Sancak - Gün olur beni unutursan
Kasvete boğulan şehrin, umutlarını yitirmiş sokaklarında, kırılmış kalplerinde, bitap düşmüş hayallerinde kayboldu en güzel duygularım.
Ortamı büyüleyen müziğin yerini derin bir sessizlik ve gerginlik aldı. Bütün bakışlar Yalçın'a çevrildi. Yalçın ise sadece Meva ve Ufuk'a bakıyordu.Meva ortamın gerilmesinden ve oynadığı oyunun ortaya çıkması korkusundan kendini toparlayıp Yalçın'a yaklaştı.
"Yalçın yanlış anladın bak göründüğü gibi değil. Lütfen sakin ol."
"Karışma Meva bu adam haddini aşıyor." dedi ve Ufuk'un üstüne yürüdü. "Uzak dur diyorum lan. Uzak dur! Sen ne yapıyorsun? Kendi bacağına sıkıyorsun Ufuk. Bir daha uyarmayacağım."
Ufuk tam bir adım öne çıktı. Yalçın'a cevap verecekti ancak göğüsünün üzerindeki baskı buna engel oldu.
Kafasını eğip baktığında onu durduran şeyin bir el olduğunu anladı. Kafasını kaldırıp elin sahibine baktığında Meva'nın kahverengi gözleriyle karşılaştı.
Bu kadını o kadar iyi tanıyordu ki. Gözlerinin dilini çok iyi anlıyordu. Gözleri 'Dur diyordu bu geceyi sen mahvetme.' Ufuk hiçbir şey yapmadı. Gözlerinin daldığı yerde kaybolup gitmek istedi ancak Yalçın buna da engel oldu.
"Yürü gidiyoruz. Bu meseleyi seninle yanlız konuşacağız Meva." dedi Yalçın Meva'nın kolundan sıkıca tutarken, aynı zamanda hızla Ufuk'a döndü.
"Seninle de sonra görüşeceğiz Ufuk Duman."
Yalçın Meva'yı sıkıca tuttuğu kolundan sürükleyek bahçeden salona geçen kapıya ilerledi. Ufuk ona engel olmak için peşinden gidiyordu. Ama önüne geçen Alper buna engel oldu. Eğer Ufuk, Yalçın'ın peşinden giderse çıkacak kavgayı öngörebiliyordu.
"Dur Ufuk, gidersen daha kötü olur. Meva'nın iyiliği için, aynı şeyleri tekrar mı yaşasın? Ona bir şey yapmaz merak etme." dedi Alper Ufuk'un duyabileceği şekilde, Ufuk Alper'in söylediklerini dinlerken gözleri Yalçın'ın peşinden sürüklenen Mevadaydı.
Kapıdan geçecekleri sırada Meva da dönüp Ufuk'a baktı. Gözleri bir kez daha buluştu. Gitmek istemiyordu. Ama mecburdu...
Kapıdan geçtiklerinde Ufuk'tan gözleri ayrıldı. Kendini toparlamasını sağladı bu, o an kolundaki acıyı fark etti. Ancak şuan buna itiraz edemeyeceğinin farkındaydı. Sessizce Yalçın'ın onu sürüklemesine izin verdi. Tartışmaya burada başlamak istemiyordu.
Arabanın yanına geldiklerinde Yalçın Meva'yı ön koltuğa fırlatır şekilde itip binmesini sağladı. Meva bu yaptığına sinir olsa da sessiz kaldı. Ateşi harlamak için erkendi.
Yalçın arabaya binip kemerini bağladıktan sonra arabayı çalıştırdı. Çok hızlı sürüyordu, sanki hıncını arabadan çıkarmak ister gibi. Bu hız Meva'nın gerilmesine sebep oldu. Emniyet kemeri olmasa belki de çoktan ön cama fırlamıştı.
Sessizliğin hüküm sürdüğü, gerginliğin esir aldığı yolculuk ani frenle son buldu. Sessizlik birkaç dakika daha onlara eşlik etti. Sonunda Yalçın'ın gür sesiyle bozuldu.
"Ne yapıyorsun sen? Ne işin var o adamla." Derin bir nefes aldı. Gür sesiyle bağırarak tekrar konuştu.
"Kafayı mı yedin Meva? Adam sana takıntılı ben uzak dur diyorum. Sen gidip adamla dans ediyorsun. Amacın ne adam umutlanıp hiç gitmesin mi istiyorsun?"
Meva bu durumu savunacak bir kelime bulamadı. "Zorla kaldırdı Yalçın, ben istemedim."
"Zorla kaldırdı? İstemiyorum diyemedin sende, dansın sonuna kadar bekledin. Öyle mi?" Yalçın'ın öfkesi dinmeyecek kadar kuvvetliydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAKLI RÜYA
Roman pour AdolescentsÇaresizliğin ismi hiç bu kadar kifayetsiz olmamıştı. Bir adam aşk savaşında bitap düşerken, bir kadın insafsızlıkla yargılandı. "Neden?" dedi. İfadesizce yüzüne bakan genç kıza "Neden yaptın?" dedi. Sesi istemsiz yükselmişti. Buna engel olmak istese...