2~ Mektup

24K 2.6K 2.1K
                                    

Lütfen beğenip yorum yapmayı unutmayın. İyi okumalar!

2. Bölüm

Yanımdaki Yoongi ile ormanda Antidotum bitkisi toplamaya çıkmıştık. Ormanın batı sınırına yakın bulunan bu ot, kızışma döneminde kokumuzu bastırdığı ve mühürlü omegaların mühürlerinin yok olmasını sağladığı için hayatımızda çok yer kaplıyordu. Fakat Batı sınırının oradaki uçurumda ve uçurumun çevresinde bulunan Antidotum otunu toplamak için yanımızda bir alfa olmak zorundaydı ve giden omega da kendini savunabilecek biri olarak seçiliyordu. Bu yüzden abim Seokjin'in Doğu sürüsündeki en yakın arkadaşı Yoongi bugün bana bu toplama işinde eşlik edecekti. Kendisinin benim yakın ve sayılı olan alfa arkadaşlarımdandı. Jimin'le mühürlü olması da buraya zorla gelmemesini hatta çoğunlukla buraya kendi yuvası gibi sürekli gidip gelmesini sağlıyordu. Yoongi'nin cana yakın davranışları da omegalar tarafından çokça seviliyor, bu yüzden köye Yoongi'nin girmesinde sorun görmüyorlardı. Eh, benim de cidden anlaşabildiğim bir elin parmağını geçmeyen alfalardan biri oluyordu kendileri.

Batı sınırına yaklaştığımızı daha da koyu yapraklı bitkilerin artmasından anlarken duraksayan Yoongi ile adımlarımı sonlandırdım. Siyah saçları havada savrulurken gözlerini kısarak etrafa bakındı. Yoongi Doğu Sürüsü'nün baş alfası olduğunu için duyuları benden çok daha gelişmişti. Ben şuan bir alfa veya beta hissetmediğim için durmasının nedenini anlayamadım.

" Bir sorun mu var?" Yoongi kısık gözlerini eski haline getirdi.

" Burada birileri varmış. Etraftan ağaç kokusu harici baskın bir alfa kokusu daha alıyorum." Kaşlarım çatılırken ben de etrafıma bakınmaya başladım.

" Şu an burada değiller. Alfa veya beta hissetmiyorum." Yoongi kafasını sallayarak onaylayıp önden yürümeye başladığında ben de onun arkasından yürümeye başladım. Her zaman baldırımda bulundurduğum bıçağımın bacağımda olup olmadığını kontrol ettikten sonra uçurumun yanına yaklaşan Yoongi'nin yanına gittim. İkimiz de hala tetikteydik ki bu tetikte halimiz burada birini hissetmesek bile olacaktı. Batı sınırı ile aramızda kocaman bir duvar ve askerler olsa da geçen gün gelen baş alfa nedeniyle Batı sürüsünün bu tarafa geçmek için bir yol buldukları açıkça belli oluyordu. Buraya gelen baş alfayı Yoongi'ye de söylemiştim. Onu serbest bıraktığım için fazlasıyla azar yemiş olsam da pek umursamamıştım. O an, o alfayı bırakmasam elimizde rehine olarak tutabilirdik ama bu işimize yaramazdı. İlk Omega Kralı ile takas etme gibi bir şey önerebilecek olsak bile, onu öldüklerini söyleyebilirlerdi. Zaten bu hediye meselesi kesin bir sonuca ulaşmamıştı hala. Arayı daha da bozup işleri yokuşa sürmeye gerek yoktu.

Uçurumla aramızda neredeyse hiç mesafe kalmamışken burnuma dolan kokuyla durdum. Her taraf buram buram yanık ot kokuyordu. Korkuyla yutkunurken Yoongi'ye döndüm. O da benim gibi duraksamıştı ve etrafa çatık kaşlarla bakıyordu. Gözlerini bana çevirdi.

" Umarım yanık kokusu sadece benim hayalimin bir parçasıdır." Ormanda yangın çıkmış olma ihtimalinin benim kadar onu da korkuttuğundan emindim. Sadece biz değil, ormanda yaşayan hayvanlar da zarar görürdü.

" Maalesef ki aynı kokuyu ben de alıyorum." Cümlem bittiği gibi ikimizde hızla koşmaya başladık. Giydiğim pantolonun koşmam konusunda beni kısıtlamıyor olmasına bile sevinemeyecek kadar büyük bir telaşa bürünmüştüm. 

Uçurumun oraya geldiğimiz an gördüğüm manzara ile hızla durdum. Her tarafı antidotumun güzel pembe ve turuncu rengine bürünen uçurumun şu an sadece küllere tanık oluyor olması suratımda büyük bir dehşet ifadesi oluşturdu. Sadece antidotum bulunan yerler yanmış ve ottan geriye küller hariç bir şey kalmamıştı. Bunun bilerek yapıldığı sadece bir taraflarda bulunan küller nedeniyle fazlasıyla anlaşılıyordu. Sinirden vücudum kasılırken yumruklarımı sıktım.

Poison / VkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin