Yüzümde hissetiğim su ile yerimden fırladım "ne oluyor lan" dedim gözlerimi açmadan arkadan gelen gülme sesleri il gözlerimi açtım oğuz can barış ve çağatay gülüyordu "insan gibi uyandıramıyormusunuz" "yarım saattir insan gibi uyandırmaya çalışıyoruz sen zorladın bize bunu"dedi can "belime dua edin siz yoksa sizi doğduğunuza pişman ederdimde neyse ne oldu" "senin sayende bizde okulu ektik kahvaltı yapıcaz hadi" "benim yüzümden neden ekiyorsunuz okulu gitseydinizya siz" "uf seni bahane ettik hadi aşağıya" dedi çağatay kafamla onaylayıp kalkmayı denedim ama ağzımdan bir inilti çıktı ve geri yattım "gel ben taşıyım seni" dedi oğuz aralarında en yapılı duran oğuzdu. yanıma gelip beni kucağına aldı saçlarını yapmıştı yine elim ile saçlarını dağıttım aşağıya inerken "böyle daha iyi sizde bozun saçlarınızı" dedim "yok böyle iyiyiz biz" dedi can aras bizi görünce öksürmeye başladı oğuz beni oturtup arasın sırtına vurdu helal diyerek.
Kahvaltı yapmaya başladık kahvaltı boyunca ben ve aras dışında diğerleri sohbet ediyordu ben sadece yemek yiyordum arasda aynı konumdaydı sanırım. "yarın okula gidiyoruz deme melinda" dedi can "evet bu senede devamsızlıktan kalmak istemiyorum" "olmaz" dedi aras "ne demek olmaz" dedim "erkek lisesine gidemessin" "pardon buna hangi hakla karışıyorsun sen" "oraya gitde tüm herke ağzı açık sana baksın benim evimde kalıyorsan benim kurallarıma uyucaksın" "hangi okula gidiceğime sen karışamassın başka okula gitme şansın ok zaten ayrıca oğuz gilde yanımda olucak" "evet abi biz varız " dedi oğuz "o okula gidemessin dedim başka okula gidiceksen gidebilirsin" "allah allah ben okula gidebilmek için neler yaptım şimdi sen gidemessin dedin diye okulamı gitmicem ben sanki zevkimden erkek lisesine gidiyorum" "benim evimde kalıyosun benim kurallarım geçer burada" "sanki ben istedim senin evinde kalmayı okula gitmemem için bunu bahane ediyorsan şu anda bile çıkabilirim." "ben sana bu okula gidemessin dedim başka okula gidebilirsin." "hangi parayla zaten durmum olsaydı başka okula giderdim." "tamam ben kaydederim seni başka okula." "oldu canım zaten evinde kalıyorum birde okul masraflarımı sen karşılıyamassın" "lan beni sinirlendirme o okula gitmiyeceksin dedim eğer okumak istiyorsan seni başka okula yazdırırım istersen diğerlerinide yazdırırım" dedi çatalını sert vurarak başından beri sakin kalıyordum ama bu son noktaydı acıyacağını bildiğim halde ayağa kalktım çok hafif bir sesle inledim ama oturmadım "sen kendini ne sanıyorsun ben sanki senin emir kulunum eğer evinde kalmamı bahane ediyorsan kalmıyorum senin evinde falan başından beri sakin kaldım benimde bir sınırım var sanki ben seninle kalmaya çok meraklıyım eğer böyle emir vericeksen sürekli o eve gidip her gün dayak yemeye razıyım ben hem zaten alıştım ben dövülmeye merak etme" dedim sonlara doğru sesim kısıldı ve gözümden bir yaş aktı. vücudumdaki ağrıya takmayarak yürümeye başladım oğuz kolumdan tuttu "sakin ol bi melinda" "oğuz sakinleşmem lazım bırak kolumu" "tamam o zaman bende seninle geliyorum" "çıtını bile çıkartmıyacaksın" dedim ve yürümeye devam ettim oğuzda arkamdan geldi kapıyı kapattığımızda içeriden kırılma sesleri geliyordu ama takmadım gidip oğuzun arabasına oturdum. "nereye gidiyoruz" "bildiğin sakin bir uçurum varmı" "varda" "oraya götür" dedim arabayı çalıştırdı.
Bir yerden sonra toprak yolda ilerledik en son durduğumuzda hızlıca rabadan indim hala her yerim ağrıyordu ama umrumda değildi.uçurumun en son noktasına kadar yürüdüm ve ayaklarımı sarkıtıp oturdum oğuzda yanıma oturdu ağlamaya başladım ama bir yandan bağrıyordum bir yandan çığlık atıyordum "neden ben oğuz neden , neden bütün bunları ben yaşıyorum neden başkası değil neden , ben ne yaptımda bunları yaşamayı hak ettim oğuz" dedim ve son bir kez bağırdım oğuz göz yaşlarımı sildi "melinda bunları yaşıyan bir tek sen değilsin abime bakma sen o hep öyle yumuşak davrandığı kimseyi görmedim bunları söylediğimi abime söyleme ama biz abimle öz değiliz abim çok küçükken babası ölmüş annesi bizim evde temizlikçiymiş babası ölünce anneside bir gün abimi kapıya bırakmış ama bizim aramızda öz üvey farkı olmdı hiç annemde babamda öz çocuklarıymış gibi sevdiler abimi bende dahil abim birtek bize güvenir oda zor şeyler yaşadı onuda anla" "anlıyorum oğuz ama onunda beni anlaması gerek sesimi çıkarmadım diye bana emir verme hakkına sahip değil ya da okulumu değiştirmeye hakkı yok." "bak melinda abim çok kıskanç biridir mantık olarakta erkek lisesinde tüm erkeklerin gözü sende olucak ayrıca abim çok sahiplenicidir artık seni korumanın ona bir görev olduğunu düşünüyor kıskanmasına gelirse hangi duygu için seni kıskandığını bilemiyeceğim bak şimdi geri dönelim hep beraber kaydımızı değiştirelim abimde sakinleşmiştir zaten" "oğuz ben bunu kabul edemem zaten yeterince yük oluyorum abine birde okulum için masraf yapmasına izin veremem ayrıca benim yüzümden okulunuzu değiştirmenizede izin veremem." "birincisi biz senin yüzünden okul değiştirmeyiz biz istemessek hiç bir şey yapmayız ikincisi yük olmuyorsun abime abim seni yük olarak görseydi evinde kalmanı istemezdi ayrıca maddi olarakta düşünme sen onu hepimizin ailesi varlıklı sadece bizim okumuyacağımızı bildikleri için boş yere para harcamıyorlar şimdi gidiyoruz abim kaydımızı değiştiriyor bu gün yarın yeni okula gidiyoruz ve ağlamıyorsun tamammı" dedi ve ayağa kalkıp elini uzattı elini tutup ayağa kalktım "burası çok güzelmiş sık sık gelelim" "yeter ki sen iste her zaman"dedi ve arabaya bindik.
arasın evinin önüne geldiğimizde "sakin oluyorsun tamam mı " "tamam ben direk kaldığım odaya çıkıyorum sen söylersin kabul ettiğimi" "tamam" dedi ve kapıyı çaldı kapıyı abim açtı ne bir dakika abimmi "a-abi" bir şey demeden direk sarıldı belim acımıştı ama belli etmemeye çalıştım "senin ne işin var burada" "gel içeride konuşıcaz" kafamla onaylayıp içeri gittim "aras gil bana her şeyi anlattı" "her şey derken" "üvey baba faciasını, neden bana söylemedin" "gerek duymadım" "bak melinda şu an sakinim bağırmıyacağım " dedi dişlerini sıkarak "neden bana söylemedin" "gerek duymadım" "bal melinda sinirlenmeye başlıyorum neden bana söylemedin" "gerek duymadım" "lan neden söylemedin bana" deyip tokat attı o an dondum abimdende tokat yemiştimya ben neden yaşıordumki bana tokat atınca aras abimin boğazına yapıştı "lan düzgünce konuş diye söyledik sen ne diye kız tokat atıyorsun" oğuz gil arası durdurmuştu bende ayağa kalkıp mutfak olarak düşündüğüm yere girdim doğruda tahmin etmiştim hemen dolapları açamaya başladım en keskin bulduğum bıçağı elima aldıım ve salona geri döndüm herkes bir an dondu bıçağı abime uzattım "al bunu ve öldür beni. "melinda özür dilerim o an sinirle vurdum." "sana öldür dedim" dedim "melinda bak gerçekten özür dilerim" "senin ne farkın kaldı o adamdan şimdi ne" diye bağırdım bir yandanda ağlıyordum. " o tokatın canımı acıttığınımı düşünüyorsun o tokatı hissetmedim bile o kadar hafifti ama sen o tokatla kalbimi parçaladın kalbimi.şu hayatta seni sevdiğim kadar kimseyi sevmedim ben ama artık gözümde bir hiçsin hiç.ve şimdi beni sinirlendirme ve o bıçağı sapla ben zaten ölmek üzereydim ruhen ama o tokatla ruhum tamamen öldü ruhu ölü biri olarak yaşamanın ne amacı var ben zaten ölüyüm şimdi o bıçağı bana saplıyorsun" bıçağı elinden attı "sen ne dediğinin farkındamısın" "son olarak san şunu söylüyorum artık abim diye birisi yok öyle birisini tanımıyorum." dedim ve yürümeye başladım "nereye" "kendi işimi kendim halletmeye" dedim ve kapıyı sertçe vurarak çıktım oğuzun götürdüğü uçuruma gidecektim.çıkmadan önce abimin arabasının anahtarınıda almıştım.hemen arabayı çalıştırdım hepsi dışarı çıkmıştı ama hiç birini takmadan basa bildiğim kadar bastım gaza uçurumun yanına gelince durdum hızlıca arabadan indim uçurumun en kenarına gittim "elveda dünya öbür dünyada görüşmek üzere dünya" dedim ve kendimi bıraktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Arasın melindası
Teen FictionAnnesi ve babası ayrıldıktan sonra annesi yeniden evlenen daha 17 yaşında iken annesini kaybeden üvey babası tarafından şiddete maruz kalan bir abisi olan ve erkek lisesine giden güzel bir kız Melinda Mutlu Daha üç yaşında babası ölen babası ölünc...