truths behind the feelings

626 42 22
                                    

hay biçız ben geldim
Birkaç bölümü hazırlayıp geldim tabikiii bu yüzden bekletme gibi bi olay olmayacak....... hiç bekletmemişim gibi davrandığımız kısım burası xlsnxkkxkxmxmxnak

Byyyyy

Zaman... Çok hızlı geçen ve aklımızın alamayacağı bir şekilde de çabucak değişebilen bir kavramdı, içindekilerle birlikte. Öyle ki başlarda tanıdığım Zayn'le şuanki arasında hiçbir bağlantı kuramıyordum. Sahip olduğu bütün duvarlar ve bana karşı olan ön yargıları tamamen yıkılmış bir şekilde karşımda duruyor, sessizce karşısındaki uçsuz bucaksız denizi izliyordu. Yine Yaser'le tartışmıştı çünkü başvuru döneminde olmamıza rağmen buradaki hiçbir üniversiteye transkriptini göndermemişti. Aklında tek bir şey vardı ve tüm kalbiyle bunu karşılayabileceğine inanıyordu.

İtalya'ya gerekli olan tüm her şeyi yollamıştı ve bunu yapmasıyla birlikte de içime engel olamadığım bir sıkıntı çökmüştü. Onun kabul edileceğinden emindim ve bir aydan daha kısa bir süre içinde kısa bir süre önce başladığımız tüm bu her şey bitecekti. Üzgün hissediyordum ama bunu ona belli ederek de mutluluğunun önüne geçmek istediğim en son şeydi. Bu yüzden her şey yolundaymış, içinde olduğumuz durum beni hiç etkilemiyormuş gibi davranmaya devam ettim. Çünkü yaptığı plan ve birikimler tek kişilikti. Oraya gitsek bile ona bir yükten başka hiçbir şey olamayacaktım.

Kolumla dizinin üzerine yerleştirdiği kolunu hafifçe dürterken yüzüme bir gülümseme yerleştirdim. "Heyecanlı hissetmiyor musun? Çok durgunsun." Kafamı hafifçe eğip yüzüne baktım. Hafifçe omuz silkti. "Daha hiçbir şey belli değilken erkenden sevinmek istemiyorum. Eğer beklediğim gibi olmazsa daha sonrasında çok büyük bir hayal kırıklığı yaşamak beni bitirir. Tek umudum bu. Anlıyor musun?"

Bakışlarını bana çevirdiğinde gözlerine yansıyan endişe kırıntılarını görebiliyordum. Elimi siyah saçlarının arasına daldırdım. "Keşke burada başka okullara da başvursaydın. Londra'da hatrı sayılır güzel sanat okulları da var." Başını iki yana salladı. "İngiltere'de kalmak istemiyorum. Burada yaşamaya devam edersem sanki hep babamın gölgesi peşimde olacakmış gibi geliyor. Gitmek istiyorum. Hayatımın devamını geçirmek istediğim yer burası değil." Kalbimin teklediğini hissettim. Okulu bittikten sonra...geri dönmeyecek miydi? Boğazıma oturan yumruyu yok edebilmek adına birkaç kez yutkundum. Okulu bittikten sora buraya döner ve biz...bir şekilde devam edebiliriz sanıyordum ama görünüşe bakılırsa hayatını geçirmek istediği yer burası olmadığı gibi dört ya da beş sene sonra yanında görmek istediği kişi de ben değildim.

Bu kadar üzülmemem gerekiyordu. Sonuçta... Kısa bir süredir birbirimizi tanıyorduk. Onun için o kadar da önemli olmamak beni bu kadar yıkmamalıydı ama içimdeki hislere engel olamıyordum.

"Kazanacağına eminim zaten. Yaptığın tüm o resimleri gördüm. Sen kaçırmak istemeyecekleri türden bir öğrencisin." Hissettiğim tüm bu hislere rağmen kıkırdadığımda gülümsedi. Beni bulamayacağı bir köşeye geçip ağlamak istiyordum. Çünkü neden ağladığımı sorarsa vereceğim cevaplar sadece utançtan ölmeme sebep olurdu. Telefonumu çıkarıp o bana bakmıyorken Brooklyne'e mesaj attım.

"Bu gece sende kalabilir miyim?" çok geçmeden cevap gelmişti.

"Evet, tabiki. Sorman hata biliyorsun."

"Teşekkür ederim."

"O kim?" kafasını telefonuma eğdiğinde kilitleyip yanıma koydum. Bana kaşlarını çatarak baktı. "Brooklyne. Bu gece onda kalmamı istedi." Gözlerimi kaçırıp denize bakmaya başladığımda bana döndü.

"Ve sen de hayır dedin."

"Hayır, ona gideceğimi söyledim." Mümkünmüş gibi kaşlarını daha çok çattığında dudaklarımı kemiriyordum. Gergindim ve beni çağırdığı konusunda söylediğim yalanı anlamasından korkuyordum.

ZAYN'S aNd Rose'S🌹Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin