Bölüm Şarkısı: ŞANIŞER
"Tarihimin Günahları"Keyifli Okumalar..
Kulübenin tahtadan olan kapısına sertçe bir kaç kez daha vurulmasıyla Pamir de gözlerini açtı ve uykulu sesiyle "Ne oluyor?" diye sordu. Sonra da yavaş yavaş kendine gelerek ayağa kalktı ve kapıya doğru yöneldi.
Ben de peşinden gidiyordum tabi. Nedense korkuyordum ta ki Rüya ve Meriç'in sesini duyana kadar. Beni çok merak etmiş olmalılardı. Yokluğumu farkettiklerinde ne kadar çok endişelendiklerini tahmin edebiliyordum.
Sevinçle kapıya doğru koşup kapıyı
ben açtım. Rüya beni görür görmez bana sıkıca sarıldı. Bir yandan sarılıyor bir yandan da "İyisin değil mi?" diye soruyordu.
Sorusuna karşılık "İyiyim ama biraz daha bu şekilde bana sarılmaya devam edersen öteki dünyayı boylayacağım." dedim sesime biraz da alaylı bir ton katarak.Rüyayla olan sarılma faslımız bitince Meriç elini koluma koyarak beni yavaşça kendinden olan tarafa çekti. Sonra da gözleri öfkeyle kapının önünde duran kişiye yani Pamir'e döndü.
Daha ben ne olduğunu anlamadan Meriç Pamir'in yüzüne bir yumruk geçirdi. Pamir de benim gibi bu hareketi beklemediğinden şaşırmıştı. Sonra kendine gelip o da Meriç'e bir yumruk atınca işler iyice kızıştı.
Birbirlerine ardarda vurmaya başlamışlardı ve bize yol göstermek için gelen otel görevlileri de onları ayıramıyordu. Dayanamayıp ben bile neremden çıktığını anlamadığım bir sesle "Yeter!" diye bağırdığımda herkes bana bakmıştı.
Tekrardan yeter deyip ikisinin arasına girdim ve "Siz ne yaptığınızı sanıyorsunuz? Durup dururken neden kavga ediyorsunuz? Hem de böyle bir durumda." dedim. Ardından Meriç'e dönüp neden böyle
bir şey yaptığını sordum.Meriç hala öfkesini alamamıştı "Ne zaman bu çocukla olsan başına bir iş geliyor. Bütün gün seni aradık. Neredesin, ne haldesin diye aklımız çıktı. Doğruyu söyle seni zorla mı buraya getirdi? Neden yalnız bir şekilde yürümeye çıkmana rağmen o burada seninle birlikte?" dedi ama daha ben sorularına bile cevap verememişken ellerini kafasının arasına alıp zaten kavgada dağılmış olan saçlarını avuçları içinde daha fazla dağıtarak "Tek başına yürümek istediğini söylediğinde seni yalnız bırakmamalıydım." dedi.
Yanına yaklaşıp öncelikle sakin
olmasını söyledim ardından da "Bak
Meriç Pamir'in hiçbir suçu yok. Evet, tek başıma yürüyordum ve dalgındım. Nereye gittiğime bile dikkat etmiyordum. Pamir de bunu farketmiş. Zaten benimle konuşması gereken bir konu olduğu için de peşimden gelmeye başlamış. O dönmemiz gerektiğini söylediğinde ben burnumun dikine gidip yürümeye devam ettiğim için de malesef ki kaybolduk. Sonra da burayı bulup burada kaldık. Hepsi bu kadar. Yani bir suçlu aramana ya da ona öfkelenmene hiçbir sebep yok. Hadi şimdi gidelim artık. Ben hem çok yorgunum hem de eve dönmek istiyorum." dedim.Bana karşılık kafasını sallamakla
yetindi. Böylece şimdilik sakinleşmişti. Yani en azından ben öyle varsaydım. Görevlilerin gösterdiği yoldan hep birlikte yürümeye başladık. Rüya bana iyice yaklaşıp koluma girmişti ben de onun koluna girerek aynı sessizlikte yürümeye devam ettim.Rüya'nın bana sırıtarak bakmasına
daha fazla dayanamayarak gözlerimi ona çevirdim ve "Ne oluyor?" bakışımı attım. Sırıtması daha da genişlerken konuşmaya başladı."Ayh daha fazla dayanamayacağım ben. Anlatsana neler oldu? Önce ormanda kaybolmuşsunuz ve sonra da bir kulübe bulup orada kalmışsınız. Kulağa çok romantik geliyor. Anlatsana kızım. Çok heyecanlı. Filmlerde olduğu gibi öpüştünüz mü ya da ne bilim hiç mi bir şey olmadı aranızda?" dedi bir solukta.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ESİR #Wattys2019
Novela JuvenilSirius, aydınlığı karanlığa esir etti... Bir şimşek, bir gök gürültüsü, ardından sanki hiç yağmamışçasına yağan yağmur... İşte o şimşek benim feryadım, yağan yağmur ise benim koyu yeşil gözlerimden akan damlalardı. Ben Esin SOYLU kapattım gözlerimi...