Aşka doğmayan gün.
Esaretin bedeliydi. Konutlar tükendi, düşünceler silindi ve annem, bunu yapmamı istemedi. Annem beni, kalbimi koruyordu ama bir şeyi bilmiyordu. Kalbim zaten onunlaydı.
Tedirgin adımlarla ilerlemeye devam ettim. Her ne kadar korksamda bunu yanından geçtiğim insanlara çaktırmamaya çalışıyordum.
Ödül töreninin yapılacağı alanın dış kesimindeydim. Saat neredeyse yediye geliyordu ve görevliler, yavaş yavaş insanları almaya başlamıştı. Biletim vardı, fanların girdiği yerden girecektim fakat üzerimdeki kıyafet hiçte bir fana ait durmuyordu.
Ayağımda siyah, deri kısa topuklu botlarım, üzerimde de iki parça bir elbise vardı. Elbisenin göğsümden altı ve omuzları açık, kolları uzundu. Altımda yeşil, okul eteğine benzeyen pileli bir etek, üzerinde de ince bir kemer. Saçlarım dümdüzdü, cildimde az gözlerimde ağır bir makyaj vardı.
Sakin adımlarla ilerledim ve biletlerin kontrol edildiği yerdeki sıraya girdim. Her şey normaldi. Görevli biletleri kontrol ediyor, cinsiyetlere göre izleyicilerin üzerini arıyordu. Sıra bana geldiğinde ise derin bir nefes aldım ve çantamla biletimi uzatarak üzerimi arıyacak kadın görevliye döndüm.
Kadın üzerimi ararken beni güzelce süzdü ve, "Performans sergileyeceksin galiba." diyerek alay etti.
"Ah hayır," dedim ve başımı eğerek kartındaki isme baktım. Bunu yaptığımı anlamaması için biraz eğilmiş ve kulağına yaklaşmıştım. "İdollerden biri akrabam ama kayırma istemediğim için buradan girdim."
Kadın görevli buna inanmadı ama aklına yerleştirdi. Üzerime arayıp temiz komutunu verdiğinde ise erkek olan da bana çantamı iade etmişti. Nazik bir şekilde eğildim ve diğer insanların peşine takıldım.
Performansların sergileneceği alan oldukça genişti. Duvarlar beyaz ve temiz, yerler cilalıydı. Koridor bir süre sonra ikiye ayrılıyor, herkes sol tarafa doğru ilerliyordu. Sağ kesimde ise sıralı olarak kapılar mevcuttu. İdari kesimler, personel odası ve revir. İşte bu, beklediğim işaretti.
Sıradan çıktım ve kendimce savsak adımlar atmaya başladım. Elimle tutunacak bir yer arıyor, dengemi kaybediyordum. Birkaç kız beni tutmaya çalıştı ama buna izin vermeden gözlerimi kapattım ve en önce dizlerimin üzerine sonra da sırt üstü yere kapaklandım.
"Biri bayıldı!" Bir kız sesi kulağıma dolduğunda ardına da sert adım sesleri ilişmiş, büyük bir el kafamı yerden kaldırmıştı.
"Sırayı bozmayın!" Az önceki kadın görevli bağırdı ve insanları hizaya sokmaya çalıştığını belli eden homurtular çıkarttı.
"Hastalığı olabilir." dedi yabancı bir ses. "Personeller gelene kadar revire götürelim, sırayı bozuyor."
Ardından telsize bir anons geçti ve güçlü eller beni bulunduğum yerden kaldırarak kucağına aldı. Planımda şu anda hiçbir sorun yoktu. Tanrı'dan tek istediğim şey ise revirde yanıma birini koymamalarıydı.
Saniyeler sonra bir kapı açıldı ve sırtım soğuk bir çarşafla birleşti. İki personel kendi aralarında konuşuyor, bir karar vermeye çalışıyorlardı. İyiki yedek bir planım vardı.
"Telsizi açık olan var mı?"
Anons geçildi ve kadın bir saniye sonra düğmeye basarak yanıt verdi. "Dinlemedeyiz, sorun ne?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
first lie | taennie
Fanfiction"Küçük bir kız çocuğu olduğumu biliyorum." Gözümden akan bir damla yaşı sildim ve burnumu çektim. "Ve kalbimin de ne kadar küçük olduğunu." Kafamı kaldırdığımda gözlerimin ona her baktığımda dolduğunu hissettim. Canım yanıyordu. Canım çok yanıyordu...