Çalan kapı ile dikkatimi ellerimden alarak jennieye verdim.
Yarım saattir ellerimi izlediğimin farkında bile değildim.
Kalktım ve elbisemi düzelttim.(Jisoonun kıyafeti saçları da düz)
Kapıya doğru ilerleyecekken jennie kolumdan tuttu.
"Yapma jisoo!"
"Saçmalama jennie bırak kolumu"
"Jisoo yapma. Nolur yapma"
Ağlıyor mu? Ne
"Ağlama jennie. Delirdin mi gel buraya"
Ellerimi boynuna doladım. Kafasını omzuma koyup ağlamasına devam etti. Neden ağlıyor hiç anlamış değilim.
Sırıttım"Delirdin heralde baksana ben bile ağlamadım"
Kafasını kaldırdı. Elleriyle gözünü silip elini kalbimin oraya koydu.
"Ağlamak için gözden yaş çıkması gerekmez jisoo"
Burnumun sızladığını hissettim. Ağlamamalıyım. Elini alıp öptüm ve arkamı dönüp kapıyı açtım.
Uzun zamandır görmüyordum jini. Sakalları çıkmış sanki günlerdir uyumamış gibi duruyordu.
Elimle içeri geçmesini işaret ettim ama o kıpırdamadan sadece bana bakıyordu."Bunu gerçekten istiyor musun?"
Elindeki kağıdı gözüme tuttu.
Tanrım bana güç ver. Hayatımın aşkını bitirmek üzereyim. Bu hayattaki tek dayanağımı bırakmak üzereyim."Yukarıda konuşalım mı?"
Kafasını salladı. Jennieye selam vererek yukarı çıktı. Bende gidiyordum ama jennie yine kolumdan tuttu.
"Unnie.. Bana bak..Bana bak bi nolur"
Gözlerimi ondan bilerek kaçırdım çünkü dolmuşlardı.
Yüzüne baktığımda biliyordum ifadesi vardı yüzünde.
Kim jisoo senin ağlayacağını biliyordum bakışı."Lisa için yapma. Lisa adına yapma bunu. Ya nolur yapma ya"
Tekrar ağlamaya başladı tamam bu gittikçe garip oluyor.
"Bu seni neden bu kadar ilgilendiriyor jennie"
Gözlerini silerek kolumu bıraktı
"Doğru neden beni ilgilendirsin ki"
Çantasını alıp kapıyı çarparak çıktı.
"Öyle.. öyle demek istemedim ben..."
Merdivenin başına oturup ellerimle yüzümü kapattım. Hıçkırıklarım koridoru doldurmaya başlamıştı yine.
Neden her dediğim yanlış anlaşılıyor.
Neden bir boku beceremiyorum.
Jinin ayak sesleri geliyordu. Merdivenden inerek başımda diz çöktü.
Elleriyle kafamı kaldırıp gözlerimi sildi."Olanları duydum. Jennie sadece senin için endişeleniyor jisoo. Ağlama çünkü. Çünkü ben kıyamıyorum"
Güldüm. Keşke öpsem o an. Keşke yapmışsam bir daha bırakmasam. Öpüp koklasam..
"Sorun bende. Sen beni sevmiyorsun kızımı bile benden uzaklaştırdın jin"
"Hayır jisoo sadece beni anlamıyorsun"
Ayaklarımı yere vurdum
"Sebep ne?! Ya seni niye anlayayım ki ben. Neden jin neden? Ne oluyor jennie ağlıyor sen anlamıyorsun diyorsun"
Ellerimi yüzüne koydum
"Anlatmıyorsun jin. Anlatamadığın için anlamıyorum"
Kafasını eğerek ayağa kalktı. Camın önüne gidip orada dikildi. Ben de az önce ne yaptığımı düşündüm. Tamamen sinirle ağlayarak saçmaladım.
Kâğıdı verecek ve gidecekti uzatmanın bir anlamı yok."Ben sadece çok korkuyorum ve iyi hissetmiyorum. Ailem yanımda değil. Ailem öldü yani anlamıyorsun jin. Bir daha hiç bir şey eskisi gibi olmayacakmış gibime geliyor. Lisa gitti sen gittin ji gitti herkes gitti"
"Hayır jisoo ben gitmedim ben burdayım. Ji de uykusunda hep senin adını sayıklıyor"
"Jin.... Beden olarak burda olsan dahi ruhen değilsin ve benden bir şeyler saklıyorsun"
"Seni seviyorum jisoo."
Dudağıma doğru eğildiğinde kendimi zar zor geri çektim. Hayır bu kadar kolay olamaz.
Fısıldayarak konuştum"Kağıdı getirdin mi?"
Kafasını salladı.
Aglayacaktım ve sanırım o da ağlıyordu."Milyonlarca kez denesek de olmayacak jin. Olmayacak olmuyor işte. Hadi git."
Son kez bana baktı belki de evet gerçekten de ağlıyordu.
Kendime defalarca her şeyin daha iyi olacağını söyledim. Bugünden itibaren kendimi kandırmayı bırakıyorum....
.
.
.
Jinsoonun bu bölümü için video yaptım acayip duygusal oldu. Tıklayıp izleyin