Selam ben geldim biraz geç geldim tabi :( ve bu bölümü atıp kaçıyorumBeğenir misiniz bilmem ama umarım seversiniz jkthjkthjkth
İyi okumalar...
___
Beyaz tüylerinin hislediği rüzgar son baharın toprak kokusunu etrafa yayıyor, durulan yağmurun ardından çıplak ağaç dallarından dökülen damlalar yere damlıyordu. Hava yeni yeni grimsi rengini açıklığa bırakırken etrafta sadece ezilen turuncumsu yaprakların hışırtısı vardı.
Bembeyaz tüyleri ve gözlerini süsleyen mavi rengi ile oldukça güzel ve asil duran kurdu, katran karası tüylere ve kızıl gözlere sahip bir kurt takip ediyordu. İki kurdun peş peşe koşarak ormanı dolanması ve arada boğuşarak oyun oynaması ying yang işaretini andırıyordu. Siyah ve beyazın en güzel uyumu gibiydiler.
“Bu kadar yeter.” dedi siyah kurt. Telepati yoluyla eşiyle konuşuyordu. “Daha fazla kendini yormamalısın.”
Hafif karnı şişik ve çoktan ikinci ayına girmiş olan beyaz kurt küçük bir mızmızlanma çıkardı. Daha fazla koşmak istiyordu. Lakin eşi haklıydı. İnsan bebeklerin dört ayda gösterdiği gelişimi iki ayda gösteren bebekleri onu oldukça yoruyordu. Bu yüzden istemese bile “Peki” diye mırıldandı.
Haftanın belli günleri kaldıkları ahşap kulübenin çevresini kaplayan ormanın içinde dönüşerek koşuyor ve ormanı tanıyorlardı. Aslında bu doktorun bir tavsiyesiydi. Bebek, kurt-insan olduğu için gelişimini iyi tamamlayabilmesi açısından bunu yapmaları gerekiyordu. Bu bebeğe olduğu gibi onlara da iyi gelmişti. Şehir hayatından ötürü rahatlıkla dönüşemiyorlardı ve bu da neticesinde bir fırsattı.
Eve dönüş yolunu bu sefer yavaşça yürüyerek ilerliyorlardı. Siyah kurt burnunu eşinin kafasına sürtmüş ve beyaz kurt huzurla gözlerini kapatmıştı. Kurt formundayken bile sevgisini gösteren bir eşe sahipti. “Eve gidip duş alalım. Öğleden sonra doktor randevumuz var.”
Beyaz kurt heyecanla uludu. Bebeklerinin cinsiyetini öğrenecek olmak içini kocaman bir heyecanın kaplamasını sağlıyordu. “O zaman daha çabuk gidelim.” demesinin ardından koşarak ilerlemeye başladı.
“Jungkook koşma!” dedi siyah kurt ve onu dinlemeden giden eşine iç çekerek baktı. “Kime diyorsam.”
***
Son bahar rüzgarı saç tutamlarımı uçuştururken içimde büyük bir heyecan vardı. Heyecanım hareketlerime de yansıyor arabanın deri koltuğunda sürekli hareket ediyordum. İçim içime sığmıyordu.
Ellerim istemsizce ve sürekli karnımı buluyor içimde hissettiğim bebeğimiz ile kalbimde çiçekler açıyordu ve birazdan onun cinsiyetini öğrenecektik."Daha ne kadar var Taehyung?" Bakışlarım camdan, arabayı büyük bir dikkatle süren eşime çevrilmişti.
"Birkaç dakikaya varırız." Dedi bakışları kısa bir süreliğine beni bularak. Onun da heyecanlı olduğunu direksiyonda sürekli kıpırdanan ellerinden anlıyordum.
Bakışlarım ona takılı kalırken tek elini uzatıp karnıma koymuş ve çıkıklaşan yeri okşamıştı."Bebeğin cinsiyetini öğrendikten sonra alışverişe çıkalım. Ne dersin? Hem odası için eşya bakarız hem de evimize uğrarız bayağıdır gitmiyoruz oraya." Demişti ellerini hafifçe hareket ettirip okşarken.
"Evet!" Dedim heyecandan yüksek çıkan sesimle. "Odasını beraber düzenleyelim tamam mı?"
"Kendini fazla yormazsan neden olmasın?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Omega | Taekook
Fanfiction°Omegaverse° Jeon Jungkook, alfalardan nefret ediyordu... [My Series #2]