Lütfen yorum yapıp beğenmeyi unutmayın. Yazdıktan sonra bölümü kontrol edemedim. Yanlışım varsa affedin lütfen. İyi okumalar!
14. Bölüm
Babam ile konuşmak için benim odama geldiğimizde babam aşırı pembe nedeniyle gözünün kanadığını belirtse de pembe koltuğumu cama doğru bakacak şekilde çevirmem karşılığında burada durmayı kabul etmişti. Gerçekten ben de artık bu odayı ya değiştirecektim ya da kafayı yiyip her yeri dağıtacaktım. Önceden de belirttiğim gibi, pembe rengini her zaman sevmişimdir ama burası pembenin farklı bir boyutuydu. Kusmamı sağlayacak bir boyut...
Babam oturduktan sonra odadaki farklı renkte olan sayılı şeylerden biri olan kırmızı pufu alıp babamın koltuğunun karşısına koyup oturdum. " E, ne yaptın şu birkaç günde?" Babamın bu sorusuna güldüm. İkimiz de buluşmamızın ciddiyetinin farkında olsak da birkaç gündür görüşmüyor olmamız nedeniyle birbirimizin neler yaptığından uzaktık.
" Fazla bir şey yaptığım söylenemez. Biraz ormanı gezdim, bazen alfa veya betalara laf atıp sinirlendirdim, Jimin ile merkezi gezdik, bugün de Jungkook ile şehir merkezine gidip dövme yaptırdım zaten," dedikten sonra benim tek başıma gitmeme izin vermediğini hatırlatmak ister gibi gözlerimi devirerek ekledim. " Canım eşim beni yalnız bırakmadı acaba neden?" Babam bu tepkime kahkaha atarak karşılık verdi.
" Bu topraklar hala sen ve Jimin için tehlikeli. Jimin ile tek başına çarşıya çıktığını da Jin sonradan söyledi. Zarar görebilirdiniz." Derin bir nefes verdim.
" Baba, farkındaysan küçüklükten beri eğitim aldığım için bir sürü alfayı tek yumrukla indirebilecek kadar güçlüyüm. Şeker vererek beni kaçırmaya çalışacak kişilerin olduğunu da sanmıyorum. Fazla kasıyorsun, bana bir zarar gelmez. Jimin'in de yanında ya ben varım ya da Yoongi. Endişelenmene gerek yok." Babam gülümseyip elimi avucunun içine aldı. Elimi sıkarak elini tuttum.
" Sen benim çocuğumun. Nasıl endişelenmem?" Ortam bir anda duygusallık ile dolunca güldüm.
" Artık yaşlandın sanırım Omega Kralı Yejun? Çok çabuk duygulanıyorsun." Babam gülümseyip sırtını koltuğa yasladığında elimi çekip kucağıma koydum. Babamın bana attığı muzip bakışlarla kaşımı kaldırdım.
"Bu arada dövme yaptırdığını unuttuğumu sanma. Ne dövmesiymiş bu? Görmek istiyorum." Kollarımı çapraz bir şekilde göğsümde tutup yalandan kaşlarımı çattım.
" Dövmem benim namusum. Kesinlikle göstermem." Babam güldüğünde gülerek ellimi tekrar kucağıma koydum. " Kalçama yaptırdım dövmeyi ve biraz iddialı oldu sanırım." Babam tek kaşını kaldırdı." Umarım dövmenin Jungkook ile herhangi bir ilgisi yoktur." Alt dudağımı ısırıp güldüm. Suratımda yaramaz bir ifade olduğuna dair iddiaya bile girerdim.
" Kim bilir?" Babam tekrar güldüğünde aramızda birkaç saniyelik oldu. İkimiz de artık plan hakkında konuşmamız gerektiğinin farkındaydık. Bir adımı ben attım konuşmak için. " Batı topraklarında şimdiden karışıklık oluşmaya başladı. Birkaç aya kalmadan iç savaş olabilir gibi duruyor. Kralının tarafında olanlar ve kralına karşı gelenler." Babam kafasını sallayıp gözlerini arkamdaki cama dikti. Başta bu planı devam ettirmek kolaydı -ki babam için hala bunun kolay olduğunun farkındaydım- ama bir yanımda ufak bir sızı vardı. Bu sızının Jungkook'un bana karşı olan davranışlarıyla ilgili olduğundan da emindim. Bana yaklaşmasının nedeni beni sevmesi değildi, bunu biliyordum fakat yine de bu âşık halleri görevime karşı olan bağlılığımı kırmaya başlamıştı. Tek amacımın bu topraklarda olduğundan emin olduğu İlk Omega Kralını ve diğer omegaları almak ve Batı sürüsünden hıncımı almak olmalıydı. Jungkook'un aklımı karıştırmaması gerekiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Poison / Vkook
Fanfiction" Ben ödül olarak kazananı istiyorum." Afallayarak suratına baktım. " Ne?" Belimdeki ellerinden birini yavaşça enseme çıkardı ve canımı acıtmadan, biraz bastırarak, suratlarımızın arasında hiç mesafe kalmayana kadar kafamı aşağıya ittirdi. " Ben ödü...