6.Bölüm

606 33 14
                                    

Issız geceyi süsleyen yeryüzünün sahte yıldızları, şehrin ışıklarıydı.
Şehrin ışıkları, ıssız geceyi süsleyen yeryüzünün sahte yıldızlarıydı.

Meva aklından geçen satırları tekrar edip duruyordu. Kendince yazan, sıradan bir yazara aitti. Okuduğunda bu kadar dikkatini çekmemişti. Zihninin bir köşesinde kalmasına bile şaşıyordu. İki satırlık yazının anlatmak istediği şey basitti. İki cümleyi de okuduğunda anlamı aynıydı. Fakat kelimelerin yerini değiştirdiğinde cümle daha basitleşiyor anlatmak istediğini kolayca anlatıyordu. Meva keşke hayatta böyle olsaydı diye düşündü. ‘Kelimelerin yerini değiştirip daha anlaşılabilir hale getirebilseydik.’ Fakat öyle değildi ve öyle olmayacağının çok farkındaydı Meva. Hayat giriftti, çözülmesi de mümkün görünmüyordu.

Meva bir kez daha düşüncelerinden sıyrılıp kendisini sürükleyen Ufuk'a odaklandı. Boş sokakta yürüyor edasıyla kimseye aldırmadan genç kızı peşinde sürükleyerek ilerliyordu. Etraf kalabalıktı ancak Meva kimseye sesini duyuramıyordu. Ela gözlü adam yüzünden içine hapsolmuş sessiz çığlıkları duyulmuyordu. ‘Kimseye zarar gelmesini istemezsin biliyorum, bu yüzden sesini çıkarmadan yürü’ sözü kulaklarında uğulduyordu. Adamın ne derece bir ruh hastası olduğunu bilmiyordu. Ne yapıp yapmayacağını kestiremiyordu. Nasıl bir belaya düşmüştü? Bu esaret ne zaman bitecekti? Cevapsız soruları ve karşısında durumlarını kestiremediği adam onu çok çaresiz hissettiriyordu.

Kalabalıkta yabancı insanların arasına karışmış birbirlerine yabancı iki insandı onlar, kalabalığı geride bırakarak kaybolmak istercesine karanlıkta ilerliyorlardı. Uzun yürüyüşün ardından sonunda caddeye çıkmayı başardılar. Ufuk gideceği yönün bilinci ile ilerlerken arkasından sürüklenen Meva'nın durumunu göremiyordu. Genç kız fazlasıyla yorgun düşmüştü. Ufuk'un bunu fark edememesinin tek sebebi arkasına bakmaması değildi. Beynini saran düşünceler öfkelenmesine ve dalıp gitmesine sebep olmuştu. Boşluğuna gelip Meva'ya fırsat verdiği için kendine kızıyordu. Ancak bu fırsatı kullanıp kendisine bir kez daha ihanet ettiği için Meva'ya daha çok kızıyordu.

Ufuk gördüğü arabayla rahatlayıp adımlarını hızlandırdı. Buraya kadar sorun yaşamamıştı, bundan sonrası daha kolaydı. Meva camları film kaplı siyah lüks arabaya tuhaf bakışlar attı. Şoför koltuğundan inip arka kapıyı açan adam ile arabanın onlar için olduğuna emin oldu. Tuhafına giden şey arabanın lüks olması ya da zenginlik gösterisi davranışlar değildi. Ufuk'un bunu hangi arada ayarladığıydı.

Ufuk arabaya önce Meva'nın binmesini sağlayıp ardından kendisi bindi. Şoförün de koltuğuna yerleşip arabayı çalıştırması ile yolculukları kaldığı yerden devam etti. Tek bir fark vardı ki Meva bilinmez yolculağa gözlerini kapatıp uyuyarak devam etmeyi tercih etti.

***

Ufuk'un söylediği talimatlarda ilerleyen araba iki buçuk saat süren yolculuğun sonunda eve yaklaşabilmişti. Ufuk her ihtimali düşünerek temkinli davranmış eve ulaşmak için uzun bir yol kullanmıştı.

Meva yavaşça gözlerini araladığında hedefine giren ilk şey Ufuk oldu. Gözlerini kırpıştırıp pencereden dışarı bakan adamı süzdü. Yalçın gelmeden önce uyuduğundan olsa gerek oldukça dinç görünüyor diye düşündü. O an kendisine dönen Ufuk'la göz göze geldi. Onu izlerken yakalanmanın utancıyla gözlerini kaçırıp yerinde hafif doğruldu.

Meva kafasını çevirip pencereden dışarı baktığında sabah olduğunu fark etti. Kaç saattir uyuduğunu ve yolda olduklarını düşündü ancak arabaya bindiklerinde, uyuduğunda saatin kaç olduğunu bilmediği için hesaplayamadı. Güneş yeni doğmuştu. Güneşin ışınları doğrudan Meva'nın bulunduğu cama vuruyordu. Meva içini ısıtan bu görüntüyü izledi. Fakat çok uzun sürmeden manzarasının yerini yüksek ve soğuk duvarlar aldı. Meva dikkatle geldikleri yere baktı. Fazlasıyla geniş çevresi beton duvarla çevrilmiş bahçe kaldırım taşı ile döşenmişti. Birkaç ağaç yeşillik katsada betonun sunduğu soğukluğu kapatamamıştı. Fakat bunu geri planda bırakan iki katlı lüks ev çok güzel görünüyordu.

SAKLI RÜYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin