Kısa Özel Bölüm

998 84 23
                                    

Uzun zamandır bölüm yazamıyorum hepinizden özür dilerim :/ Bölüm yazmak için pek zamanım olmadığı için size kısa bir özel bölüm yazmak istedim ^-^ Ha Neul orta okul zamanı ile alakalı bir bölüm *-* iyi okumalar patates kızartmalarım ♥

Ha Neul başını eli ile destekledi ve Lu'ya bakmaya başladı. Gözü kulağında bulunan kiraz çiçeği küpesine takıldı. Bunu 2-2 şubesinden bir kız ona hediye etmişti. Lu da her zamanki hoşgörülüğü ile bu hediyeyi kabul etmişti. Ha Neul nefesini yavaşça dışarı verdi. Kendisini fark ettirmek için o da bu yolları denemişti ama Lu bir kere bile aldığı hediyeyi takmamıştı.

'Bir kerede kiraz çiçekli bir hediye mi alsam...' Eline kalemini aldı ve elinde çevirmeye başladı. Kiraz çiçekli bir hediye alırsa Lu'nun ne diyeceğini biliyordu.

"Bu çiçek tıpkı senin gibi çok sevimli!"

Ha Neul bu düşüneceye katılmıyordu. Kiraz çiçeği hep göze batan bir çiçekti. Herkesin gördüğünde fotoğrafını çekmek istediği, koklamak istediği ve dokunmak istediği bir çiçekti. Kendisi öyle değildi. Ha Neul'a hangi çiçek olduğunu merak edersek karahindiba gibiydi. Yol köşelerinde kimsenin umursamadığı, betona zar zor tutunan bir çiçek. Evet, kendisi tamamen bu çiçekti.

Sehun, Ha Neul önünde bir an belirdi ve ellerini birbirine vurarak genç kızın dikkatini kendine çekti. Sehun saçlarını yeni kestirmişti bu yüzden bebek gibi olan yüzü ortaya daha fazla çıkmıştı. Ha Neul, tüm dikkatini Sehun'a topladı ve gülümsedi.

"Saçın çok yakışmış Sehun."

"G-Gerçekten mi? Bence ön tarafı takla atmaya çalışan şişmanlar gibi dikilmiş..." Sehun, saçının ön tarafı ile oynamaya başladı. Ha Neul ise kahkaha attı. Sehun, Ha Neul gülen yüzünü gördükten sonra kendince gülümsedi. Genç kızı görmek için anca öğle yemeği zamanında boştu ve öğle zili çalar çalmaz hemen onun yanına gelmişti. Ama yüzünü asık görünce tüm hevesi altüst olmuştu. "Yemek yemeyecek misin?"

"Büyük sakura ağacının orada yiyeceğim. Gelmek ister misin?"

"Tabi! Lu da... gelsin..." Sehun, Lu'yu da çağırmak için arkasını dönmüştü ki genç adamın orada olmadığını fark etti. "Nereye gitti bu..?" Ha Neul kendince yine güldü.

"Her zaman ki gibi çok hızlı kayboldu."

"Evet... Sen sakura ağacının oraya git ben birazdan geleceğim. Küçük bir işim var." Sehun, Ha Neul'a el salladı ve sınıftan hızlıca çıktı. Ha Neul'da yemeğini alıp ağacın oraya gitti. Ağaç, ilkbahar mevsiminde olduklarından dolayı o güzel çiçeklerini açmıştı. Aklına yine Lu'nun küpesi gelmişti. Acı bir şekilde gülümsedi ve ağacın hemen dibinde yetişen karahindibaya baktı. Her şey sanki Ha Neul'a darbe için vardı. Karahindiba'nın yanına çöktü ve süzmeye başladı. Başkaları tarafından fark edilmeden yol kenarında duran bir çiçek. Küçücük bir varlık...

"Lu..." Genç adamın ismini özlem duyarak seslendirdi. Ağacın üst tarafından sesler gelmeye başlayınca kafasını yukarı çevirdi ve ağacın üstünde sallanan Lu'yu gördü. Genç adam, Ha Neul'a gülümsedi.

"Selam!"

"Lu!" Genç adam yere sallanarak oturduktan sonra ellerini çırptı.

"Az daha karahindibaya basacaktım..."

"Çiçeğe basmamak için mi sallandın?"

"...Evet." Ha Neul, genç adamı baştan aşağı süzdü. Üstü kirlenmişti, yaramazlık yapan bir çocuğa benziyordu... Genç adamın üstünü süzdükten sonra yüzüne baktı ve ona bakan gözleri ile karşılaştı. Yaşına göre olgun bakan gözlerine.

"Ha Neul sen bu çiçeğe benziyorsun." Genç kız şaşırmıştı. Ağızı ile istemsizce, kaba bir yolla bunu belli etti.

"He?"

"Her zaman gülümsüyorsun. Etraftakileri incitmemek için üzgün tarafını hiçbir zaman göstermiyorsun. Senin gibi biri ile tanıştığım için çok şanslıyım."

"Bunun karahindiba ile ne alakası var?" Lu, gülümsemesi iyice ısıttı ve genç kızı bir kez daha kendine büyüledi.

"Bu özellikler tıpkı bir karahindibanın özellikleri gibi. Karahindiba betonların arasına sıkışmış olmasına rağmen başını dik tutup gökyüzüne bakıyor..." Lu kafasını sakura ağacına çevirdi ve çiçeklerine baktı. "Bu yüzden ben bu sakura ağacının kiraz çiçeğine benzeyen çiçekleri yerine bu çiçeği daha fazla tercih ederim. Çünkü karahindibanın güzel olduğunu düşünüyorum." Ha Neul kıkırdadı.

"Cidden çok acımasızsın Lu..."

"He?"

"Bu güzel sakura ağacının altında bana neden karahindibayı sevdiğini anlatıyorsun... Çok aptalsın."

'Ayrıca bende bir aptalım.'

"Hala anlamadım..." Ha Neul gülümseyerek ayağa kalktı.

"Ben çok mutluyum... Karahindiba olduğum için." Lu şaşırmış bir yüz ifadesi ile genç kıza baktı. "Teşekkürler Lu..."Genç adam gülümsedi.

"Hiç endişelenme..." İki genç birlikte gülmeye başladılar.

Ha Neul, Lu'yu tanıdığından beri onu sevdi. Genç adam onun kalbini hep kırmıştı ama Ha Neul şu an bir kere daha ona aşık olduğunu fark etti.

Evet bitti *-* Cidden kısa biliyorum :D Eğer isterseniz ara sıra böle kısa bölümler atabilirim ^-^ Umarım beğenmişsinizdir ve yeni yılınız kutlu olsun!!! Kendinize iyi bakın patateslerim sizi seviyorum *-*

♥Yukki




We Meet AgainHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin