Lu koşar adım aralarından ayrılırken Sehun elini çenesinin altına koymuş ve izlemişti. O kaybedendi. Ve Oh Sehun kaybetmeye alışık biri değildi. Ya da alışık mıydı? Çünkü o her zaman Lu'ya karşı kaybederdi.
"Kızdın mı?" Yüzünü Myung Hee'ye döndü ve gülümsedi.
"Sana mı? Lu'ya mı? Kendime mi? Ha Neul'a mı?" Küçük adımlar ile Sehun'un yanına oturduktan sonra saçının tek tarafını kulağının arkasına attı.
"Hepsinin cevabını duymak istiyorum desem..?" Doğruyu söylemek gerekirse Sehun'un şu an kimseye kızdığı yoktu. Kızamayacak kadar yorulmuş olma olasılığı da vardı.
"Galiba kimseye kızmadım."
"Ciddi misin?" Sehun yine gülümsedi ve cevabını verdi,
"Ciddiyim."
♥
Bir yandan etek ile koşmak ve bir yandan terden hafif ıslanmış kaküllerini düzeltmek Ha Neul için tam bir işkenceydi. Yolu yarılayana kadar ortalama beş kişiye dirsek atmış veya tekme geçirmişti. Gittiğinde umarım bu olayların verdiği utangaçlık, alacağı mutlulukla son bulurdu. Çünkü şu an Ha Neul domatese benziyordu.
"Ha Neul?" Ki mutlulukla son bulma olasılığı bazı nedenlerden yüzde sıfıra iniyordu. Ha Neul küçük bir konuyu unutmuştu. Min Jee. En yakın dostu Lu'ya platonik olarak aşıktı ve Ha Neul bunu annesinin verdiği gaz ile tamamen unutmuştu.
"Min Jee..?" Min Jee, Ha Neul'un koluna girdi sımsıkı sarıldı.
"Senin Sehun ile buluşman yok muydu?" Ha Neul ne yapacağını şaşarak gülümsedi. Cidden Min Jee'ye ne diyecekti? Üzgünüm ama ben sonunda Lu'dan hoşlandığımı kabullendim bu yüzden aradan çekilir misin mi? Hayır, kesinlikle bunu yakın arkadaşına yapmayacaktı. Park Ha Neul... Cidden bittin...
"Eee... Min Jee eğer boşsan bir kafeye geçelim mi?" Min Jee kafası ile onayladı ve birlikte birkaç adım ötede bulunan kafeye geçtiler. Siparişler verilirken Ha Neul, Min Jee'yi süzdü. Genç arkadaşı şu an gerçekten mutluydu ve Ha Neul bu gülüşlerin sebebinin gayet iyi biliyordu. Min Jee, Lu'ya karşı bir şeyler hissettiğinden beri böyleydi. Kendi ile daha barışık ve mutlu... Bunu bozacak mıydı?
"Ha Neul? Bir sorun mu var?"
Evet.
"Hayır, bir sorun yok." Min Jee, ellerini önce uzatarak Ha Neul'un ellerini tuttu ve gülümsedi. Sıcak elleri Ha Neul'un elleri ile buluşunca genç kız duygulandı. Yakın arkadaşı cidden onu önemsiyordu.
"Ha Neul! Eğer bir sorun varsa bana anlatman gerekir! Yakın arkadaşız sonuçta." Ve yine bir gülümseme.
Ha Neul'un gözlerinden yaşlar akıp Min Jee'nin ellerinde buluşunca genç arkadaşın gözleri büyüdü. İkisi de ne diyeceğini bilmiyordu. Biri arkadaşına karşı suçluluk hissederken diğeri yardım edemediği için endişeliydi.
"Ben cidden çok bencil biriyim!"
"Neden bahsedi-"
"Kendi mutluluğum için Sehun'u kullandım! Kendi duygularım için suçsuz olan Yoora'yı hep kıskandım! Etraf da hep birileri tarafından sevilen kızlar gibi olmak için değiştim! Şimdi ise seni Lu ile desteklemeye karar vermiş ben Lu'ya koşuyorum!" Min Jee'nin de gözleri dolmuştu. Hiçbir şey anlamasa bile gözleri dolmuştu. Bir şey anlamaması Ha Neul'un acısını hissetmesini engelleyememişti çünkü.
"Hiçbir zaman hiçbir şeyi hiçbir şekilde doğru yapamıyorum! Tek bildiğim şimdiki zamanı elimden geldiğince kurtarmak! Geleceğe yönelik adımlar atamıyorum! Bu yüzden her zaman dışlanan taraf oldum! Bu yüzden aşkımı elimde tutamadım! Bu yüzden değer verdiklerimi incittim ve incitmeye devam ediyorum! BEN BUYUM İŞTE!" Min Jee ellerini Ha Neul'dan çekti ve kafasını yere doğru eğdi. Ha Neul, Min Jee'ye baktığında yüzünü göremiyordu.
"Sen bu musun..?" Soğuk gelen ses Ha Neul'un ağlamasını durdurmuş ve gözlerini Min Jee'ye dikmesini sağlamıştı. "SEN BU MUSUN? BU KONUDA CİDDEN EMİN MİSİN? Ha Neul sen o falan değilsin! Kendi mutluluğun için Sehun'u kullandığın falan yoktu! Her insan gibi sadece mutlu olmak istedin ve Sehun sana bunu yapabileceğini söylediği için onla denemek istedin o kadar!" Min Jee kafasını kaldırmıştı ve ağlayarak Ha Neul'a bakıyordu. "Kendi duyguların için Yoora'yı kıskanman gayet normaldi! Bunu hangi kız olsa yapardı! Uzun zamandır haber alamadığın çocuk sonunda ortaya çıkıyordu ama başka biri ile! Bu kıskançlık senin elinde olan bir şey değil! Asıl kıskanma duygun olmasaydı sorun olurdu!"
"Min Je-"
"Değiştin evet! Bu da mutlu olmak için yaptığın çabalarından biriydi ama bunun için kimse seni suçlayamaz veya bencil diyemez! Çünkü sen... sen... Benim, Lu'nun, Sehun'nun hatta sana karşı kin besleyen diğer insanların yapamadığı şeyi yapıyordun Ha Neul! Deniyordun sadece! Kimsenin cesaret edemediği olayları deniyordun! Sadece 16 yaşındayız Ha Neul! Hepimiz zorlu yaşam dağına daha yeni tırmanan kişileriz ve normal olarak yeni şeyler deniyoruz! Kendimizi keşfediyoruz! BU BENCİLLİK FALAN DEĞİL!"
"B-Ben..." Ha Neul ne diyeceğini bilememişti. Sessiz sessiz ağlarken ve etraf da iki genç kıza bakan gözlerini hissederken konuşamamıştı. Min Jee ise alt dudağını ısırarak ağlamaya devam ediyordu.
"S-Sen beni desteklerken bile ben senin duygularının farkındaydım... Farkında olduğum halde sana Lu'dan hoşlandığımı söyledim! Peki neden mi?! En büyük engel sendin! İlk ve en yakın arkadaşım sevdiğim çocuk ile aramda bir engeldi ve eğer sana hoşlandığımı söylersem duygularını sonsuza kadar gizlersin diye düşündüm! İşte bencillik budur Ha Neul!" Min Je bacağını güçsüz bir şekilde yumruklarken ağlamaya devam etti. "Ama bu pis oyunu zaten devam ettiremezdim. Senin gibi bir insana bunu yapamazdım. Tek arkadaşım sensin... Bu yüzden bize karşı bir pişmanlık hissetme! Hepimiz hata yaparız! Genciz! Hata yaparak öğrenebiliriz! Bu yüzden git!" Ha Neul ağzını açıp bir şey diyecekti ki Min Jee lafını yine böldü,
"SANA GİT DEDİM! Ve her şeyi düzeltene kadar bana merhaba deme..." Ha Neul çantasını alıp ayağa kalkmıştı ki durdu. Hızla arkasını dönüp Min Jee'ye sarıldı. İki arkadaş bir süre birbirlerine sarılarak ağladı. Min Jee göz yaşlarını sildikten sonra Ha Neul'u gitmesi için bir kere dürtükledi. Ha Neul ayağa kalkıp Min Jee'nin önünde hafifçe başını eğdi. Bu saygıyı alan Min Jee yaşlı gözlerini büyülttü.
"Dediğin gibi hepimiz genciz. Ve bana bugün benim için önemli olan insanlar çok büyük bir ders verdiler.... Bu hayatta her gencin yaptığı bir hata vardır. O hata da kendisine dürüst olmamak." Min Jee zar zor durdurduğu ağlamasını bir kere daha başlattı. Ha Neul'da sulu gözleri ile gülümsedi ve devam etti,
"Her şey için teşekkür ederim. Ve dediğin gibi her şeyi düzeltene kadar sana gözükmeyeceğim." Çantasını sıkıca tutundu ve kafeden dışarı çıktı. Min Jee ise kafasını masaya gömdü ve ağlamaya devam etti.
"Park Ha Neul... Asıl ben teşekkür ederim."
Evet. Bölüm sonu. Hikayeyi uzun zaman ara verip bir de bölümleri 3 ayda bir vermemden dolayı :") normal olarak hikayeye eski ilgi yok. Umarım eski okurların bir ara bu hikayem akıllarına gelir ve hey hadi tekrar okuyup devam edeyim der ^-^ Biraz tembel bir insanım üzgünüm -.-'
Umarım beğenmişsinizdir ^-^ Oy ve yorumlarını bekliyorum. Kendinize iyi bakın ~!!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
We Meet Again
FanfictionHer gencin yaptığı bir hata vardır. Kendilerine dürüst olmamak. ♦YukkiPan Dünyasından♦ Her hakkı saklıdır ©