Lütfen yorum yapıp beğenmeyi unutmayın. İyi okumalar.
5. Bölüm
Kuzey sürüsünün görkemli sarayının kral salonunu bulmaya çalışırken, adımlarım fazlasıyla sık ve hızlıydı. Babam ile acilen görüşmem gereken konular vardı ve bu konuları duyduğunda vereceği tepkiler beni fazlasıyla telaşlandırıyordu.
Batı sürüsünün topraklarını terk ettiğim gibi -ki akşam yemeği niyetine geceye kadar orada tutulmam nedeniyle anca bir gün sonra kendi topraklarıma gelebilmiştim- yola çıkmış ve babamın yanına yani Kuzey topraklarına gelmiştim. Ağabeyim SeokJin'in de burada olduğunu sarayın girişindeki gardiyanlar aracılığıyla öğrenmiştim ki onun burada olması daha iyiydi. Konuşacağım şeyleri onun da bilmesi gerekiyordu.
Hepimiz ne konuşacağımı biliyordur diye düşünüyorum. Düğün olayı kafamı fazlasıyla karıştırmıştı ve Jungkook'un bu konuya karşı en ufak bir tepki göstermemesi kuşkulanmamı da sağlamıştı. Planlı bir şey olabilirdi ve benim o sürüye karşı en ufak bir güvenim dahi yoktu. Yaptıkları teklife cevap vermeden önce gerçekten düzgün bir şekilde düşünüp karar vermemiz gerekiyordu.
Sarayın büyük kraliyet salonuna geldiğimde kapıdaki beta ve alfaya kafamla selam verdim. Selamımı kafalarıyla aldıktan sonra kapıyı açıp geçmem için geri çekildiler. İçeri girdiğim gibi kenardaki koltuk takımında oturan babam, ağabeyim, Oh Gong ve Kuzey Kralı YoungJoo'nun muhabbet ettiklerini gördüm. Benim geleceğimden haberlerinin olmadığını biliyordum. Eğer haberleri olsaydı Oh Gong beni daha yolda karşılamaya gelirdi zaten.
Kapıdan içeri girince konuşan dörtlünün bakışları bana döndü. Hepsine kocaman gülümsediğimde Batı sürüsünden sağ geldiğim için sevindiklerini suratlarından rahatça anlayabileceğim bir ifadeye büründüler. Batı sürüsüne girip sağlam çıkan tek omega olmuştum sanırım.
" Benim canım babacım, ağabeyim, Kral YoungJoo," dedim neşeli bir sesle, ardından bana parlayan gözlerle bakan Oh Gong'a da zorla bir gülümseme yolladım. " ve Oh Gong. Ben geldim!" Ağabeyim hızlıca oturduğu koltuktan kalktı ve benim onlara yaklaşmama fırsat vermeden koşarak yanıma gelip sıkıca sarıldı. Ona, aynı sarılışla karşılık verdim. Ağabeyim Doğu Sürüsünün topraklarında yaşadığı için çok sık görüşemiyorduk. Sanırım en son görüşmemiz üzerinden de 3 ay geçmişti. Oysaki çocukluktan itibaren birbirimize çok bağlıydık.
Ağabeyimden ayrıldığımda ayakta durarak bize bakan babamın yanına gidip ona da sarıldım.
" Seni oraya gönderdiğim için çok pişmandım. Sağlam bir şekilde geldiğin için teşekkür ederim." Babamdan ayrılıp kocaman gülümsedim.
" Oradan sağlam çıkamayacak olsaydım Batı sürüsü diye bir şey de kalmazdı." Babam da güldüğünde arkamı dönüp Kral YoungJoo ile el sıkıştım. Ardından ise Oh Gong'un kolumdan hızlıca kolumdan çekmesi nedeniyle kendimi onun göğsünde buldum. Sıkıca sarıldığında gülerek ben de ona sarıldım. Ona karşı romantik duygular beslemiyordum ama çok iyi bir arkadaştı. Ona umut vermek istemiyordum ama kötü davranıp kalbini kırmak da istemezdim. Zaten başıma ne geliyorsa bu iyi niyetimden geliyordu ya.
Oh Gong'un benden ayrılmayacağını fark edince kendimi yavaşça geri çektim. Yüzüme baktığı birkaç saniye sonrasında bir şey demek için ağzını açmıştı ki ağabeyimin sesi ile ondan tamamen uzaklaşarak ağabeyime döndüm.
" Batı sürüsünde neler oldu? Neden geç geldin? Hediyeler için ne dediler? Antidotum verdiler mi? " Hızlı hızlı kurduğu cümlelerden sonra derin bir nefes alıp yüksek sesle devam etti. " Ne olduğunu çok merak ediyorum! Hemen otur ve anlat!" Herkes ağabeyimin bu aşırı enerjik ve meraklı haline alıştığı için bir garip tepki vermedik. Ben de oturan ağabeyimin karşısına oturdum. Herkes sırayla koltuklara oturduğunda derin bir nefes alarak anlatmaya başladım. Hediyelerden başlayıp, Jungkook ile olan dövüşümüzden devam ettim. Jungkook ile yaşadığımız yakınlaşmaları ve aldığım omega kokusunu söylememe kararı almıştım. Jungkook ile aramda olan bir şeyi zaten söylemek istemiyordum fakat artı olarak omegalar hakkında kesin bir bilgiye ulaşmadan konuyu açmayı da mantıklı bulamamıştım. Sadece kokudan yola çıkarak omega olduğunu söylersem, Batı sürüsü ile zaten kötü olan aramız daha da kötü bir hale girebilir hatta savaş çıkabilirdi. Şu an bir sürü yeni doğan omega, beta ve alfalar varken savaşmayı göze alamazdık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Poison / Vkook
Fanfiction" Ben ödül olarak kazananı istiyorum." Afallayarak suratına baktım. " Ne?" Belimdeki ellerinden birini yavaşça enseme çıkardı ve canımı acıtmadan, biraz bastırarak, suratlarımızın arasında hiç mesafe kalmayana kadar kafamı aşağıya ittirdi. " Ben ödü...