Aysel Yakupoğlu - Tarifi zor
O gözlerini kapatır, senin dünyan kararır.
Onun dizi kanar, senin canın yanar.
O mutsuz olur, seni hüzün kaplar.
O mutlu olur, dünyalar senin olur....
Yaşadığımız bazı anlar vardır. Hiç yaşanmamış olmasını isteriz. Zihnimizden silip atmak, unutmak isteriz. Ancak bu mümkün olmaz çünkü tüm yaşanmışlıklar iz bırakır.
Ufuk'ta hiçbir şekilde silemeyeceği bir iz almıştı bu son yaşadığı olayda. Vicdanı her saniye sızlarken, içindeki yara durmadan kanarken, Yalçın'da üstüne tuz basmaktan çekinmiyordu.
En son olanların üzerinden üç gün geçmişti. Meva en son Ufuk'un yanına girdiğinde verdiği tepki dışında bir tepki vermemişti. Bir hafta olmuştu neredeyse ve hâlâ uyanmamıştı. Herkes Meva'nın ne zaman uyanacağını bilmeden bekliyordu. Ama bilinmezlik ve beklemek herkesi daha fazla geriyordu.
Gerginliği her seferinde körükleyen ise Yalçın oluyordu, şuan olduğu gibi... Ufuk'un oturduğu sandalyenin karşısındaki sandalyelerden birine oturup rahatsız edici bakışlarını Ufuk'a çevirdi. Göz göze geldiklerinde ısrarla aklını meşgul eden ama aslında cevabını bildiği soruyu sordu.
"Ne zaman vazgeçeceksin?"
O an koridorda ikisinden başka kimse yoktu. Ufuk kaşlarını çatıp dikkatle Yalçın'a baktı. Bir hafta içinde nasıl dağıldığını o an daha net gördü. Sürekli tıraş olduğu yüzünü kirli sakalları kaplamıştı. Gözlerinin etrafında uykusuzluğun işareti olan mor halkalar oluşmuştu. Saçları, kıyafetleri dağılmış, bedeni bir haftada sanki eriyip gitmişti.
Kendi halinden habersiz o an karşısındaki adamın haline acıdı. 'Sahiden bu kadar çok mu seviyor Meva'yı?' sorusu zihninde peyda oldu. Sinirleri gerildi sorusunun cevabı bedeninde bir ürpertiye sebep oldu.' Yalçın seviyordu belki ama sevmeyi bilmeden seviyor, herkese zarar vererek seviyor. ' dedi içinden. Ve gergin bakışmaları sonucu Yalçın'a cevap verdi.
"Neyden, ne zaman vazgeçeceğim Yalçın."
Yalçın'ın sözleri nefret kusuyordu."Meva'dan ve burada böyle yüzsüzce beklemekten?"
Yalçın cümlesini tamamladığında karşısındaki adamı öfkeli bakışlarla süzgeçten geçirdi. Birçok kişinin ilgisini uyandıran ela gözleri kan çanağına dönmüş, göz çevrelerini mor halkalar esir almıştı. Dağılmış saçlarına, eşlik eden kirli sakallarına rağmen eşsiz bir görüntüye sahipti. Heybetli, kaslı vücudunu saran bitkinlik ise ilk bakışta gösteriyordu kendisini. Yalçın'ın göz süzgeci çok geçmeden zihnine yansıdı. 'Meva'yı seviyor ama benden çok olamaz, olmamalı!' Bu sefer zihninin derinliklerinden başka bir ses kamçıladı öfkesini. 'Meva bu halini görse yine hayran olurdu ona.'
Yalçın öfkeyle yumruğunu sıktı ancak kâr etmedi Ufuk'un verdiği cevap öfkesini körükledi. Yalçın, kurtulamadığı öfkesinde boğuluyordu.
"Bunu unutsan senin için daha iyi olur. Böyle bir ihtimal yok Yalçın. "
Yalçın dudaklarına alay ve öfkesinin hakim olduğu bir gülümseme yerleştirdi. "Sen öyle san. Meva uyandığında umuyorum ki bu rüyadan sende uyanırsın Ufuk. Yoksa canın daha çok yanar. Bunu dikkate alsan senin için daha iyi olur. Çünkü canını yakacak kişi ben değilim, Meva."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAKLI RÜYA
Teen FictionÇaresizliğin ismi hiç bu kadar kifayetsiz olmamıştı. Bir adam aşk savaşında bitap düşerken, bir kadın insafsızlıkla yargılandı. "Neden?" dedi. İfadesizce yüzüne bakan genç kıza "Neden yaptın?" dedi. Sesi istemsiz yükselmişti. Buna engel olmak istese...