Lütfen beğenip yorum yapmayı unutmayın. Düzenlemek için zaman bulamadım. Yanlışım varsa affedin. İyi okumalar!
24. Bölüm
Sabah terden sırılsıklam bir şekilde uyandığımda ilk birkaç saniye neden bu kadar terlediğimi anlamamamdan ötürü afallasam da ardından bana sıkıca sarılan Jungkook'u fark ettim. Her zaman vücudumuz kurtlarımızdan ötürü zaten sıcak olurken, yazın ortasında olmamız ve Jungkook'un bana sıkıca yarılması iyice sıcaktan kurdeşen dökmeme neden olmuştu.
Yataktan Jungkook'u uyandırmamaya çalışarak doğruldum. Normalde Jungkook'un uyuyan yüzünü izlemek için can atardım ama terden leş gibi kokmam kendimi banyoya koşarak atma isteğimi körüklüyordu. Yataktan kalkıp giysi dolabının önünde durdum. Dolabı açıp içinde beni en az terletecek şeyi ararken gözüme sarı renkli, kısa elbisem takıldı. İnce askılıydı ve fazlasıyla hava dardı. Onu alıp alt çekmeceden siyah iç çamaşırı aldım ve çıplak ayaklarımın zeminde bıraktığı sesi dinleyerek banyoya girdim. Kapıyı kapattıktan sonra kilitlemek konusunda gidip gelsem de seviştiğimiz gerçeğini hatırlayıp umursamadım. İkimiz de birbirimiz hakkında göreceğimiz her şeyi görmüştük zaten.
Hızlı bir duş alıp kıyafetlerimi giydim ve odaya girdim. Jungkook uyanmıştı ve yatağa oturup sırtını yatak başlığına dayamış bir şekilde duruyordu. Kocaman gülümseyip birkaç adımda yanına gittim ve yatakta yanına oturdum. Kolunu boynuma atıp kendine doğru çektiğinde eteğimin açılmasını umursamadan ona yaklaşıp kafamı göğsüne koydum. Boştaki eli elimi kavrayıp kucağına koyduğunda derin bir nefes alıp huzurla gözlerimi kapattım.
Mühürlenmemiz, Jungkook'un yanında kendimi huzurlu ve sakin hissetmeme neden oluyordu ki hepimiz benim sinir küpü biri olduğumu biliyoruz. Boram olayı nedeniyle ona karşı hala sinirli olsam da birbirimize sarılmamız ile tüm sinirim geçiyordu. Bu durum iyi miydi yoksa kötü müydü emin değildim açıkçası.
" Bugün Saklı Orman'a gidiyoruz." Dudaklarımı birbirine bastırıp kafamı biraz kaldırdım ve Jungkook'un boynuna sindim. Burnuma dolan kokusuyla tüm vücudum gevşerken Saklı Orman'a gideceğimiz gerçeğinin beni germemesi için uğraştım.
" Bunu söylemekten nefret ediyorum ama" dedim kafam boynunda olduğu için boğuk çıkan sesimle. " İçimde kötü bir his var." Jungkook burnunu saçlarımın içinde gezdirirken elimi tutan elini sıkılaştırdı.
" Maalesef ki benim de," dedikten sonra derin bir nefes alıp benden hafifçe uzaklaştı. Kafamı boynundan kaldırıp onun endişeli duran yüzüne baktığımda dudaklarına sakin bir gülümseme kondurdu. " Ne olursa olsun," deyip dudaklarını birbirine bastırdı. Cümlenin gidişatında diyeceği şeyi tahmin etmek heyecanla yerimde kıpırdanmama neden olurken elini tutan elini sıkıca tuttum. " Ne olursa olsun," diye tekrarladı cümlesini. " Seni sevdiğimi bilmeni istiyorum."
Boğazımın kuruduğunu hissederken bu içten itirafı kalbimi hızlandırdı. Gözlerimi yavaşça kırpıp yüzüme küçük fakat samimi bir gülümseme yerleştirdim. Ona, onu sevdiğimi söylemedim çünkü mühürlenmeden önce ondan etkilenmek dışında bir duygum yoktu. Belki de ona karşı hissettiğim şeyler sadece mühür yüzündendi. Biz birbirimize âşık olarak mühürlenmemiştik. Jungkook ile ben sadece birbirinden etkilenen iki düşmandan fazlası değilken mühürlenmiştik.
" Teşekkür ederim," dedim sakin fakat huzur dolu bir sesle. Ona karşılık vermemiş olmama hiçbir şey demedi ve kocaman gülümseyip kollarını hızla belime doladı. Ben de kollarımı boynuna dolayıp kafamı boynuna gömdüm.
Umarım içimizdeki kötü his sadece kuruntudan ibaret olurdu.
--
Eşyalarımı yerleştirdiğim valizlerimi Jungkook at arabasının arkasına koyduğunda ikimiz de arabaya bindik ve kim olduğunu bilmediğim bir alfanın sürdüğü at arabası eşliğinde Saklı Orman'a olan yolculuğumuz başlamış oldu. Jungkook ile el ele otururken kafamı boynuna koyup etrafa bakmaya devam ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Poison / Vkook
Fanfiction" Ben ödül olarak kazananı istiyorum." Afallayarak suratına baktım. " Ne?" Belimdeki ellerinden birini yavaşça enseme çıkardı ve canımı acıtmadan, biraz bastırarak, suratlarımızın arasında hiç mesafe kalmayana kadar kafamı aşağıya ittirdi. " Ben ödü...