Lütfen yorum yapıp beğenmeyi unutmayın. Bölüm cinsellik içeriyor. Baştan uyarmak istedim. Bu nedenle yorum yapmadan geçmek gibi bir yanlışa düşmezsiniz umarım lsnglf İyi okumalar!
21. Bölüm
Bazı şeyler asla düşündüğümüz şekilde ilerlemiyordu. Sanırım bu durumu en çok da Jungkook ile tanıştıktan sonra anlamaya başlamıştım. Küçüklükten beri kuralcı biriydim. O gün yapacağım şeyleri hesaplar, ona göre hareket ederdim. Arada planlarım aksasa bile illaki olayları yine yoluna koyabilirdim. Tabii artık bu özelliğimi tamamen kaybetmiş gibi hissetmekten kendimi alamıyordum. Güne, o gün ne yapacağımı planlayarak uyansam bile o planların hepsinin bozulması yaklaşık iki saniyeyi oluyordu.
Bu durum kesinlikle sinir bozucu fakat eğlenceliydi. Nasıl bu iki tezat sıfatın arasına sıkışmıştım, bilmiyordum. Sanırım bu beklenmedik olayların artık beni rahatsız etmek yerine sadece sinirlendirdiğini fark etmiştim. Bunu kabul etmeyi kesinlikle istemesem de artık Batı sürüsünün topraklarında bulunduğum süre boyunca hayatımda sadece sorunların değil, eğlenceli şeylerin olduğunu da kabul etmem gerekiyordu. Hiç değilse insan döverken düşünmem gerekmiyordu çünkü ben dalaşmadan bana dalaşıp dayak yiyen insanlar vardı. Eh, ben de bu dövüş isteklerini asla geri çevirmiyordum.
Batı sürüsünün toprakları benim için dövüş ve savaş demekti. En büyük savaşım ise Jungkook ile aramda olan şeylerdi. Sadece yumruk yumruğa olan bir dövüş değildi bizimki. Bazen sinirin bazen eğlencenin bazen ise şehvetin araya karıştığı savaşlara giriyorduk.
Ve arkamızdaki en büyük savaş ise şu an bulunduğumuz odanın içinde verilecekti.
Gözlerim gri ve siyah ağırlıklı odanın içinde gezinirken odanın açık balkonundan gelen rüzgâr sertçe elbisemin yırtmacının cesurca ortaya serdiği bacaklarıma çarptı. Burası önceden geldiğim Jungkook'un odası değildi. İkimiz için ayrılmış olma ihtimali baya yüksekti.
Odanın içini tamamen kaplayan Jungkook'un kokusunun yarattığı etkiyi aklımdan savmak için gözlerimi odanın her detayında gezdirdim. İki kişilikten daha büyük duran, siyah çarşaflarla sarılmış ve sırtı duvara yaslanmış bir yatak vardı. Yatağın iki tarafında da gri renkli komodin vardı. Gözlerim sağ taraftaki komodinin üstündeki iki çerçeveye takılınca odayı araştırmayı sonraya saklayarak, topuklu ayakkabılarımın salonda kalmasından dolayı çıplak olan ayaklarımla komodinin önünde durdum. Hafifçe eğilip elime çerçevelerden birini aldığımda küçük Jungkook ve ondan biraz daha büyük duran Namjoon ile karşılaştım. İkisi de kocaman gülümsemişti- ki ben bu iki mendeburun da bu kadar büyük ve samimi gülümsemeyi bildiklerini dahi ilk defa görüyordum. Büyük ihtimalle Jungkook 4-5 yaşlarındayken Namjoon 7-8 yaşlarındaydı.
Çerçeveyi yerine koyup diğerini elime aldığımda odada olduğunu bile unuttuğum Jungkok'un nefesini kulağımda hissettim. Hareketlerim saniyelik olarak aksasa da bunu belli etmeden gözlerimi çerçeveye çevirdim. Resimde gördüğüm yüzlerle gözlerim büyürken Jungkook kollarını belime sarıp çenesini omzuma koydu.
" Bu Seungwon amca," dedim resimde gördüğüm kişilerin arasındaki adama bakarken. Jungkook ufak bir mırıltı çıkarak beni onayladı. Seungwon amca Saklı Orman'da yaşayan, fazlasıyla sevdiğim biriydi. Kendisiyle sürekli muhabbet ederdik. Aklımda bir 'acaba?' sorusu oluşurken gözümü resimdeki diğer kişilere çevirdim. Gözüm kocaman gülümseyen Seungwon amcadan, Man Deok'a çevrildiğinde duraksadım. Sanırım Man Deok'u ilk defa samimi bir gülümsemeyle görüyordum. Seungwon amca ve Man Deok'un ortasındaki küçük Jungkook'a baktığımda yutkundum. Küçük olduğu belliydi ve çok mutlu olduğunu anlamak için uğraşmaya gerek yoktu. Jungkok'un bir eli Man Deok, diğer eli Seungwon amca tarafından tutulurken bu mutlu aile tablosu burnumu sızlattı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Poison / Vkook
Fanfiction" Ben ödül olarak kazananı istiyorum." Afallayarak suratına baktım. " Ne?" Belimdeki ellerinden birini yavaşça enseme çıkardı ve canımı acıtmadan, biraz bastırarak, suratlarımızın arasında hiç mesafe kalmayana kadar kafamı aşağıya ittirdi. " Ben ödü...