Yenilik tutkusu çeperinde yürümek.
İnsan geleceğinden korkacaktır. Gelecek belirsizliklerle doluysa öne atacağı ufak bir adımdan bile çekinir hale gelir. Güzel olan, bizi cezbeden de bu değil miydi zaten? İnsan belirsizliklerle dolu olan o okyanusta yüzmeyi seviyordu. Sonunda boğulacağını bilmeden en derinlerine ilerliyordu.
"Nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum." Rosé elindeki kahveyi ahşap masanın üzerine bıraktı ve sıkıntı dolu bir nefes aldı. "Beni yanlış anlamasından korkuyorum. Beni bir tehdit olarak görmesini istemiyorum."
"Bu senin hayalin." dedim sert bir tonda. Üçününde kararsız bakışları o anda bana dönmüştü. "Yıllardır kurduğun ve şimdi gerçekleştirme fırsatını yakaladığın hayalin. Seni ne için tehdit olarak görebilir ki?"
Rosé kaşlarını kaldırdı. ''Onunla şöhreti için takıldığımı düşünebilir, Jennie.''
''Ah,'' Histerik bir şekilde gülerek başımı geriye attım. ''Affedersin ama duyduğunda böyle bir tepki verirse ondan ayrıl, tamam mı? Hayallerini desteklemeyen erkekler sadece boş teneke gürültüsünden ibarettir.''
''Vay canına,'' dedi Lisa söylediklerime karşın. Ardından da bakışlarını kurnazca bana çevirdi. ''Taehyung'a karşıda bu tutumu sergileyebilecek misin merak ediyorum doğrusu.''
Soğuk suyumun kapağını açarken, ''Taehyung ile benim aramda sizin düşündüğünüz gibi bir şey yok.'' dedim. ''Artık yok.''
Seçmelerin açıklanmasının üzerinden bir buçuk hafta geçmişti. Dördümüzde listenin içerisindeydik ve stajyerlik sürelerimiz yakında başlayacaktı. Şirket yeni olduğu için bir öncü grup oluşturmak istiyor ve kısa zamanda da grubun çıkısını duyurmayı planlıyordu. Eğer eğitimlerimizi sorunsuz bir şekilde atlatırsak çıkan ilk grubun dört üyesi biz olabilirdik. Birbirimizden ayrılmamak için elimizden geleni yapmaya hazırdık ama kızlar şu anda tamamen duygusal bir boşluktaydı.
''Neden?'' diye sordu Jisoo. Benim evimde olduğumuz için bu gibi konuları rahat bir şekilde dile getirebiliyorduk.
Derin bir nefes aldığımda bakışlarım parkelere düşmüştü. ''Birine kendimi zorla sevdiremeyeceğimi fark ettim.'' Gülümsemeye çalışıyordum ama elde ettiğim tek şey kalp sızından ibaretti. ''Sizin için söylemiyorum elbette, hepiniz çocuklarla oldukça uyumlusunuz ama biz... Birbirimiz için yaratılmamışız.''
Kızlar sessiz kalmayı tercih ettiğinde açtığım sudan bir yudum aldım. Aslında bu masanın etrafına toplanmamızdaki ilk amaç çocuklara kızların bu durumu nasıl sıkıntı yaratmadan açıklayacak olmasıydı. Yarın gece bir gece kulübüne gidiyorduk. Günlerdir Bangtan çok yoğundu ve birbirlerini doğru dürüst görememişlerdi. Şansımız o ki yarın boş günleriydi, gece dışarıya çıkacak ve hasret giderecektik. Muhtemelen bu konu konuşulurken orada olmayacaktım çünkü Taehyung'un vereceği tepkiyi az çok tahmin edebiliyordum.
Daha stajyerlik olayı gündemde değilken bile beni kendi popüleritesinden yararlanmaya çalışan biri olarak gören çocuk muhtemelen bu konuda öfkesinin üzerine eni bir katman çıkartacaktı. Sanırım ben o öfkeden payıma düşeni çoktan almıştım. Fazlasına gerek yoktu.
''Evet,'' dedi Rosé gerilen havayı dağıtmaya çalışarak. Ardından ellerini bize doğru uzattı. ''Yoongi'nin, Jimin'in, Jin'in ve,'' Bakışlarını bana doğru çevirerek elimi tuttu. ''Ve elbette ki Taehyung'un bizi yanlış anlamaması için dua edeceğim.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
first lie | taennie
Fanfiction"Küçük bir kız çocuğu olduğumu biliyorum." Gözümden akan bir damla yaşı sildim ve burnumu çektim. "Ve kalbimin de ne kadar küçük olduğunu." Kafamı kaldırdığımda gözlerimin ona her baktığımda dolduğunu hissettim. Canım yanıyordu. Canım çok yanıyordu...