Merhaba canlarım yapabildiğim kadar yazdım, elimden bu çıktı.
Güzel olmamış olabilir bu yüzden kusura bakmayın. Yazdıklarımı beğenmeme huyum var da 😔
İyi okumalar....❤
________
Gözlerime bindirilmiş ağırlık onları açmamı engellerken, zorlukla göz kapaklarımı aralamış ve tavanla bakışmıştım. Üzerime örtülen örtü göğsüme kadar çıkıyor ve kollarım dışarıda kalacak şekilde vücudumu örtüyordu. Güneş ışıklarını pencereden içeri gönderirken ve rüzgar sebebiyle perdeler dans ederken, onlara bir bakış atmış, yattığım yerden doğrularak, boş odayı süzmüştüm.
Kendimi hem çok yorgun hem de çok dinç hissediyordum. Üzerimde yalnızca bir bornoz vardı ve yattığımdan ötürü, kuşağı bollaşmış, göğsümü açıkta bırakmıştı.
Örtüyü üzerimden atarak ayaklarımı yataktan sarkıtmış ve ayaklanmıştım. Kalçamda oluşan sızı kaşlarımı çatmama neden olmuş ve aklıma doluşan anılar film şeridi gibi akarken, kaşlarımı çatmıştım. Adımlarım boy aynasına giderek bedenime bakınca, yer yer edinen morlukların arasında gördüğüm mühür, son nokta olmuştu.
Yeni kalktığım için fark edemediğim mühürü görmemle, onu hissetmeye başlamış, eşimin duyguları içine dolmuştu. Kızgınlığımda bana hükmeden kurdum, Taehyung'u baştan çıkarmış olmalıydı. Lakin bu bir bahane olamazdı. Ona üç ay gibi bir süre vermiş ve öpüşmenin bile benim için ne kadar hızlı olduğundan bahsetmiştim. Yavaş ilerlemek istiyordum, lakin görünen o ki isteğim gerçekleşmemişti. Onunla çoktan birlikte olmuş ve mühürlenmiştik.
Bu düşünceler içimi kaplayan siniri arttırmıştı. Ben hazır değildim. Mühürlenmeye hazır değildim lakin Taehyung koca sikine hakim olamamış ve birlikte olmuştuk. Öfkeyle evi inletecek biçimde "Taehyung!" Diye bağırmamın ardından üzerimde bulunan bornozu önemsememiş, yalnızca açılan kısmı düzelterek kuşağını sıkmış ve odadan çıkmıştım. Hızlı adımlarım merdivenlere yönelmiş ve diğer bedenleri es geçerek bana şaşkınca bakan Taehyung'un karşısına dikilmiştim.
Öfkeli soluklarım yüzünden göğsüm hızla inip kalkıyor ve burun deliklerim aldığım derin nefeslerden ötürü genişliyordu. İki yanımda duran ellerim yumruk şeklini almış, sıkmamdan ötürü eklem yerleri beyazlamıştı. "Sen ne yaptığını zannediyorsun?!" Duygu yoğunluğum yüzünden gözlerim çoktan mavinin en koyu tonunu almışken, ona bakıyor ve bir cevap bekliyordum. Lakin Taehyung hiç ses çıkarmadan endişe ile yüzüme bakıyor ve sık sık yutkunuyordu.
"Cevap versene!" Dedim sessiz kalmasından dolayı daha da öfkelenerek "Sikine hakim olamadın mı?!" Son cümlemden sonra eli kolumu tutmuş ve kırmızı gözlerini gözlerime dikmişti. Sinirlendiğinin farkındaydım. Yavaşça büyüyen öfkesini içimde hissediyordum. Lakin benim öfkem daha fazlaydı. Onun da hissettiğine emindim.
"Burada değil, odada konuşalım." Dedi sakince. Sinirine rağmen sakince konuşması beni afallatırken, bundan yararlanmış ve tuttuğu kolumla beni peşinden sürükleyerek, yatak odasına çıkarmıştı. Kapıyı açarak geçmemi sağlamış, arkamdan gelen bedeninin ardından sinirden titreyen bedenimle ona bakmıştım.
"Evet, seni dinliyorum." Kollarını kavuşturmuş, sırtını duvara vermişti. Bu sakin tavırları beni daha da kızdırıyordu. Nasıl bu kadar rahat olabilirdi?!
"Sen- sen pislik herifin tekisin! Kızgınlığımdan yararlandın öyle değil mi?!" Kavuşturduğu kollarını ayırmış ve yavaş adımlarla yanıma gelip önümde durmuştu. "Hayır kızgınlığından yararlanmadım. Zaten ilk kızgınlığın olduğu için birlikte olmamız gerekiyordu. Bunun için beni suçlayamazsın ayrıca" diyerek eli kuşağımı bulmuş ve yavaşça çözerek bornozun önünün açılmasını sağlamıştı. Elleri açılan kısımdan çıplak belimi bulmuş, kendine çekmiş ve nefesini kulağıma üfleyerek konuşmuştu. "Bahsettiğin o koca sikimi içine alan sensin. Seni nazikçe durdurmaya çalıştım lakin beni dinlemedin. Tek dediğin," sesini inceltmiş ve inleyerek "Lütfen alfa, demekti." Demişti.
Eli belimi yavaş hareketler ile okşarken nefesini tenimde hissediyordum. "Kurdum bu isteğine dayanamadı tabi. Tek kurdu tarafından ele geçirilen sen değilsin." Şimdi bedeni dikleşmiş yüzüme bakarken, elleri hala belimde duruyordu. "Ben de kurdum tarafından geri plana atıldım. Hissettiği şehvete susamışlığı getirdi onu bu hale. Sen, ikimizi de delirtiyorsun omegam."
Nefes nefese ona bakarken nasıl bu hale geldiğimizi tartmaya çalışıyordum. Daha az önce öfkeden kururken, şimdi sakinleşmiş bir şekilde yüzüne bakıyordum. Beni sakinleştiren kelimeleri bitmemiş olacak ki dudaklarını aralayarak derin bir nefes aldı. "Bana süre tanıdığının ve bunların senin için hızlı olduğunun da farkındayım. Birlikte olurken bile bu yönde endişelerim vardı. Bu tepkini bekliyordum elbet ama eninde sonunda mühürlenecektik. Bundan kaçış yoktu. Ayrıca bana verdiğin süre hala geçerli. Yine nasıl devam etmek istiyorsan öyle edelim tamam mı? Ben beraber olmak istiyorum. Seni istiyorum."
Elleri iki yanımda duran ellerimi bularak, kendi elleri arasına almış ve baş parmağı ile hafifçe okşamıştı. "Lütfen Jungkook. Kızgınlığından yararlandığımı düşünmeni istemiyorum. Öyle bir şey yapmadım." Derin bir nefes vererek, başımı sallamıştım. Üzgün görünüyordu ve duygularını içimde hissettiğim için onu da anlıyordum. Sanırım eş olmanın güzel yanı, eşini her halükarda anlamaktı. Hissettiklerini içinde hissetmek ve ona her şekilde destek olmaktı. Çünkü acı da çekse, mutlu da olsa, o duyguyu içinde hissettiğin için aynı acıyı ve aynı sevinci paylaşıyordun.
"Tamam," dedim. "ve sana öyle çıkıştığım için özür dilerim. Ben- biliyorsun işte. Bunlar çok hızlı ve ani gelişti. Bu yüzden sinirime engel olamadım. O zaman yavaş ilerlemeye devam edelim. Çünkü bir daha böyle bir şeyi kaldıramam tamam mı? Bir daha ben istesem de dokunma bana. Kendimi hazır hissedene kadar böyle olsun. Lakin en ufak hatanda biter." Sakinleşmiş ve onu anlamış olsam da kendimce ben de haklıydım. Yıllarca alfalardan nefret ederken şimdi biriyle eş olmak ve birlikte olmak bana yabancıydı. Bu yüzden yavaş gitmek istemem bence gayet normaldi. Hala güvenemiyor olsam da mühürlü eşim olduğu ve kurdumun da baskılarından ötürü sessiz kalmıştım.Odada ikimizin de nefes alışları yankı bulurken, aşağıdan gelen bağırış ile yerimde sıçramış ve Taehyung'a bakmıştım. Şaşkınca kapıya bakarken, "Seokjin ve Namjoon buradaydılar." Demişti. Kapıyı açıp odadan çıkınca, peşinden aşağı inmiş, gördüğümüz görüntüyle şaşkınca ikiliyi izlemeye başlamıştık. Namjoon sakarlığından ötürü Seokjin'in üzerine kahve dökmüş olmalıydı ki elinde tuttuğu mendille gömlekte bulunan kahve lekesini silmeye çalışıyor, aynı zamanda özürlerini sıralıyordu. Seokjin ise önemli değil diyerek onu kendinden uzaklaştırmaya çalışıyor, Namjoon uzaklaşmadıkça sinirle nefes alıyordu. En sonunda Namjoon'un elini tutarak kendinden uzaklaştırmak istemiş, lakin isteği dışında bir şey olmuştu.
Seokjin, uyanan kurdu ve maviye dönen gözleriyle, Namjoon'un kırmızı gözlerine bakıyordu.
Birbirlerinin eşiydiler ve bu manzaraya tanık olmaktan ötürü, şaşkınlıkla onlara bakıyordum.
Dünya gerçekten küçüktü.
Bölüm sonu. ⬅(Bu yazıyı sevmediğinizi biliyorum jdjdjdj)
Her bölüm için kafamda olay çıkarmaya çalışıyorum ve bu bölüm için bunu planlamıştım. Lakin olay bu kadar sürdü. Bu yüzden kısa gelmiş olabilir lakin yapabildiğim kadar yazıyorum. Sizi pek bekletmek istemesem de zamanım olmuyor, olsa da bu sefer ilham olmuyor ama ilham gelince yazıyorum. Şu an olduğu gibi.
Ayrıca Jungkook'un kafası karışık. Yıllarca alfalardan nefret eden birinin bir anda bir alfanın kucağına atlaması doğru olmaz. Ayrıca biraz ikizler burcu gibi davranıyor hdjdjddj ama dediğim gibi aklı karışık. Aslında kavga böyle olmayacaktı ama yazınca böyle çıktı. Ben genellikle aklımda bir şeyler kurgulasam da yazarken kurguladığımın değişiği bir şey çıkıyor. Genellikle yazdıkça şekilleniyor yazılarım njdjdhhd
Neyse ilerki bölümlerde neler olacak acaba çünkü ben de bilmiyorum. Jdjdhdhd
Bu yüzden kendime "Miss Doğaçlama" diyorum ya jjdjdjdjÖhm neyse bölümü umarım beğenmişsinizdir canolarım 😔💜
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Omega | Taekook
Fanfiction°Omegaverse° Jeon Jungkook, alfalardan nefret ediyordu... [My Series #2]