Özel Bölüm\3 -Son-

15.9K 1.4K 364
                                    

Lütfen beğenip yorum yapmayı unutmayın. İyi okumalar!

Bölüm şarkısı: Dreamcatcher- Black Or White

Özel Bölüm\3 –Son Özel Bölüm-

Jungkook'un Ağzından –M.Ö 200- (Yazar burada Soobin'in olmadığı, yeni mühürlendikleri zamandan bahsediyor)

Odada Taehyung'u beklerken, hala bana sinirli olduğunu hissedebilmek üzülmeme neden oluyordu. Boram'ın eski nişanlım olduğunu söylediğimden beri onu hiç görmemiştim. Eski odasında, Saklı Orman'a gitmek için eşyalarını hazırlıyor olduğunu biliyordum fakat Taehyung'u birkaç saniye bile görmemek kendimi çok huzursuz ve sinirli hissetmemi sağlamaya başlamıştı. Bunun tek nedeni mühür müydü emin değildim fakat mühürlü olmadan önce de Taehyung hakkında böyle duygulara sahip olduğum için hiç garipseyemiyordum. Eskiden hissettiğim duygulara ek olarak sadece onun hislerini de içimde hissetmem vardı. Bunun dışında ona zaten büyük bir sevgi ve bağlılık beslediğim için mührün üzerimde ne kadar etkisi olduğunu anlayamıyordum bile.

Taehyung'u bu kadar sevmeye başladığımı hatırlamıyordum. Taehyung'un asi hallerinin, sürekli bana kafa tutmasının, zihnimin bulanmasını sağlayan giysilerinin ve çok nadir gördüğüm içten, kare gülümsemesinin benim kalbimi delicesine hızlandırdığını fark etmem başta benim için büyük bir yıkım olmuştu. Türünün birçoğunu öldürmüş, büyükbabasını topraklarımda alıkoymuş, onları para karşılığı satmayı planlamış bir babaya sahiptim ve bu planlarında karşı çıkmayan biri olarak Taehyung'u hak ettiğimi düşünmüyordum. Üstelik bunları Taehyung'a anlatacak kadar cesaretli biri de değildim. Öğrendiği an beni terk edecek olma ihtimali bile delirmeme neden olacak kadar üzücüyken, elimden gelse sonsuza kadar saklamayı bile deneyebilirdim.

Fakat bunların hepsinin Saklı Orman'a gittiğimiz gün sona ereceğinden ve Taehyung'un bana her şeyi öğrendikten sonra büyük bir ceza vereceğinden emindim. Bu cezanın beni onsuzlukla sınanmak olduğundan emin olduğum gibi.

Balkonun demirliklerini tutan parmaklarım sıkılaşırken rüzgârın çıkardığı uğultulu sesi bölen kapı sesi ile içimi kaplayan heyecan ile hızla arkamı dönüdüm ve balkonun açık kapısından görülen odamızın kapısına baktım. Taehyung sabah giydiği kıyafetleri ile içeri girdi. Kapıyı arkasından kapattıktan hemen sonra şu ana dek gözlerimiz hiç birbirine değmemiş olmasına rağmen sanki orada olduğumdan eminmiş gibi bakışları hızla beni buldu. Koyulaşmış yeşil gözleri ile göz göze geldiğim saniye nefesim kesildi. Gözlerini ağır bir hareketle kapatıp açtıktan sonra yüzüne ufak bir gülümseme yerleştirdi.

Tek amacı benim onun güzelliği için ayaklarına kapanıp ağlamamdı.

" Gelince seninle bir şey konuşacağım," dediği sırada ben odaya girmiştim bile. Kaşlarım söylediği cümle ile çatılırken o giysi dolabının kapağını açtı.

" Bir yere mi gidiyorsun?" dedim huysuz bir sesle. Taehyung askılar arasında gezdirdiği elini durdurup bakışlarını bana çevirdi. Yüzümde nasıl bir ifade vardı bilmiyorum ama bir anda kocaman gülümseyip dolabın önünden çekildi ve birkaç adımda tam önümde durdu. Kollarını omzuma koyup ellerini ensemde bağladığında refleksle ellerimi beline yerleştirdim. Sanırım edindiğim en güzel refleks Taehyung yanıma geldiğinde ellerimin onun beline dokunabilmek için titreyecek hale gelip, hızlıca yuvasına kavuşmak için ileri atılmasıydı.

" Banyoya gitmekten bahsetmiştim sadece hayatım," dedi ve dudağıma ufak bir öpücük kondurdu. Dudaklarının dudağımın üstünde bıraktığı baskının tüm fonksiyonlarımı yok etmesi, en ufak bir hareketinin dahi beni öldürmesi, ona tapmayı isteyecek kadar âşık olmam adil değildi. Jeon Taehyung beni sadece göz kırpmasıyla bile dize getirebilecek kadar mükemmel biriydi.

Poison / VkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin