Elimi bırakması için işaret verdiğimde arabayı durdurup sinirle bana baktı.
Jm - "ne yaptığını sanıyorsun?!"
Dr - "ne yapmışım jimin?"
Sorgulu gözlerle bana bakıyordu. Bense hiç bir şey anlamamış şekilde bakıyordum.
Jm - "sen, benim sevgilimsin, başka erkeklerle bu kadar samimi olamazsın!"
Dr - "birincisi, ben senin sevgilin değilim arkadaşınım, ikincisi, o benim en yakın arkadaşım."
Jm - "ne olursa olsun sen benimsin ve benim olduğun süreçte de kimseyle bu kadar samimi olmana izin vermem, anlıyor musun?!"
Başımı mutsuzca cama çevirdim.
5 dakika sonra...
Bir kafeye gelmiştik. Çok güzel bir yerdi burası. Tavanında bile altın renkli döşemeleri, duvarlarında ise salaş bir mavi hakimdi.
Karamsar bir insanı açacak derecede güzeldi. Jimin'in beni buraya getireceğini bilmiyordum doğrusu.
Bir anda elimi tutmasıyla kulağıma fısıldadı.
Jm - "buradakilerin hepsi beni tanır, bu yüzden sevgilimmişsin gibi davranmanı istiyorum anladın mı?"
Dr - "neden yapıyorum bunu?"
Jm - "çünkü seni sevgime inandıramadım, bari onlar inansın, mutlu olurum."
Söylediği söze karşın elini bırakmadım. Kalbim kırılmıştı, ne kadar sevsem de hemen düzelemezdi öyle.
Bir masaya oturduk. Garson jimin'in yanına gelip ;
Garson - "ooo, jimin hyung, uzun zamandır seni burada göremezdik, hangi rüzgar attı seni buraya?"
Jm - "sanane soobin? Sana mı soracağım gelip gelmeyeceğimi?"
Garson - "amanın, tamam bir şey demedim, ama hyung şeyy, bir şey soracağım sana?"
Jimin'in kulağına eğilip bana baktı. Kesin benim hakkımda bir şeyler söylüyordu.
Jm - "evet o benim sevgilim, artık öğrendiğine göre git ve menüyü getir."
İsmi soobin olan çocuk yavaş adımlarla aşçının yanına ilerledi.
Aşçı da bir yakışıklı, görmelisiniz yani. Birisinin bağırmasıyla duyup isminin bambam olduğunu öğrendim aşçının. Bambam ne be? Bari güzel bir şey koysaydınız ismini.
...
Garson menüyü getirmişti. Siparişleri verip etrafı incelemeye başladım.
Jimin bir an elimi tuttu. Her an her yerde elimi tutmayı nasıl başarabiliyorsa?
Mutlu gibi gözükmeye çalıştım. Sıtıtıp jimin'e bakıyordum salak gibi.
Jm - "sevgilim, sen sipariş ettiğinle doyacak mısın?"
