33. Bölüm

2.2K 202 92
                                    

Nefes'ten

Sabah burnuma Tahir'in yeni keşfettiğim o mükemmel kokusu ve sesi gelerek gözlerimi açtım. Gözlerimi tamamen açınca şu anda bulunduğum konumu görünce ilk başta bir tepki vermedim, ama sonra kendime gelip bir an yerimde doğruldum. Lan ben naptım gece?!

Tahir yüzüme şaşkın ve umutla bakarken yutkundu, üzgünüm bebeğim birazdan suçumu üzerine atacağım.
T: N-nefes sen gece koynumda mı yattın? Kendi isteğinle hemde? Yarabbim sana şükü-
N: Ne alakası var be sen beni almışsın koynuna tövbe tövbe estağfurullah nasıl bir cümle bu, bir daha yapmaman şartı ile affediyorum seni.

Dedim yanından kalkarken.
T: Ama ben dün gece-
N: Kes uzatma sakın!

Deyip küçük olan tuvalete girip kapıya yaslandım. Ben neden böyle bir şey yaptım ki? Neden? Of Allah kahretmesin aklım çok karışık! Hem çocuğa benden uzak dur diyorum, hem de kendi rızamla göğsüne yatıyorum. Ama çok rahat lan.  Kendine gel gerizekalı!! En iyisi Tahir'in benden tamamen uzaklaşması, hem bu karmakarışık saçma şeyden de kurtulurum, kurtulur belki. Böylece eski hâlimize de döneriz. Amin. İyice kendimden soğutmalıyım onu, aşk konusunda yani. Neyse, yüzümü yıkayıp çıktım tuvaletten. Tekrar içeri girince Tahir'i gördüm, ceketini giymiş. Ne yani gidiyor muyuz?

N: Gidiyor muyuz?
T: Aynen hayatım gidiyoruz.
N: Neden?
Diyince yüzünde bir sırıtış belirdi. Aferin mal Nefes aferin! Çocuğu uzaklaştırmaya çalışırken aranızda ki ipleri iyice düğüm ediyorsun, aferin!

T: Ne oldu? Eğer gitmek istemiyorsan tamam birkaç gün daha baş başa kalalım?

Diyip yaklaşmaya başladı. O yaklaştıkça ben geri geri gidiyordum.
N: Gelmesene lan! Lan dur! Tahir dur!

Tam sırtım duvara gelecekken durdu. Şükür.
T: Seni buraya kaçırmam bana mantıksız geldi, ama iyi de oldu gece göğsüme yatıp uyumuşsun. Şaşırdım doğrusu.
N: Bana bak ben öyle bir şey yapmadım, yapmam da! O şeyden dolayı sana ayrı gıcığım zaten! Ya Tahir şunu anla ben seni sevmiyorum. Sevmeyeceğim. Sev-me-ye-ce-ğim! Of ya!
T: Ya neden! Neden bir kere denemiyorsun lan! Neden bir kere beni sevmeyi denemiyorsun?
N: Çünkü sen benim karde-
T: Kes sesini o cümlen sinir krizi sebebim benim! Sus! Şimdi çık dışarı!
N: Eşyalarımı almam-
T: Al.

Eşyalarımı birden elime tutuşturdu. Nasıl ya? Neyse, üstüme sinirle ceketimi giyip çantamı omzuma taktım ve dışarı çıktım. Tahir de arkamdan geldi. Arabaya bindim, başımı cama çevirdim ve hayatı sorgulamaya başladım.

Yolu yarıladığımızda acıktığımı hissettim.
N: Ben acıktım.
Dedikten dört saniye sonra Tahir hızlıca bir cafenin önünde durdu. nE? Baya hızlısın be! Arabadan inip hızlıca içeri girdim ve bir yer buldum. Ben ortamı incelerken Tahir de karşıma geçti. Elimde ki menüden insan gibi güzel kahvaltılık şeyler bakmam gerekirken ben şırdan falan bakıyordum. Hayır yani işin garip tarafı bir cafede neden şırdan bulunuyor? Neyse bunu sorgulamayacağım.

T: Karar verdin mi gülüm?
N: Bana gülüm deme, evet sen?
T: Evet ben sahanda yumurta ile çay alacağım sen?
N: Şey ben de işte şırdan, pizza, patatesli poğaça, limonlu cheesecake, rafadan yumurta ve kahve sipariş edeceğim.
T: Hayır yani bu söylediklerin ayrı ayrı çok güzelken hepsi bir arada o kadar saçma ve o kadar manasız ki.. neden bir insan şırdanla kahve içer ki?
N: Beni bunca yıl tanımadıysan o senin sıkıntın, yani ben balığın yanında ayran içerim hep bilirsin. Arkasından da süt içerim.
T: Evet, böyle iken bile o kadar güzelsin ve o kadar aşık olunasısın ki.. anlatamam..
N: Ne alaka amk

Biz didişmeye başlarken yanımıza ultra yakışıklı bir garson geldi. Allah'ım bu kadar yakışıklısın ve garsonsun, ne kadar acı! Neyse siparişleri veril- ne? Aşırı yakışıklı diye istediklerimi söyleyemeyecek miyim? Peh. Neyse verip yerimizde beklemeye başladık. Şimdi bir erkek kızdan nasıl soğur? Tabi ki kızın kıskandırma çabaları yüzünden!

N: Tahiir
T: Efendim
N: Garson çok yakışıklı değil miydi yaaaa

Gözlerini kapatıp sakinleşmeye çalıştığını hissettim. Hadi inşallah.
T: Sağol Nefes.
N: Pardon?
T: Sağol diyorum, öldürecekler listeme birini daha eklediğin için.
N: Senin öyle bir listen mi var? Kimler var mesela?
T: Senin tüm eski şerefsizlerin, aman sevgililerin.
N: Ohoo o zaman geçmiş olsun seri katil oldun moruk 

Sinirli sinirli bana bakınca yerimde sindim, sonra yemeklerimiz geldi ama bu sefer o garson değildi sarışın bir kızdı. Ve Tahir'i yiyecekmiş gibi bakıyordu. Yemekleri servis ederken benimkini hızlıca verirken Tahir'in kini yavaş yavaş veriyordu. Lan zaten iki parça şey! Annesini zina yaptığımın kızına bak sen! Bir de gömleğinin sadece ikisini kapatmış orospu! Of sinirlendim. Tahir bana bakarken ben kıza bakıyordum, kız da Tahir'e bakıyordu. Buga girdik. Artık dayanamayıp:

N: Kızım bir gitsene sen! Çocuğu yedin gözlerinle zaten! Rahat bırakta yumurtasını yesin! Ben de kahveli şırdanımı yiyeyim, hadi yallah!

Kız bana bakmadan kıvırta kıvırta gitti. Ben sinirle yemeğimi yerken Tahir gülerek çayını yudumluyordu. Allah'ım sabır ver yarabbim!

Yemeğimizi bitirip hesabı da ödeyip yola tekrar koyulduk. Ama şu an eve gitmiyorduk, annemgile gidiyorduk. Bizi çağırdılarda.

N: Of ben galiba tam doymadım
T: Nefes istersen beni ye! Ama ben de seni yiyebilirim sıkıntı yok.
N: Tahir yürü git şuradan bak! Ha bu arada şu saçma sapan konuyu da annemgilin yanında açma okey?
T: Saçma sapan konu?
N: Ya şu aşk bokunmu işte her neyse onu diyorum.
T: Cidden onu saçmalık olarak mı görüyorsun?
N: Evet, çünkü saçmalıktan başka hiçbir şey değil benim için.

Bir şey demedi. Kırılmıştı sanırım, oh oh. Gelsin soğumalar.
T: Sen ne kadar bu olayı saçmalıktan ibaret görsen de, ben sana deli gibi aşığım.
N: O zaman adına üzüldüm, çünkü sana zerre bir şey hissetmiyorum, hissetmemde. Hayır yani senin için üzülüyorumda yarın birgün beni başka biri ile göreceksin yine sen üzüleceksin be kardeşim.
T: Nefes erkek olsan ve sana aşık olmasam şu kurduğun cümle karşısında ağzını burnunu kırardım!
N: Erkek olsam bana aşık olmazdın ki akıllım.
T: Zeki şey seni.

Deyip önüne döndü sinirle. Ben de gözlerimi devirerek cama döndüm.

***

Sonunda annemgile gelmiştik. Arabadan inip kapının önüne gelip zile bastım, Yiğit açtı kapıyı. Beni görünce göz devirdi
Y: Bir an uzun süre seni görmeyince öldün sanıp mutlu olmuştum.
N: Boş yapma çekil şuradan.

Yiğit'i itip anneme sarıldım, sonra babama. Tahir de gelip sarılınca içeri girdik. Girmez olaydık Dilay burada! Ne işin var bu şeyin burada lan?
N: Anne bu şeyin burada işi ne?
M: A-a kızım diye öyle diyorsun ayıp. Özlemiş sizi, geleceğinizi duymuş gelmiş işte.
N: Kesin bizi özlemiştir Tahir'i özlememiştir zaten.

Tahir'le Dilay'ın sarılmasını görüp sinir krizi geçirdikten sonra onun karşısına geçtim.
N: Nasılsın Dilay'cım? Allah belanı verdi inşallah.

Dilay göz devirdi ve tam bir şey diyecekken kapı çaldı.
D: Ha arkadaşımda geldi.
Diyip hızlıca kapıya gitti.
N: Ne arkadaşı?
M: Kitabı mı ne kalmış çocukta, onu vermeye geldi.
N: Ne alaka ya? Neden burası?
M: Buradan geçecekmişti işte Nefes ne uzattın be yavrum.

Göz devirip ben de kapıya doğru gitmeye başladım. Merak ettim şeyin arkadaşını. Ve, kapıda ki kişiyi görmem ile birlikte tüm şaşkınlık vücuduma yayıldı, bu tesadüf mü, yoksa kader mi?

KankAşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin