Lütfen yorum yapıp beğenmeyi unutmayın. İyi okumalar!
22. Bölüm
Gözlerimi odanın önünden gelen bağırışlarla açtığım da her zaman ki pembe tavanım yerine karşılaştığım gri tavan ile gözlerimi kırpıştırdım. Ardından vücudumda hissettiğim acıya artı olarak karnımın üzerindeki ağırlık ve boynuma çarpan nefesle dünün görüntüleri yavaşça aklıma dolarken derin bir nefes verdim. Boynumda ve kalçamda fazla olmak üzere vücudumun her köşesi acıyordu ki her zaman acı eşiğimin yüksek olmasıyla gururlanan beni bile fazlasıyla rahatsız eden bir acıydı.
Gözlerimi birkaç kere kırpıştırarak kendime gelmeye çalışırken kapının önünden gelen sesler artınca kaşlarımı çatıp doğrulmaya çalıştığımda belimdeki kol sıkılaşarak hareket etmemi engelledi. Kendimi tekrar yatağa bırakıp sağ tarafıma doğru dönerek kolu tarafından sahiplenildiğim Jungkook'a baktım. Gözleri kapalı, dudakları hafif aralıktı. Kahverengi saçları karmakarışık olmuştu ve bunun nedeninin dün sürekli Jungkook'un saçlarına asılmamla alakalı olduğunu bilmem yutkunmama neden oldu. Gözlerim yavaşça boynuna kaydığında gördüğüm morluklarla gözlerimi sıkıca kapayıp kafamı yastığa yasladım.
Dün gece gerçekten yaşanmıştı ve ben hala buna inanmakta zorluk yaşıyordum. Yıllardır düşmanımız olan Batı Sürüsünün prensi ile evlenmiş, onunla sevişmiş hatta onun tarafından mühürlenmiştim. Daha birkaç ay önce bana Batı sürüsünden birine âşık olmamız hakkında soru soran çocuklara " Sonu mutlak ölümdür," derken şu an can düşmanım ile baya baya evlenmiştim.
Gel de şok olma!
Gözlerimi tekrar aralayıp kapıdaki o kadar gürültüye rağmen uyanmamış Jungkook'a son bir bakış atıp kollarının arasından biraz zorla sıyrıldım. Uykusu ağır olmalı ki ufak birkaç huzursuz mırıltı bırakmış, ardından benim yattığım yastığa sıkıca sarılıp uyumaya kaldığı yerden devam etmişti. Yataktan kalktığımda sızlaması artan vücudumla dişlerimi sertçe birbirine bastırıp odadaki büyük dolabın kapağındaki aynadan çıplak vücuduma baktım. Vücudumun her yerinde morluklar, kızarıklıklar ve ısırık izlerinin hüküm sürdüğünü fark edince sertçe yutkundum. Dün, bu kadar sert bir gece geçirdiğimizin farkında bile değildim oysaki.
Dolabın kapağını açıp içine baktığımda eski odamdaki kıyafetlerimin buraya getirilmiş olduğunu görüp sevinerek vücudumu sararak daha da acı çekmemi engellemek için rahat şort, üst takımı alıp alt çekmeceyi açtım. İçindeki baksırlarla ve fazlasıyla seksi külotlarla bakışırken bunların benim iç çamaşırlarım olmadığı gerçeğini fark edip bir aşağıdaki çekmeceyi açtım. Orada çorapların olması kaşlarımı çatmama neden olurken bu sefer kenardaki çekmeceyi açtım fakat burada da takılarla karşılaşmış olmam gözlerimi devirmeme neden oldu. Kıyafetlerimi getirenler iç çamaşırlarımı getirmeyi akıl edememişlerdi herhalde.
"Elden başka bir şey gelmez," diye mırıldanıp tekrar ilk açtığım çekmeceyi açıp, şortumun altından görünmemesi için en sade -ki en sadesi bile ipleri olan, dantelli bir külottu- olanını alıp odanın içindeki banyoya girdim. Fazlasıyla geniş olan banyoyu sonradan incelemeyi aklımın bir köşesine yazıp lavabonun altındaki dolap kapağını açıp temiz havlu çıkardım. Kıyafet ve havlumu kapının arkasına bırakıp, ne olur ne olmaz diye kapıyı da kilitleyip acıyan vücudumu rahatlatmak için hızla duşakabine girdim ve sıcak suyu açtım. Sıcak su vücuduma değerken rahatlamış bir nefes çıktı ağzımdan. Hayat buydu işte.
Yaklaşık yirmi dakika süren banyo sefamdan sonra hızla kurulanıp kıyafetlerimi üzerime geçirdim. Giydiğim kıyafetlerin fazlasıyla açık olması nedeniyle belli olan vücudumdaki izler " Ben dün seviştim," diye bağırıyordu resmen. Şortumun dar olması nedeniyle aletime yaptığı baskı rahatsız edici olsa da artık alıştığım bu durumu çok da sorun etmiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Poison / Vkook
Fanfiction" Ben ödül olarak kazananı istiyorum." Afallayarak suratına baktım. " Ne?" Belimdeki ellerinden birini yavaşça enseme çıkardı ve canımı acıtmadan, biraz bastırarak, suratlarımızın arasında hiç mesafe kalmayana kadar kafamı aşağıya ittirdi. " Ben ödü...