Min Jee yanaklarını patpatlayarak zıplamaya başladı. Uzun zamandır Ha Neul'a hislerini söylemek istiyordu.
"Normalde bunu senle paylaşmayacaktım çünkü Lu'nun senden hoşlandığını sanıyordum ama bugün otobüs de bana öyle bir şey olmadığını söyledi. Sende Sehun'u ile çıktığına göre... Benim Lu'dan hoşlanmam gayet normal bir durum haline geldi." Ha Neul kendini zorlayarak gülümsedi. Evet, Min Jee'nin Lu'dan hoşlanması normal bir şeydi. Buna karşı çıkamazdı ama hissettiği bu yoğun kıskançlık da neyin nesiydi? Yoksa...
"Söylememeli miydim..?" Ha Neul, üzülmüş ve pişman olmuş Min Jee'nin yüzüne baktı.
"Hayır! Nereden çıktı bu. Bir an şaşırdım sadece. Yakın arkadaş olduğumuz halde fark edememem üzdü beni o kadar." Min Jee yüzünü eski haline döndürdü ve Ha Neul'u kolundan tutarak ilerletti. Herkesden uzak iki kişilik masaya oturttu.
"O zaman bana Lu ile alakalı her şeyi anlatır mısın?" Küçük kızın gözlerindeki ışıltı o kadar meraklı ve muhtaçtı ki Ha Neul hayır diyemedi.
"Ne bilmek istiyorsun bakalım?" Min Jee, camdan dışarı baktı.
"En çok hangi yemeği sever?" Ha Neul, içecekleri sipariş ettikten sonra cevap verdi.
"O her şeyi sever. Ama ev yapımı yemekleri daha fazla sever." Ha Neul, kafasını anlıyorum manasında salladı.
"Ortaokulda da böyle sakin biri miydi?" Ha Neul, elindeki peçete ile oynamaya başladı.
"Kesinlikle değildi. Ağaçlara tırmanma gibi garip bir huyu vardı. Futbolu da çok severdi. Hatta bir klüpteydi. Lakin bırakmak zorunda kaldı."
"Evet... Bunu lisenin ilk zamanlarında duymuştum."
'Bir ben mi bilmiyordum...' Ha Neul, masaya tek kolunu koyarak vücuduna destek oldu.
"Peki onu bu kadar değiştiren ne?" dedi Min Jee.
"Şey... Yanlış anlamanı istemem Jee ama bu onun özel hayatı ve bunu sana anlatamam. Eğer anlatmak isterse kendisi söyleyecektir. Ama şunu bilmeni isterim. Onun yerinde kim olsa böyle olurdu."
○●○
Sehun, terler içinde belgeleri düzenledi. Myung Hee ile bu görevi yapmak onun için tam bir işkenceydi. Kızın ona baskı uyguladığı yoktu. Sadece onun etrafında olmak genç adamı geriyordu o kadar. Myung Hee, gözlerini bir ara belgelerden kaldırıp genç adana baktı.
"Bu tip de neyin nesi?" Kağıtları masaya vurup düzeltirken kıkırdadı.
"Sen fazla rahat değil misin?" Sehun, zımba ile kağıtları birleştirirken genç kıza baktı.
"İlk defa bir kızdan itiraf aldın değil mi?" Sehun, gerçeği yüzüne karşı bu kadar net söylenmesinden donmuştu. "Nedense şaşırmadım. Gözün sadece o kızı gördüğü için etrafında senden hoşlanan kızlar büyük ihtimal açılmaya korkuyorlardı."
"Sen neden korkmadın?"
"Özgüvenim fazla."
"Evet, fark ediliyor..." Bitirdiği belgeleri dosyaya yerleştirdi ve kollarını göğüs hizasında birleştirip geriye yaslandı. "Ayrıca bu duygularının sadece ikimizin arasında kalacağını umuyorum."
"Tabiki. Sevgiline böyle bir şeyi söylemeyi bende istemem."
"Güzel. Hatta bu duygular mümkünse burada bitmeli. Karşılıksız bir aşk cidden zordur bilirim. Bende yaşadım ve-"
"Yaşadın? Bence hala yaşamaya devam ediyorsun Oh Sehun." Sehun, gözlerini kısıp kafasını yana eğdi.
"Ne demek istiyorsun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
We Meet Again
FanfictionHer gencin yaptığı bir hata vardır. Kendilerine dürüst olmamak. ♦YukkiPan Dünyasından♦ Her hakkı saklıdır ©