Lütfen yorum yapıp beğenmeyi unutmayın. İyi okumalar!
18. Bölüm
Jimin açık ağzıyla aynanın karşısındaki bana bakarken gözlerini sıkıca yumup derin bir nefes verdi. Böyle bir tepki vereceğinden zaten emin olduğum için suratımdaki şirin gülümsemeyi bozmadan ona bakmaya devam ettim. Jimin gözlerini açıp tekrar beni baştan aşağıya süzdü.
" Tek amacın Jungkook'un katil olması değil mi?" Kaşlarımı yalandan çatıp, çatlamaya başlayan dudağıma şeftali aromalı dudak koruyucu rujumu güzelce yedirdim. Dudağımın kenarındaki dünkü dövüşten bana hatıra kalan yara acıtsa da umursayacağım kadar çok acımıyordu.
" Ben öyle bir şey yapmaya çalışmıyorum ama çok birilerini öldürmek istiyorsa da yoluna çıkmam tabii ki," dedim rujun kapağını kapatırken alaylı bir sesle. Jimin gözlerini devirdi." İlk defa seksi imajından vazgeçmişsin ve bu Jungkook ile dövüş yapma ihtimalinin çok yüksek olduğu bir güne denk geliyor. " Kaşlarını kaldırıp bana alaylı bir ifadeyle baktı. " Bunun tesadüf olduğunu düşünmem imkânsız." Jimin'e dönüp alnıma dökülen bal rengi saçımı geriye ittirdim.
" Jungkook'a bu şirin kıyafetlerimle ne yapabilirim ki Jimin?" dedim alayla ama ikimiz de Jungkook'un bu kıyafetlere göstereceği tepkinin işime yarayacağından emindik.
Jimin'in de dediği gibi ilk defa seksi imajımdan uzaklaşıp 'şirin omega' kılıfına girmiştim. Hepimiz benim sinsi olduğumu, şirin omega olmak için fazla asi olduğumun farkındayız aslında ama bu önemli günde insanları biraz şaşırtmak kötü olmamalıydı bence.
" Yine cazibeni kullanarak Jungkook'un aklını karıştıracaksın değil mi?" dedi gülerek. Arada kıyafetime onaylamaz bakışlar atsa da onun da bu durumdan eğlendiğinden emindim." Belki," dedim ucunu açık bırakarak. Jimin pes eden bir nefes verip bana sinsi bir gülüş attığında aynı gülümsemeyi ona attım. Eninde sonunda o da içindeki sinsiyi çıkarıyordu işte. Bu devirde hep saf olsak bizi kıtır kıtır yerlerdi. Arada sinsi olmak gerekiyor ki kendimizi güvende tutabilelim.
" Eğer dövüş anında eteğin açılırsa Jungkook seni gören herkesin gözlerini söker." Omuzlarımızı silkip kapıya doğru giderken ona şeytani bir gülüş yolladım.
" İşin eğlencesi de zaten orada," dedikten sonra içimdeki cadı kahkahaları atan kişiliğimi susturup odadan çıktım.
Beni eğlenceli bir dövüş bekliyordu.
--
İkinci günün dövüşleri başlayalı yaklaşık -molalar dâhil olarak- 5 saat olmuştu ve şu ana dek dövüşen 9 çiftten kimse bana meydan okumamıştı. Vücudumda hala dünkü dövüşlerin izleri olsa bile böyle oturup izlemek çok sıkıcıydı. Neden kimsenin bana meydan okumadığını anlayamıyordum. Ben günün açılışının benimle yapılacağını sanmıştım oysaki.
Sesli bir şekilde ofladığımda yanımda oturup, çekirdek eşliğinde dövüşü izleyen Jimin göz ucuyla bana baksa da tekrar kafasını çevirdi. Hipnoz olmuş gibi çekirdek çitleyip, dövüş izliyordu. Yarına suratında çıkan sivilceler nedeniyle ağladığında ona götümle gülecektim.
Bu arada söylemiş miydim, yarın düğünüm var.
Kendi düğünüm değilmiş gibi bir rahatlık vardı üstümde. Umarım yarın da bu sakinliğimden bir şey kaybetmez, gerdek işi bitene kadar da sakin kalmaya devam ederdim yoksa aşırı heyecandan "Ben Jungkook'un kayınbiraderiyim," bile diyebilirdim ki bunun hayali bile utanç vericiydi.
" Ben sıkıldım," dedim tekrar oflayarak. Jimin bu sefer bana göz ucuyla bile bakmayarak çekirdeği ağzına götürürken mırıldandı.
" Karşıdaki koltuktan sana öldürücü bakışlar atan Jungkook'la bakışırsan bence tüm sıkıntın geçer," dediğinde afallayıp kafamı Jungkook'un oturduğu yere çevirdim. Karşılaştığım alev saçan lacivert gözleri beklemediğim için birkaç kere gözlerimi kırpıştırdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Poison / Vkook
Fanfic" Ben ödül olarak kazananı istiyorum." Afallayarak suratına baktım. " Ne?" Belimdeki ellerinden birini yavaşça enseme çıkardı ve canımı acıtmadan, biraz bastırarak, suratlarımızın arasında hiç mesafe kalmayana kadar kafamı aşağıya ittirdi. " Ben ödü...