20

14.8K 1.3K 501
                                    

Selamss

Nasılsınız?

Bu bölümde Jungkook'u ilgi isteyen bebiş gibi yazdım çünkü böyle soft şeyleri okurken UwU krizine giriyorum ve hoşuma gidiyor bebekçe davranması. Şimdiden söyleyeyim dedim.

Ve bölümü atıp ders çalışmaya kaçıyorum~

İyi okumalar...

_____

Cama vuran sonbahar yağmurlarının sesi eşliğinde duygusal bir film izliyor aynı zamanda karnıma yaslı olan tabaktan meyveleri götürüyordum. Duygusal film yüzünden gözlerimin dolduğunu hatta yaşlarımın tombullaşan yanaklarımdan kayıp çenemden aşağı doğru bir yol izlediğini hissediyordum. Lakin bu umrumda bile değildi. Karakterin ölümü beni etkilediği için küçük hıçkırıklar eşliğinde kumandayı alıp kanalı değiştirmiş, dudaklarım büzülü ve gözlerim kızarık bir şekilde tam yanımda duran telefonumu elime almıştım.

Taehyung şirketten çıkmış olmalıydı. Yaklaşık bu saatlere doğru şirketten çıkar ve on beş dakika gibi bir sürede eve gelirdi. Bu yüzden numarasını tuşlayarak telefonu kulağıma yaslamış canımın çektiği pastayı almasını hevesle söylemek için beklemeye başlamıştım. Böyle duygusal filmler sonrası kısa bir depresif ruh haline bürünüyordum ve benim bu zamanlarda en iyi arkadaşım tabiki de çikolata oluyordu.

"Alo, bebeğim?" Telefondan gelen sesini duymamla dudaklarım daha da büzülmüş son zamanlarda büründüğüm şımarık çocuk halime bürünmüştüm.

"Teyung~" dedim burnumu çekerek aynı zamanda diğer elimde tuttuğum çileği yiyordum.

"Bebeğim sen ağladın mı? Ne oldu, bir sorun mu var?"  Endişeli sesine karşı gülümsemiş ve göremeyeceğini bilsem bile refleks olarak kafamı iki yana sallamıştım.

"Hayır, sadece filmde ki karakter için üzüldüm. Ama-ama çok ağlamadım tamam mı? Sen üzülme."

Gülüşü kulağımı kutsadığında ona eşlik ederek kıkırdamış ve "Yolda mısın?" Diye sormuştum.

"Evet çıkalı birkaç dakika oldu. Yoldayım."

"O zaman gelirken çikolatalı fıstıklı pasta alır mısın~?" Dedim çocukça. Ona karşı çocukça konuşmayı ve beni bebeği gibi sevmesini seviyordum. Böyle tombullaşan yanaklarımı ısırmaya çalışıyor ve hamileliğin beni çok tatlı yaptığını söylüyordu. Ben de fırsattan istifade kucağından inmiyor bebek gibi mızmızlanıyordum.

O, eve gelince de tam olarak bunları yapmayı planlıyordum.

"Canın mı çekti güzelim?" Demişti. Görmesem bile gülümsediğini hissediyordum.

"I-ıh" diye mırıldandım başımı yine iki yana sallayarak. "benim değil bebeğimizin canı çekti. Sürekli karnımı tekmeliyor, canı çok pasta çekmiş olmalı."

"Hmm" oyuncu bir sesle mırıldanmıştı. "O halde bebeklerime gelirken istediklerini almalıyım değil mi?"

"Evet!" Sesim istemsizce heyecanlı çıkmış ve elime kestiğim bir meyve dilimini daha almıştım. "Çabuk ol Teyung~" dedim ve dudaklarımın arasından küçük bir kıkırdama kaçtı. "Bebeğin seni bekliyor babacık." Ardından telefonu yüzüne kapatmış ve yüzünün aldığı şekli düşünerek sırıtmıştım.

***
Meyve tabanının dibini görmem ve anahtarla kapının açıldığını duymam eş zamanda gerçekleşmişti. Heyecanla önümdeki sehpaya tabağı bırakmış ve ayaklanmıştım. Tavşan panduflarımı sürterek yürürken aynı zamanda evde olmanın verdiği rahatlıkla giydiğim pijamalarımı düzeltiyordum. Uzun süre oturduğum için tutulan dizlerim ile yüzümü buruşturmuş ve gelen bedenin yanına giderek boynuna atlamıştım. Elleri dolu olduğu için tam sarılamamış olsada kafasını boynuma gömmüş ve derin bir nefes almıştı. "Hoşgeldin~" diyerek yanağına kocaman ve sulu bir öpücük bırakmış ve uzaklaşarak parıldayan gözlerine bakmıştım.

My Omega | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin