Bölüm Şarkısı : Alan Walker &
Sabrina Carpenter "On My Way"Keyifli Okumalar..
Şaşkınlıkla "Nereye?" diye sordum. Rüya ve Meriç aynı anda "Ağva'ya tatile." deyince önce ne diyeceğimi bilemedim. Şoku üstümden atlatır atlatmaz da sevinçten ikisinin de boynuna atladım ve sımsıkı sarıldım. Birkaç günlük tatilin bana gerçekten de çok iyi geleceğini düşünüyordum. Zaten bütün bir yaz tatilinde doğru düzgün tatil yapamamıştım. Daha doğrusu kendimde bile değildim.
Şimdi de okul açılmıştı ve hala her şeyin yolunda gittiği söylenemezdi. Kollarımı
yavaşça çekip, duygulandığımı belli etmemek için yüzüme sahte bir gülümseme yerleştirdim ve "İkinize de çok teşekkür ederim." dedim.
Meriç ufak tefek işlerinin olduğunu, birkaç saate gelip bizi alacağını söyledi.
Rüya heyecanlı bir şekilde "Tamam, biz de o zamana kadar Esin'in bavulunu hazırlarız." dedi.Meriç gittikten sonra Rüyaya döndüm
ve ona tekrardan kocaman sarıldım. Rüya duygusallığı pek sevmezdi. Bu yüden de beni kendinden uzaklaştırıp "Eğer biraz daha böyle devam edersen Meriç geldiğinde hala hazır olamıyacağız. Ve Meriç de yol boyu söylenip duracak. Emin ol bunu hiç istemeyiz." dedi.Ona hak verip hemen kendimi toparladım ve içeriden yanımda götüreceğim şeyleri getirip bavulumu hazırladım. Daha sonra yatağın üzerine oturup Meriç'i beklemeye koyulduk. Babamın zaten bu durumla ilgilenmeyeceğini bildiğimden ona
söyleme gereği de duymuyordum.Sadece çıkmadan önce Aylin teyzeye haber vermeyi düşünüyordum. O zaten gerekirse ona nerede olduğumu haber verirdi. Kapı zilinin çalmasıyla ikimiz de Meriç'in geldiğini anladık ve bavulumu alıp aşağı indik. Tahmin ettiğimiz gibi Meriç bizi almaya gelmişti. Aylin teyzeye durumu anlatıp yanağına bir öpücük kondurdum ve ben de arabaya doğru yöneldim. Meriç, elimdeki bavulu alıp arabanın bagajına koydu. Tam olarak yerleştiğimizde arabayı çalıştırdı ve yola koyulduk.
Yaklaşık bir saatlik yolun ardından tatil yapacağımız yere varmıştık. Araban aşağı indim ve etrafıma göz gezdirdim. Buranın
o kadar güzel ve huzur verici bir yapısı vardı ki kendimi adeta bir rüyada gibi hissettim. Muhteşem doğası ve insanlara vermiş olduğu pozitif enerjisiyle tam da benim için seçilmiş bir yerdi.Ben dalmış bir şekilde otelin yapısını incelerken Rüya kolumdan dürtüp "Burada böyle durman için getirmedik seni buraya. Hadi gel! Meriç çoktan resepsiyona gitti bile." deyip yanımdan geçti ve otelin içine doğru yürümeye başladı.
Ben de onun hemen arkasından hızlı birkaç adımla resepsiyonun önündeki yerimi aldım. Ben ve Rüya bir odada, Meriç ise ayrı bir odada kalacaktık. Oda numaralarımızı öğrenip yerleşmek için odalarımıza çıktık.
Plana göre Rüya ve Meriç ilk önce eğlenmek için havuza girmeyi düşünüyordu. Bense şezlongumda uzanıp meyve suyumu yudumlarken onları izleyecektim. Çünkü yüzme bilmiyordum.
Buradaki aquapark kocaman su kaydıraklarından oluşuyordu. Her ne
kadar eğlenceli görünse de benim o havuza girmeye hiç de niyetim yoktu.Rüya çoktan bikinisini giymişti ve karşımda durmuş "Neyi bekliyorsun?"
bakışını atıyordu bana. Heyecanla ayağa kalkıp ben de bikinimi giydim ve geldim. Pareolarımızı da üzerimize geçirdikten sonra eşyalarımızı koyduğumuz çantamızı da yanımıza alıp odadan çıktık.Koridorda yürürken Rüya yüzüne memnun kalmış bir ifade yerleştirmiş bana gülümseyerek bakıyordu. "Biraz rahatla ya. Ölüme götürmüyoruz seni. Hem bir kere yüzmeyi denesen ne olacak sanki?" dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ESİR #Wattys2019
Teen FictionSirius, aydınlığı karanlığa esir etti... Bir şimşek, bir gök gürültüsü, ardından sanki hiç yağmamışçasına yağan yağmur... İşte o şimşek benim feryadım, yağan yağmur ise benim koyu yeşil gözlerimden akan damlalardı. Ben Esin SOYLU kapattım gözlerimi...