2

27.4K 2.4K 795
                                    

Süprayzzz bir bölüm daha yazıp atayım dedim ;)

Bu aradaaa yorum yorumm yorummm istiyorumm ama bennnn ühüüü

________

Şanssızdım.

Bunu rahatlıkla dile getirebiliyordum çünkü cidden öyleydim. Hayatımda uzun zamandır kaçtığım şey karşıma çıkmıştı. Ben sınanıyordum. Hayat beni istemediğim şeyle sınıyordu ve daha ne kadar kaçabilirdim bilmiyordum.

Partiden ve eşimden kaçmıştım. Ondan ne kadar uzak kalabilirim bilmiyordum. Kurdum uyanmıştı ve omega olması şu an beni avutan tek şeydi. Çünkü istemediğim bir tür olsaydım kendimden de nefret ederdim. Evet bunu yapardım. Belki de ön yargılıydım her alfa öyle olmayabilirdi ki zaten bunu Yoongi ve Hoseok hyungdan anlayabiliyordum ama yine de yapamıyordum işte. Korkaktım ben. Evet bunu kabulleniyordum çünkü öyleydim. Korkak olduğum için kaçıyordum ya zaten.

Taksiden inmiş ve bahçe kapısından içeri girmiştim. Girişte bulunan güvenlikçi şaşkınlıkla bana bakıyordu. Eh haklıydı sonuçta kurdum uyanmıştı ve bunu hissediyor olmalıydı.

Zile basarak kapının açılmasını beklerken sonunda açılmış ve hizmetli bana selam vermişti. "Hoş geldiniz Bay Jeon." kendisi bir insan olduğu için feromonlarımı almıyordu. Sadece insanların evimizde çalışmasına izin veriyordum çünkü kurt-insan olması benim için risk taşıyordu. Eh herhangi biri eşim çıkabilirdi ve önlem alıyordum işte. Yalnızca güvenlikçi hyung kurt-insandı onunda zaten bir eşi olduğu için rahattım. Lakin bu kadar önleme rağmen beklemediğim bir anda eşimi bulmak benim gerçekten sınandığımı gösteriyordu.

Karşılık olarak hizmetliye hızla bir baş selamı vermiş ve hızlı olmaya çalışarak odama çıkmıştım. Evimiz şirin bir villaydı çünkü sadece annemle beraber yaşıyordum ve büyük gösterişli bir eve gerek yoktu. Sadeliği severdim ve bunu odama bakan biri de anlayabilirdi. Normal sade ve açık tonlarda bulunan bir oda takımım vardı ve onlara uyumlu olarak duvarlarda çok açık bir maviydi. Odam da en sevdiğim yer ise camımın iç kısmında bulunan büyük oturma yeriydi. Üzerinde dizili yastıklarıma sırtımı verip camdan dışarıyı seyretmeyi; bu sırada defterime çizimler yapmayı severdim.

 Üzerinde dizili yastıklarıma sırtımı verip camdan dışarıyı seyretmeyi; bu sırada defterime çizimler yapmayı severdim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(böyle bir şey işte. İsmini bilmiyorum da dsbvfdbsdfbd)

Kilitli çekmecemi açarak bastırıcıyı çıkarmış hızla kolumdan iğnesini yapmıştım. Böylesi daha etkiliydi. Bastırıcı sayesinde eşim kokumu almayacaktı. Kurdumun yeni uyanmasına rağmen bastırıcıyla onu bastırmak ne kadar iyi bir fikirdi bilmiyordum. Onu daha ne kadar tutabilirdim bunu da bilmiyordum lakin gidebildiği yere kadar dayanacaktım.

Bastırıcı etkisini çoktan gösterdiği için rahat bir şekilde üzerimdeki kıyafetleri değiştirmiş ve çıkarmayı unuttuğum maskemi çıkarmıştım. Yatağın üzerine attığım telefonumdan gelen bildirimle telefonu elime almış ve Jimin'den gelen mesaja basmıştım.

Gönderilen: Jiminie

Jimin şu an taksideyim ve gittiğim o sikik lavaboda eşimi buldum. Eve geçiyorum bastırıcı almam gerek mesajı görünce yanıma gel.

Gönderen: Jiminie

Ne!!! Cidden mi?! Hemen geliyorum. Bastırıcını almayı unutma ve beni bekle!

Gönderilen: Jiminie

Merak etme eve gelir gelmez ilk işim onu almak oldu zaten.

Telefonu kapatarak komidine koymuş ve yatağa uzanmıştım. Yorucu bir gündü ve kafa dinlemeye ihtiyacım vardı. Eşimin yüzünü görememiştim ve kim olduğunu bilmiyordum. Tek hatırladığım kırmızı saçları ve gözleriydi. Kim olduğunu bilmeden ondan nasıl uzak kalacağımı da bilmiyordum. Şu an yapabileceğim tek şey kırmızı saçlılardan uzak durmaktı. Gerçi feromonlarından da tanıyabilirdim. Kısa da olsa kokusunu almıştım ve tekrar alırsam hatırlayacağıma emindim.

Evimizin zili çalınca Jimin'in geldiğini anlamıştım zaten beni yanıltmayarak hızla odama girmiş yataktan doğrulmama neden olmuştu.

"Jungkook bana her şeyi anlatıyorsun." demişti. Yatakta bağdaş kurmuş bir şekilde oturuyordum ve o da karşıma kurulmuş meraklı gözlerini suratımda gezdirmeye başlamıştı. "Ne oldu?"

Derin bir nefes aldım. Nereden başlasam bilemiyordum. "Ben...Biliyorsun işte lavaboya gittim." kafasını sallamıştı. Ellerime bakıyor ve onlarla oynuyordum. "Sonra işte ıhmm eldivenlerimi çıkarmıştım. Lavabodan çıkınca ellerimi yıkadım. İçeri biri girince ise çıkmak için kapıya yöneldim ama içeri giren kişi beni durdurarak eldivenimi düşürdüğümü söyledi. Almak için eline uzandığımda ise olan orada oldu zaten. Of! Ellerimiz değdi ve bom! Eşimi buldum. Ne kadar talihliyim öyle değil mi? Şans sıçıyorum resmen!" kendi kendime ve şanssızlığıma gülerek cümlemi bitirmiş ve kafamı kaldırıp Jimin'e bakmıştım.

"Peki hangi türdü?" demişti. "Alfa." dedim yüzümü buruşturarak. "Sen?" diyerek sorarcasına bakınca ise "Omega." diye mırıldanmıştım.

"Jungkook." demiş ve sıkıntılı bir nefes almıştı. "Alfalardan nefret ettiğini biliyorum lakin hepsi aynı değil. Eşini daha tanımadan ona karşı ön yargılı olmamalısın. Mesela bak Yoongi'ye o da bir alfa ama ondan nefret etmiyorsun öyle değil mi?" Biliyordum. Hepsinin aynı olmadığını biliyordum ama işte içimde onlara karşı bir öfke vardı. Karşı koyamıyordum.

Cevap verememiştim. Eh ne diyeceğimi de bilmiyordum zaten.

"Jungkook bu böyle devam edemez biliyorsun. Ona ihtiyacın olacak. Mühürlenmedikçe güçsüz düşeceksin. O senin diğer yarın ve mühürlenerek bir bütün olacaksınız." her zamanki gibi öğüt verircesine konuşuyordu. Bunları bana defalarca söylemişti ama istemiyordum mühürlenmek falan. Ona ihtiyacım yoktu benim. Kendi başıma da güçlü kalabilirdim.

"Jimin daha fazla zorlama onu istemiyorum."

"Onu da mı düşünmüyorsun? Burada  mühürlenmedikçe güçsüz düşecek tek kişi sen değilsin o da güçsüz düşecek!" onu sinirlendirdiğimin farkındaydım. Dışarıdan bakılınca mızmız bir çocuk gibi görünebilirdim belki de.

"Annemin yaşadıklarını yaşamaktan korkuyorum Jimin!" dedim daha fazla kendimi tutamayarak. "Ben de terk edilmekten korkuyorum. Ben annem kadar güçlü değilim bunun altından kalkamam." bakışları yumuşamış ve kolumdan tutup dizlerine yatmamı sağlamıştı. Şimdi bir eli saçlarımı okşuyor ve beni mayıştırıyordu.

"Sen bir omegasın Jungkook." demişti. "Ve bir omega olduğun için de kızgınlığa girmen yakındır bunu biliyorsun. Kızgınlıkta eşine ihtiyacın olacak. Bunu bastırıcılarla bastıramazsın çünkü ilk kızgınlıkta eşi omegaya dokunmadığı müddetçe, kızgınlık geçene kadar omega o acıyı çeker."

Gerçekleri onun ağzından duymak olduğum yerde rahatsızca kapırdanmama neden olmuştu. Kızgınlığa girecektim ve mecbur olarak eşime ihtiyacım olacaktı. Ya da dayanmaya çalışacaktım lakin ne kadar dayanabilirdim bilmiyordum. 

Eninde sonunda ona ihtiyacım olacaktı.   

Bölüm sonu.

Yav ben omegaverse yazmayı seviyorum ya. Keyif verici bence yani dfbfdbfbdfbdfs

Neysehh

Umarım beğenmişsinizdir :)

My Omega | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin