Jennie:
Jisoonun yattığı yatağın karşısında kocaman bir cam vardı. Camın karşısında ise chaeyoung ve ben. Yerde oturarak chaeyoung'ın elini tutuyordum. Sessiz sessiz ağlıyordu ben de ağlasam her şey daha da sarpa saracaktı. Zor tutuyordum kendimi. Jin zar zor da olsa burada bizi bırakarak ji'nin yanına gitti.
.
.
.
Odadan çıkan doktorun yanına koştuk."Jennie ve chaeyoung dimi?"
"D-doktor bey... Lütfen"
Umutla gözlerine baktım ama kaygıdan başka bir şey yoktu.
"Kalp krizi"
Chaeyoung 1 2 adım sendeleyerek demirlerden tutundu. Elini ağzına götürmüştü. Gözlerime inen buğudan bir şey duymuyor ve bir şeye odaklanamıyordum.
Kimseyi duyamıyordum tıpkı lisa, binadan atladığı zaman olduğu gibi. Titreyerek kendime geldim."Ne?"
"Üzgünüm. Kalp krizi. Yüksek çapta bir kalp krizi geçirmiş. Bu yıl veya önceki yıllar içinde onu üzecek bir olay oldu mu"
Yaşadıklarımız gözümün önünden geçti. Üzecek bir olay mı?
Sessizce kafamı salladım."Durumu nasıl"
"Bir şey söylemek için erken. Gerisi jisoo hanımın hayata ne kadar tutunmak istediğine bağlı"
Tam asansöre binecekken avazım çıktığı kadar bağırdım
"Ne demek hayata ne kadar tutunmak istediğine bağlı?"
Gözümden yavaş yavaş süzülüyordu.
"Jennie hanım sakin olur musunuz? Bakın 1 saat sonra içeri birisi girecek. Ben o zaman gelip bakacağım ama böyle olacaksa içeri girmenize izin vermem"
Kafamı sallayarak chaeyoung'ın yanına oturdum.
"Başladığımız ve bitirdiğimiz yerdeyiz?"
Dedi.
"Hı?"
"Diyorum ki başladığımız ve bitirdiğimiz yerdeyiz. Burada tanışmıştık asansörde ben gitar çalıyordum. Tanışıp blackpink olma kararı vermiştik. Sonra yine bu hastanede lisayı bıraktık şimdi ise----
"Sus!"
Kafasını arkaya yasladı. Ben de hemen kalkıp asansörün düğmesine bastım.
"Unnie? Nereye?"
"Y-yurda"
Ayağa kalktı. Şaşırmıştı
"Yurda mı?"
"Evet yarım saate gelirim. Rose her hangi bir şey olursa beni ara"
"Sen mi gireceksin içeri"
Kafamı salladım. Yanağıma minik bir öpücük kondurarak beni uğurladı.
.
.
.
.
Jisoonun yatağının ucunda üzerimde mavi giysilerle ona bakıyordum.
Elimdeki atkıya bakarak güldüm.
Atkının kokusu burnuma geldi. Atkının değil de lisanın kokusuydu. Jisoo lisa için örmüştü bunu. Lisa da sen babaanne misin diye dalga geçmişti."Unnie bak kimi getirdim sana"
Atkıyı yavaşca yanına bıraktım.
"Unnie. Hastayım ben. Sinir ilaçları kullanıyorum sakinleştirici kullanıyorum. Dayanamıyordum. Bak ben ne yapacağımı bilmiyorum tamam mı? İstemiyorum bırakma bizi"
Saçlarına öpücük kondurdum.
Kafamı kafasına yasladım"Biz iki kişi kalmaya dayanamayız jisoo. Bizi sensiz bırakma yalvarıyorum sana uyan"