11 : ticket

8.2K 759 509
                                    

Kağıt kesiği gibi aşklar.

Bir günde kalmak ve dönmemek. Çocukken bize en çok sorulan soru nedir? Bir dilek hakkın olsa, ne dilersin? Ben, o günde sonsuza dek kalmayı dilerdim. Onunla olduğum, çarşafın sıcaklığının hala taze olduğu o gecede, sonsuza tek kalmayı diliyorum. Tanrım, gelecek olanı istemiyorum. Ben, onda kalmak istiyorum.

Saat neredeyse sekize geliyordu ve elimde tuttuğum bilet, parmaklarım sayesinde sonbahar görmüş bir yaprak gibi titriyordu. Heyecandan elim ayağım birbirine dolanmıştı.

Son yaşananların üzerinden üç gün geçmişti. Üç gündür hayatım eski monoton temposuna devam ediyordu. Tabii bu sadece benim için geçerliydi, kızlar hallerinden oldukça memnundu.

Şu anda şehrin en büyük, en gözde performans sahnelerinden birindeydik. Bangtan, Exo, Twice, BigBang gibi büyük gruplar burada peş peşe performans sergileyecekti.

Kızlar sayesinde buradaydım. Onlar olmasaydı asla gelmeye cüret bile etmezdim. Hepsi davet edildiği için beni de buraya kadar sürüklemişlerdir. Tabii onlara grubun üyeleri bilet ayarlarken ben, biriktirdiğim paralarla bilet almıştı. İlahi adalet ne de güzel bir şeydi öyle!

Kapılar on dakika sonra kapanacaktı. Herkes neredeyse oturması gereken kısımdayken biz, kulisin önündeydik. Kızların özel biletleri varken ben arkada kalamazdım, bu yüzden bende giriş izni olan biletten almayı tercih etmiştim.

Jimin ve Lalisa birbirleri ile yan yana oturuyor, ellerindeki telefonla gülerek bir şeyler yapıyorlardı. Herkes kendi havasındaydı. Salonun bu bölümde pek fazla insan yoktu. Hal böyleyken kimse birinin bizleri görmesinden endişe duymuyordu.

Grubun üyeleri şık, son moda kıyafetlerinin içerisinde buraya doğru gelirken, gözüme sarıya çalan, siyah bandanalı bir beden ilişti. Arkadaydı, bedeni gün doğumda ufukta beliren gizemli bir gemi gibi yükseliyordu. Yavaş yavaş yaklaştı. Önce kafası ardından da bütün bedeni girdi görüş alanıma. Üzerinde bedenine göre dikilmiş olan bir takım elbise vardı. Kravatı ya da papyonu yoktu. Boynunda kalın zincir vardı ve uzun küpeleri sallıyordu. Tıpkı onu Belediye Başkanının evinde gördüğüm gibi gitmişti. Asil, kibar ve çekici.

Bana doğru geldiğini sezdiğimde sert bir şekilde yutkundum. Aniden telaşa kapılmıştım. Bu kadar insanın önünde beni azarlamasını istemiyordum. Aksi taktirde salonu terk edebilir ve tek hamlemle bana pahalıya malolan biletimi ortadan ikiye ayırabilirdim.

Taehyung neredeyse önümde durduğunda alelacele, "Senin için gelmedim, arkadaşlarım için buradayım." dedim ve devam ettim. Gözlerimi bıçak gibi keskin bakışlarından ve gömleğinin açık üst düğmelerinden görünen esmer teninden alamıyordum. "Ayrıca bileti bana arkadaşların ayalarmadı, gizlice de girmedim ve bileti tamamen kendi paramla aldım."

"Jennie," dedi ben kurduğum hızlı cümleler soluksuz kalırken. Ardından ellerini ceplerine soktu ve başını hafifçe yana yatırdı. "Sadece merhaba diyecektim."

"Ha?" Afallayarak ona baktım. Aşırı derecede telaş yapmıştım ve ellerim gerginlikten tir tir titriyordu. "Affedersin," dedim dudağımı dişleyip mahçup bir şekilde ona bakarken. "Sen sandım ki..."

"Seni azarlayacağımı sandım."

"Böyle düşünmek için birden fazla sebebim var."

first lie | taennieHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin