finding new ways

636 55 18
                                    

Herkes Louis'in söylediği şeye gülerken geriye yaslanıp elimdeki vişne suyunu yudumladım. Her şey çok güzel gidiyordu ve karnım iyice belirginleşmişken artık saklamak için uğraşmıyordum ki, uğraşsam da pek bir faydası olduğu söylenemezdi. Kendi kıyafetlerimden zaten belli olduğu için Brooklyne'inkilere dadanmıştım ama bu konu hakkında da azar işitmeye başlamam pek uzun sürmemişti. Okula giderken giyecek bir şeyler bulamadığını söyleyerek beni darlamış ben de bu sebepten dolayı çocuklara sarmıştım.

"Anjeli'yi de çağırmalıydın, eminim ki Louis burada göbeğimi bir futbol topuna benzetirken çok eğlenirdi." Ellerimi karnımın altına ve üzerine yerleştirip sinirli bir ifadeyle Louis'i incelediğimde üzerime eğilerek yanaklarımı sıktı. Burada dönen muhabbetten bir tek benim hoşlanmadığımı sanıyordum ancak daha sonra Brooklyne'in yüzündeki gerçek sıkıntıyı okudum.

"Brooklyne?"

Elimin birini karnımın üzerinden çekip dizinin üzerine yerleştirdiğimde onun bize bakmasıyla herkesin dikkati de ona odaklanmıştı. "Bir sorun mu var?" sakin tutmaya özen gösterdiğim ses tonum ve endişeli bakışlarımla ona baktığımda beni cevapsız bıraktı ama bir sorun olduğundan emindim çünkü ortada benimle dalga geçindiği zaman ne olursa olsun beni gıcık etmek için eşlik ederdi. Şimdiyse sadece oturmuş sessizce her birimizin suratını inceliyordu.

"Anjeli'yle mi ilgili?" olmadığını bilsem bile benim yüzümden sırtlamış olduğu bu ağır yük yüzünden böyle düşünceli olmamasını umuyordum. Endişeleri olduğunu her zaman biliyordum, benim de vardı ama eğer benim yüzümden bu kadar mutsuzluğa kapılıyorsa o zaman ne yapardım bilmiyorum.

"Şimdi bunları konuşup canımızı sıkmasak? Ne güzel eğleniyorduk." diyip yalandan bir gülüşle bardağını fondiplediğinde bu sefer konuşan Liam'dı. "Dostum, güldüğümüzde birlikte güldüğümüz gibi bir sıkıntı olduğunda da birlikte başa çıkarız. Ve bir derdin olduğu belli. Şimdi... Dökül."

"Sadece düşünüyorum. Belli bir sıkıntı olduğu için değil."

"Yalan söyleme." başımı iki yana sallayıp gözlerinin içine baktım. Kötü, çok kötü bir şey olduğunu anlamama yetecek bir bakışmaydı bu. "Brooklyne... Lütfen." gözlerimin dolmasıyla birlikte dizinin üzerindeki elimi tuttuğunda ağlamamaya çalıştım ama bugünlerdeki ruh halimi de göz önünde bulundurunca pek mümkün olmamıştı.

Yani... Bugünlerden kastım son dört ay falandı.

"Böyle yaparsan nasıl bir sorun olduğunda açıkça sana söyleyebilirim? Bebeğini düşünüp kendini sıkıntı ve strese sokmaman gerekiyor ama sen... Sürekli böyle bir ruh halindesin." Kaşlarımı çatarak yüzüne bakıp, ters bir şey söylemek için dudaklarımı araladım ama Harry benden önce davranıp, meraklı koca burnunu olayın tam ortasına sokmuştu. "O her şeye ağlıyor ve senin de Arilyne'nin dört aydır süren bu ruh halini şuan kafaya takmaya başlayıp kara kara düşünmediğini bildiğimize göre?" Şaşkınlıkla aralanmış dudaklarımla birlikte Harry'e baktığımda bana sevimlice gülümseyerek yanağıma hızlı bir öpücük bıraktı.

"Gerçekten... Sorun ne?"

Derin bir nefes alıp, bakışlarını kaçırdığında büyük bir şeyin geldiğini biliyordum. "Ben... Nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum ama ortada gerçekten büyük bir sorun var. Kışın ortasında olduğumuzu biliyorum ve bu yüzden çözmek için de çok uğraştım ama... İkna edemedim." özür dilermiş gibi gözlerimin içine bakmaya başladığında yutkundum. Kalbim çok hızlı atıyorken heyecan ve gerilimden bebeğimi oracıkta doğuracağımı bile düşündüm. Karnım kasılıyordu ve söyleyeceği şey her neyse kendimi hazır hissetmiyordum.

"Bay Ribson ile konuştum. Evden çıkmamızı istiyor. İkna etmek için çok çabaladım ama uzun bir süredir kirayı geciktirmemiz ve senin hamile olmandan dolayı orada kalmaya devam edemeyeceğimizi söyledi. Senin benden hamile kaldığını sanıyor ve... Evinde böylesine günahkar gençlerin kalmasını istemiyormuş."

ZAYN'S aNd Rose'S🌹Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin