Daeri'den...
Keşke her zaman kararsız bir kız olmasaydım. En azından bazen kararlarımı doğru verebilseydim. En azından bunu yapabilseydim ki kendimi incitmeseydim.
Yapamadım. Yapamıyordum. Bu zamana kadar yaşadığım her türlü olayı aklımda canlandırmak delirmeme yetiyordu.
Sadece mutlu, huzurlu ve normal bir yaşam istiyordum.
Olur muydu? Yaşar mıydım öyle bir hayat?
Hayır. Hayal kurma Daeri. Senin normal bir hayatın olmayacak.
...
jimin'den...
"İki dakikaya oradayım bekle."
Lanet olası kadın, derdi, tasası, vırvırı hiç bitmiyor ki!
"Alo Hangin Nerdesin sen! İki saattir adamlarla uğraşıyorum NERDESİN!"
"Seni öldürmemem için bir sebep söyle, NE İŞE YARIYORSUN SEN SÖYLE!"
Saçlarımı geriye sallayarak gözlüğümü gözümden aldım.
Cebimden telefonumu çıkarıp Daeri'ye mesaj atmak için sohbet bölümünr girdim.
Onu Yoongi'den alacaktım. Yeminim vardı kendime. Sevdiğim kadını bırakamazdım.
Çok yalnız kalmıştır şimdi. Beni düşünüyordur. Özlemiştir belki de. Bir ümit...
Yaptığım bütün hareketlerim onu üzmüş, kahretmiş. Ve ben bunu iyileştiğim süre zarfında yeni yeni farkediyordum. İyileşmiş miydim? Sayılırdı. Hareketlerimde farklılıklar vardı. Sinirlendiğim çoğu şeye sakin yaklaşıyor, dengesiz davranışlar sergilemiyordum.
İşte şu zamanlar yanımda olması gereken kişi Daeri'ydi. İyileştiğimi anlarsa kesinlikle dönerdi bana. Ama şuan Daeri yerine iki tane salak vardı.
Hangin ve Wheein.
İkisi kardeşti. Hangin'e neden sürekli bağırırdım? Çünkü onu en başından beri sevmiyordum ama sadık bir hizmetçiydi çevremde. Lise yıllarından arkadaştık. Daeri'yi severdi piç, ben de korurdum Daeri'yi ondan. Wheeinse karşı sınıfımızdaydı. Daeri'nin Wheein'i tanımamış olması normaldi.
O günlerden bugünlere Wheein ve Hangin benim altımda çalışıyorlardı. Wheein'in de bana duyguları vardı biliyordum, fakat hiçbir zaman bakmadım ona. Daeri'm vardı benim.
Daeri'ye mesaj attıktan sonra önümde duran arabaya binmiş gaza basmıştım.
Havalı şekilde binmiştim o arabaya, hedefim belliydi çünkü. Daha fazla bekleyemezdim. Daeri'yi oradan almalıydım.
...
Daeri'den...
"Kapı çalıyor bakar mısın Yoongi?"
"Poponu kaldıramıyorsun sanki..."
"Heh" diyip yüzüne bakmıştım. Umursamamış, kalkıp kapıya doğru gidiyordu. Kapıyı açmasıyla bağırışların kopması bir olmuştu. Aniden oturduğum koltuktan zıplayıp kapıya doğru bakmıştım. Jimin!
...
"JİMİN!"
Hızla kapıya doğru gidip yerde olan Yoongi'yi kaldırdım.
Sinirle jimin'e baktığımda gözlerindeki o öfkeyi görmüştüm. Hızla ayağa kalkıp tam tokat atacakken elimi tutmuştu.
"Sakın. Bu sikik herif yüzünden sakın bana vurmaya kalkma Daeri."
Sinirle soluduğumda bileğimi bırakması için onu ittirmiştim.
"Sen tam bir piçsin anlıyor musun?"
"Siktir git evimden."
"Seni almadan bir yere gitmiyorum."
Yoongi elini burnuna götürmüş buram buram gelen kanı durdurmaya çalışıyordu.
Jimin'e ters bir bakış atıp lavaboya gittim.
Burada biryerlerde yardım çantası olmalıydı.
Tam bulmuş lavabodan çıkacakken kapıda beni sıkıştıran jimin'i ittirerek yoongi'nin yanına koşmuştum.
"Dayan."
...
Eveeeet arkadaslar finalimiz boyleydi. Kitabin 2.cisini cikarma zamani geldii. Şu hesapta: Monnopolyy
Yazdigim bu surecte bana destek olup hayal kirikligina ugraatmadiginiz, iyi kotu yorum yapip oy verdiginiz icin cok cok cok tesekkur ediyorum. not! Bu bir veda konusmasi degildir 2. Kitap yukarida verilen hesapta devam edecektir! Jskxwjhsksj seviyorum sizleri iyiki varsiniz cok mutluyum💙💖👸
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HASTA'M -PJM
FanfictionSeni her şeye rağmen sevdim ve karşılığı bu mu park jimin? "...