Uzun bir süre televizyon izlemiştik. Komik kanalları gezip kahkahaya boğuluyorduk, fakat saat çok geç olmuştu. Yatmalıydık.
Dr - "joo ben yatıyorum, iyi geceler."
Joo - "ya dur, daha 37 dakika var filmin bitmesine."
Dr - "uykum geldi joo, iyi geceler."
Diyerek odama ilerledim. Kapıyı kapatıp dolabımı açtım, pijamalarımı giyip yatağa uzandım. Park jimin, Park jimin, Park jimin...
...
Uyandığımda joo başımda beni izliyordu. Utanırcasına kafamı kaldırdım.
Dr - "joo ne yapıyorsun başımda?"
Joo - "jimin'i sayıklıyordun, bende korkup geldim, bir şey olur diye başında bekliyordum."
Dr - "ah teşekkür ederim."
Joo - "ne demek, oppalar her zaman kardeşlerine yardım etmeliler."
Dr - "o zaman, şuan oppamın bana kahvaltı hazırlaması gerekiyor."
Joo - "Daeriii, lütfen ben çok yorgunummm."
Mızmızlanmasından hiç hoşlanmıyordum ama haklıydı, benimle ilgilenirken yorulmuş olmalı diye düşünüp kalktım.
Onu odadan atıp giyindim.
Merdivenlerden inerken joo'nun biriyle konuştuğunu duydum.Dr - "kim o joo?"
Merdivende sesim yankılandığında joo yüzünü bana çevirdi.
Ama aceleyle telefonu kapatıp cebine koydu.
Dr - "ne oluyor joo? Kim o?"
Joo - "ah önemli değil bir arkadaş, a bak ne diyeceğim yemek yemeye dışarı çıkalım mı?"
Garipsercesine suratına baktım.
Dr - "ne?"
Joo - "yemek işte yemek yiyelim dışarıda?"
Hızlıca onu koltuğa doğru ittim. Karşısına geçip sağ elimi belime koydum. Sol elimleyse onu işaret ettim.
Dr - "hey sen, bana şu an neler olup bittiğini anlatmazsan çok kötü şeyler olacak."
Joo - "en indirimli işkence ne kadar bayan Daeri?"
Dr - "dalga geçme joo, anlat dedim, gecenin yarısında yemek yemeye dışarı çıkmak için teklifte bulunmazdın sen, anlat."
Joo - "Daeri sen ne kadar da hayin bir şey oldun böyle, gün geçtikçe burnunun dikine gidiyorsun farkında mısın ha?"
Diyip işaret parmağıyla alnımın ortasına vurup odaya kaçmıştı.
Dr - "sen kaç bakalım, ben de Daeriysem senin kimle konuştuğunu bulurum!"
...
Ceketimi giyip ayakkabılarıma yöneldim. Biraz hava almak için dışarı çıkacaktım.
Tam ayakkabılarımı giyerken joo geldi.
Joo - "hayırdır Daeri, nereye gidiyorsun bakalım?"
Dr - "bu seni ne kadar ilgilendirir joo?"
Joo - "ne demek bu şimdi?"
Dr - "yok bir şey joo, dışarı çıkıyorum, sonra konuşuruz."
Kapıyı kapatıp evden çıktım. Caddeye doğru ilerledim.
Yürürken telefonum çaldı. Baktığımda yoongi arıyordu.
Dr - "alo?"
Yg - "a şey Daeri, bugün boş musun? Buluşalım diyecektim de."
Dr - "tam zamanında aradın yoongi, ben de dışarıdaydım."
Yg - "e o zaman seni olduğun yerden almaya geliyorum, konum at."
Dr - "pekala," konum"
Olduğum yerde beklerken karşıdan gelen kişinin yoongi olduğunu farkettiğimde hızlıca yanına koştum.
Yg - "ah bu ne güzellik."
Dr - "teşekkür ederim, sen de çok yakışıklısın."
Yg - "iltifatlarımızı da ettiğimize göre, nereye gidelim?"
Dr - "ya hep hayalimdi, smtown'a gidelim mi?"
Yg - "demek hayalindi, o zaman hadi gidelim."
Yoongi eliyle işaret yaptığında taksi yavaşça durdu.
Bindik ve gideceğimiz yeri söyledik.
Hayalim olan smtown'a gidiyordum. Sevdiğim grupların modelleri, maketleri, albümleri...
Bir çok güzel şey vardı orada.
...
Geldiğimizde büyük bir hayranlıkla binaya bakıyordum.
Ne kadar da büyük ve ihtişamlı gözüküyordu!
Hemen yoongi'nin koluna girip onu içeriye sürükledim.
BoA en sevdiğim kız ünlülerden biriydi. Şarkılarını çok severdim. Direk onun bölümüne gidip albünlerine baktım.
Dr - "yoongi bak, bu albümü 2012 yılında yaptı, adı da only one, mükemmel değil mi?"
Yg - "vay bu kadar ilgilisin demek ki müziğe?"
Dr - "aynen biraz öyle."
Yg - "bir şey diyeceğim."
Dr - "efendim?"
Yg - "ben bestecilik yapıyorum."
Dr - "Ne! WOAH, CİDDEN Mİ?"
Yg - "evet."
...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HASTA'M -PJM
FanfictionSeni her şeye rağmen sevdim ve karşılığı bu mu park jimin? "...