on the verge of bad decisions

481 49 19
                                    

HAAAYYYY TTTOOO AAAALL OFFF YOU

ANDD

BYEE

Büyük bir mide bulantısı. Sabah, gözlerimi aralamamın ilk sebebi bu olduğunda günün devamı da pek güzel geçmiyordu. Okula gitmeden önce Brooklyne beni garip bir kahvaltı sofrasıyla karşılamış daha sonrasında iştahımın pek olmadığı söylememle ise bir bardak sütle bir yumurtayı zorla tüketmemi sağlamıştı. Ama şimdi bunu yaptığı için ona neredeyse minnettardım çünkü iş o kadar yoğun geçiyordu ki, durup Rosa'yı boynunda vahşice yaratılmış morluk hakkında darlamaya vaktim bile yoktu.

"Nereye baktığını biliyorum. Kes şunu." Dedi kalabalık bir masanın siparişlerini birlikte götürüyorken. "Üzgünüm ama en son böylesine bir morluğu Bradford'daki arkadaşlarımdan birini porno izlerken yakaladığımda görmüştüm." Bana kimsenin bakmadığı bir anda orta parmağını gösterip kucakladığım tepsideki tabakları teker teker masaya yerleştirdi. Tüm bu tantana bittiğinde ağrıyan kollarımı yere indirip birkaç kez salladım. On kişinin siparişini taşımak pek kolay değildi.

"Eh, onun o filmlerden birinden fırladığını söylebilirim." Dün gece yaşananlar aklına gelmiş gibi iç çekip dudağını dişledi. "Ama bence bir daha görüşmeyeceğiz." Gözlerime bakıp başını onaylamazca salladı. "Pek o tarzda birine benzemiyordu."

"Sen de pek o tarzda biri sayılmazsın." Gözlerimi kısıp ona baktığımda omuz silkti. "İlişki istemiyorum. Bilirsin, iyi bir seks her zaman büyük bir hayal kırıklığı yaşatacak uzun bir ilişkiden iyidir." Wesley'nin ona uzattığı siparişleri alıp gittiğinde kendimi onun söylediği şeyi düşünürken buldum. Haklı olabilir miydi? Haklı olsa bile ben bunu uygulamak için biraz geç kalmıştım.

Derin bir nefes alıp Wesley'nin bana uzattığı içeçekleri alarak 4 numaralı masaya götürdüm. Sıradan, sıkıcı bir gündü ve kapanma saatimize sadece on dakika kalmıştı. Masalar yavaş yavaş boşalmaya devam ederken dükkandan içeri Brooklyne'in girdiğini görmek kaşlarımı çatmama sebep oldu. Beni görünce gülümseyerek yanıma geldi. "Kapatıyoruz. Burada ne işin var?" Yanında Anj falanda yoktu ve bu saatte de buradan öylesine geçiyor olduğunu düşünmüyordum.

"Seni almaya geldim."

"Ne yapmaya geldin?" kollarımı göğsümde birleştirip kaşlarımı çatarak ona baktığımda Rosa arkamda dikilmiş gülüyordu. "Bebek bakıcılığı yapmaya gelmiş belli ki." Üniformasını çıkarırken söylediği sözler bir an kalbimin hızla çarpmaya başlamasına sebep olsa da yüzündeki alaylı gülücükten hiçbir şeyden haberi olmadığını anlamıştım. Brooklyne'e baktığımda onunda benimle aynı durumda olduğunu gördüm. Ben kesin bir şeyler düşünmeye başlayana kadar Brooklyne dışında kimsenin bundan haberi olmasını istemiyordum.

Önlüğümü sessizlik içerisinde çıkarıp, çıkan son müşteriden sonra Wesley ve Rosa'ya veda edip kafeden ayrıldım. "Bu kadar garipleşmeyi bırak." Yanımda yürümeye başladığında söylediğim sözler ilgisini çekmiş gibi bakışlarını bana çevirdi.

"Garip davranmıyorum." Gerginlikle gülüp yerde bulduğu şişeyi tekmeleyerek bizimle birlikte ilerletmeye başladı. "Evet, davranıyorsun. Hiçbir zaman kahvaltı hazırlamazsın ya da ben senden istemediğim sürece beni almaya gelmezsin."

"Yani, arkadaşımı iş yerinden alıyor olmam garip mi?" başını çevirip bana baktığında bakışlarımı görmek derin bir nefes almasına sebep oldu. "Tamam evet garip ama iyi olduğunuzu bilmek istiyorum. Ve kontrole gitmen gerekiyor."

"Neden?"

"Onun sağlıklı olup olmadığını bilmeliyiz."

"Buna gerek yok. Birkaç gün sonra bir önemi kalmayacak." Hava birden daha da soğumaya başladığında kollarımı kendime sardım.

ZAYN'S aNd Rose'S🌹Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin