimin aşk sahnelerini görmek istemiyorum." Yoora'nin sesini duyan iki gençte hemen ayağa kalktı ve birbirlerinden uzaklaştılar. Sehun, Yoora'ya karşı ölümcül bakışlarını yollamıştı ki Küçük Kardeşin arkasında birisinin olduğunu fark etti. Kim Myung Hee. Sehun ve Ha Neul anlamamış bir şekilde Myung Hee'ye baktılar. Myung Hee bakışları anlamıştı ve açıklama gereksinimi duymuştu ki derin bir nefes alıp konuşmasına başladı.
"Oh Akademisine bende gidiyorum. Eğitimim için. Yaz Kampı eğitimi." İki sevgili başlarını anladıklarını belirten bir ifade ile aşağı ve yukarı salladılar. Ha Neul kendisini daha da tereddüte soktu. Myung Hee kesinlikle kendisinden daha olgun ve alımlı bir kızdı. Sehun'un beğenebileceği türden biriydi. Genç adam ise sevgilisinin tereddütünü anlamış olacak ki kolunu genç kızın beline doladı.
"Merhaba Myung Hee. Ben Sehun ve bu sevimli kız d-"
"Park Ha Neul. Kendisini ve seni tanıyorum."
"G-Güzel..."dedi Sehun. Yoora ortamdan sıkılmıştı ve bavulunu alarak havalimanın içine doğru ilerlemeye başladı.
"Birazdan uçak kalkacak, hadi gidelim." Herkes başı ile onayladıktan sonra içeriye doğru ilerlemeye başladılar. Ha Neul her adımda genç adama daha fazla yapışıyordu. Uzun süre unutmamak için kokusunu içine daha da çekti. Galiba şu an değerini daha fazla anlıyordu. Uçağa giriş kapısının önünde iki sevgili birbirlerine sıkıca sarıldılar. Ha Neul, Sehun'un boynuna sıkıca kollarını dolamıştı. Şu an her saniye onun için çok önemliydi. Ayrılan taraf Sehun oldu ve Ha Neul'un burnuna bir öpücük kondurup ellerini yavaşça ayırarak girişe ilerledi. Ha Neul genç adamın sırtından tutup geri çekmek için adım attı ama diğer eli ile bu fikri destekleyen elini durdurup göğsüne bastırdı. Sehun içeri girmeden son kez genç kıza döndü ve el salladı. Ha Neul gözleri yavaşça dolmuştu ve zorlan O da el salladı. Sehun son kez gülümsedi ve genç kızın rotasından çıktı. Genç kız burnunu hafifçe çektikten sonra çantasını sırtına iyice yerleştirdi ve havalimanından çıkmak için geri döndü. Kol saatine baktı ve saatin 7 olduğunu fark etti. İki saattir burada mıydı? Hava hafif turunculaşmıştı ve güneş batı tarafında yok olmak için yol alıyordu. İçini bir hüzün ve kıskançlık kapladı. Sehun tek başına gitseydi şu an sadece hüzünlü olurdu. Şimdi ise şu Myung Hee denen kızla gidiyordu ve hüznü yetmezmiş gibi birde kıskançlığı tutmuştu. Bu durumun nedeni Sehun'a güvenmemesinden dolayı değildi. Çevreye güvenmemesinden kaynaklanıyordu. Derin bir nefes alıp kıskançlığını dindirmeye çalıştı. Eline telefonunu aldı ve Min Jee'yi aradı. Bir kaç çalıştıran sonra telefon açıldı ve karşı taraftan Min Jee'nin ince, sevimli sesi duyuldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
We Meet Again
FanfictionHer gencin yaptığı bir hata vardır. Kendilerine dürüst olmamak. ♦YukkiPan Dünyasından♦ Her hakkı saklıdır ©