Lütfen beğenip yorum yapmayı unutmayın. İyi okumalar!
25. Bölüm
Seungwon amca ile ormanın ortasında bulunan çardakta otururken bana attığı çekingen bakışlar nedeniyle kendimi kötü hissetmekten geri alamıyordum. Koskoca adamın benden utanıyor gibi davranması hoşuma gitmiyordu ve rahatsız ediyordu. Midemde de çirkin bir burkulma hakimdi ve kendimi gerginlikten kusmamak için zor tutuyordum.
" Seungwon amca," dedim sakin ve nazik bir sesle. Sürekli benden kaçırdığı gözlerini gözlerime çevirdi. " Eğer anlatmak istemezseniz sizi anlarım fakat bunu öğrenmemin önemli olduğunu biliyorsunuz." Seungwon amca sertçe yutkunup titrek bir nefes verdi.
Yapılacak ikinci düğün için yarın olması kararına varmıştık. İlk birkaç gün bizim de dinlenmemiz ve hazırlıkların tamamlanması için boş bırakılmıştı. Şahsen benim de işime gelmişti çünkü aklımda oturtmam gereken bir şeyler vardı. Zamanımı dinlenmek yerine bazı sorulara cevap alarak kullanmak çok daha mantıklı gelmişti.
Soruların cevaplarını Seungwon amca ile başlamaya karar vermiştim. Jungkook'u neden bıraktığını merak ediyordum. Jungkook'un odasında gördüğüm fotoğrafı ele alırsak Man Deok ile mutlu bir evlilik yaptığını düşünebilirdim ama eğer mutluysa neden Saklı Orman'a gelmeye karar vermişti? Geldiyse bile Jungkook'u özür dileyerek bırakmak yerine Jungkook ile de gelebilecekken neden kararını tek başına gelmekten yana kullanmıştı?
" Ah- hayır," dedi boğazını temizleyip ve sırtını bankın sırt bölgesine yaslayıp omuzlarını dikleştirdi. Büyük ihtimalle anlatmak için kendini toparlamaya ve cesaret bulmaya çalışıyordu. Bu nedenle sesimi çıkarmadan onu bekledim. " Her şeyi- en başından anlatsam olur mu?"
" Tabii! Zamanım var." Seungwon amca kafasını sallayarak onayladı ve dudaklarını yaladı. Nereden başlayacağına karar vermiş olmalı ki daha güçlü duran bakışlarını üzerime dikti.
" Man Deok ile gerçekten mutlu bir evliliğimiz vardı," diyerek başladı sözlerine. Dikkat kesildim. " İkimiz de birbirimizi cidden çok seviyorduk ve Man Deok bana karşı çok büyük bir sadakate sahipti. Diğer alfalar gibi mühürlü eşi olmasına rağmen başkaları ile de ilişki yaşamaya çalışmıyordu. Ben onu başkalarıyla aldatmıyorsam, o da yapamazdı. Yani bu onun kendi düşüncesiydi ve bunu sürekli bana da söylerdi." Kaşlarım şaşkınlıkla havalandı.
Omegalar mühürlü oldukları eşleri hariç başkalarıyla da mühürlenemezlerdi. Bu sadece alfalara ait bir özellikti. Bu nedenle de anlaşma yaptığımız sürülerde en dikkat edilen kurallar arasında " Mühürlenmiş bir alfanın, mühürlendiği omega hariç başka omegalarla ilişkiye girmesi veya bunu amaçlayan davranışlarda bulunması yasaktır," kuralı bulunuyordu. Omegalara karşı büyük bir kin besleyen ve omegaları kendinden altta gören birinin bir omegaya karşı bu kadar sadakatli olması fazlasıyla garipti. Man Deok gibi bir piçin dahi zamanında iyi biri olduğu gerçeği pek de kabul edilebilecek gibi değildi. Man Deok'un ismi bile midemi ağzıma getirmeye başlamıştı resmen.
" Man Deok'a karşı o kadar büyük bir sevgi besliyordum ki omegalar Saklı Orman'a gittiklerinde dahi onlarla gitmeyi kabul etmedim. Fazlasıyla mutlu olduğum yuvamdan neden ayrılacaktım ki? Ardından barış anlaşması için İlk Omega Kralı'nın Batı sürüsüne geleceğini öğrendiğimde Man Deok'a büyük bir sevinçle gittiğimi hatırlıyorum. ' Saklı Orman'ı merak ediyorum. Onlarla barış anlaşması yapıp Saklı Orman'ı görmeye gidelim mi?' Man Deok'a tam olarak bu cümleleri söylemiştim fakat sonradan öğrendim ki o bu cümlelerimi çok farklı anlamıştı. Bu yüzden barış için gelen omegaları öldürdü." Kaşlarım sinirle çatılırken tekrar hatırladığım bu durum sinirlerimi fazlasıyla bozdu. Bir zamanlar iyi olsa bile Man Deok artık kesinlikle iyi biri değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Poison / Vkook
Fanfiction" Ben ödül olarak kazananı istiyorum." Afallayarak suratına baktım. " Ne?" Belimdeki ellerinden birini yavaşça enseme çıkardı ve canımı acıtmadan, biraz bastırarak, suratlarımızın arasında hiç mesafe kalmayana kadar kafamı aşağıya ittirdi. " Ben ödü...