1.Bölüm "Panikatak"

2.6K 950 1.1K
                                    


Medyada sırasıyla Defne, Esin, Pamir, Bilge, Uygar, İdil, Rüya, Meriç ve Oğuz
var. Merak edenlere duyurulur.😂

           Bölüm şarkısı: Sezen AKSU
                     "Masum Değiliz"

Kitabımın nasıl olduğu hakkında yorumlarınızı ve oylamalarınızı bekliyorum! Lütfen okuduktan sonra oylamayı unutmayın. Keyifli okumalar ((:

     Lütfen!
"Nolursun gitme anne, beni bir kez daha sessizliğin koynunda öylece sensiz ve yapayalnız bırakma. Biraz daha kal!
Şu zifiri gecede biraz daha sinsin yastığımın üzerine kokun. Lütfen anne, gitme kal bu gece. Senin kucağında özlemle yeni güne uyanmak istiyorum. Anne! Seni öyle çok özledim ki..."

     Ağlamam daha da hızlanırken bir yandan da anneme gitmemesi için yalvarıyordum. Annem arkası dönük bir şekilde öylece duruyordu. Bir müddet sonra dayanamamış olsa gerek ki bana doğru yürümeye başladı.

     Onu çok özlemiştim. Bana sarılmasını, beni hiç bırakmamasını istiyordum.
Her annenin kızına yaptığı gibi başımı okşamasını, bana masal anlatmasını, ben uyuyuncaya kadar gitmemesini istiyordum...

     Oysa annem beyaz bir elbise giymiş,
uzak bir mesafeden gözlerimin içine şefkatle bakıyordu. Ona doğru koştuğumu hatırlıyorum. O an annemin arkasında bir silüet belirdi. Sonra o silüet belli belirsiz bir şeyler söyledi. Duyduğum fakat anlam veremedigim bu sözler karşısında ben sadece ağlıyordum.

     Annem gitmişti, ben orada öylece kalakalmıştım. Ben ona ne yapmıştım anlamıyordum. Neden bir anda bırakıp gitmişti ki beni?

     Kimdi o silüet ve ne demişti anneme bilmiyordum. Tek bir bildiğim vardı o da annemin arkasına bile bakmadan gitmiş olduğuydu...

     Arkasından sesimin izin verdiği
kadar bağırmaya başladım. Bu bağırışlarla gitmesini önlemeye çalıştım ama sanki sesim bana düşman olmuşçasına boğazımda hapsolmuş, çıkmıyordu.

     Bağırışlarım adete bir fısıltıya dönüşmüştü. Bir kez daha denedim ama olmadı. Neden duyuramıyordum kendimi ona? Neden bu kadar yakınımdayken bir o kadar da uzaktı bana?

     İşte yine önleyemiyordum gitmesini.
Bir kez olsun dönüp bakmadı arkasına.
Hayatımdan ve benden öylece çekip gitti. Arkasında gitmemesi için ağlayan küçük bir kız çocuğu bırakarak...

     Uyandığımda ağlıyor olduğumu farkettim. Gözlerim de yastığım gibi ıslaktı. Ve sırtımda soğuk bir ter hissi vardı.
Anlaşılan yine kötü bir rüya görmüştüm.
Saate baktığımda çok geç olduğunu farkettim.

     Hazırlanıp okula gitmem gerekiyordu. Koca bir yaz tatili daha bitmişti. Kocaman bir evde çalışanımız Aylin teyze ve babamla yaşıyordum ama kendimi çok yalnız hissediyordum. Her ne kadar evde insan olsa da yalnızdım ben. Sevgiye aç, kimsesiz bir kız çocuğu..

     Tüm yalnızlığımı ise okula giderek içinde bulunduğum toplulukla bastırıyordum.
Arkadaşlarım yaz tatilinde ona şefkatle bakan bir anneyle ve sevgi dolu bir babayla vakit geçirirken, ben annesiz ve yüzüme bile bakmayan bir babayla geçirmiştim. Aylin teyze vardı bir o da zaten benimle ilgilenmeye işten güçten pek fırsat bulamazdı.

     Babam çoğu zamanını adeta kendini adadığı "SOYLU Holding" de geçirirdi. Bu nedenle de çoğu zaman eve geç saatlerde gelirdi. Benden neden kaçtığını, beni neden hiç sevmediğini hep merak etmişimdir.
Bu tavrı benim kendimi kimsesiz ve yalnız hissetmeme sebep oluyordu.

ESİR #Wattys2019 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin