20.Bölüm

53 7 0
                                    

Kantine gelmiştik kızlar üçü birden soran gözlerle bana bakıyorlardı.
Kimdi o neden öyle geri adım attın diye sordu Selin.

O salakların yanında karşıma almayı istemeyeceğim biri.

Kim Arya kim diye sordu Beste.

İkiz kardeşim dediğimde şok olmuşlardı.
O senin kardeşin miydi dedi Selin.
Evet o salak, savunmasız kukla benim kardeşim.
Nasıl Berille ne alakaları var dedim kendi kendime.

Beste lafa atıldı aslında tahmin ediyorum o kız adını bilmiyorum her neyse senden önce buraya geldi ve çok sebepsiz yere kantinde Derinle tartıştılar Berilde bunu fırsat bildi ama senin kardeşin olduğunu bilmiyorduk diye devam etti lafa.

Kızlar size bir şey demiyorum çünkü bende sizden farksız düşünmüyorum.
Başına bela alacak şimdi onu uyarsam inadıma daha diplerinden ayrılmayacak dedim oflayarak.

Siz nasıl kardeş olmuşsunuz dedi Beste alaylı bir tavırla.

Siyah ve beyaz ,gece ve gündüz gibiyiz ben neysem o tam tersi.

Bir anda aklıma geldi ben Merti arıyordum.
Kızlar benim işim var kaçtım diye masadan kalkıyordumki Selinin sesini duydum ,evet Arya işimiz var birlikte ısınma hareketleri yapacaktık dedi.
Off bunu nasıl unuturum Merti sonra bulurum diye düşündüm.
Masaya döndükten yaklaşık beş dakika sonra okulun bittiğini belirten zil çaldı.

Gökhan kişisini arayıp eve biraz geç geleceğimi söyledim oda çok geç kalmama şartıyla bıraktı.

Selin'in evine gelmiştik burası çok güzel ,iki katlı bir yalıydı.

Bugün okul formasını giyinmiştim yani lacivert  dar etek ve beyaz okul tişörtü.
Selin'in odasına girdiğimde hayranlıkla baktım genişti ,kırık beyaz duvarın bir bölümüne sprey boyayla harika bir resim çizmişti ne olduğunu pek anlamasamda ve yatak başlığının bulunduğu duvara yağlı boyayla devasa bir yunus çizmişti.
Selin beni takip et diye işaret etti peşine takıldım.

Bir odanın kapısının önündeydim Selinin gözleri parlıyordu kapıyı yavaşça açtı koca odayı dolap yapmıştı yağınla kıyafet ve aksesuar doluydu şaşkınlıkla etrafı inceliyordum.
Benim küçük hazineme hoş geldin dedi gülerek.
Küçük mü dedim alayla.
Siyah mini şort , siyah ince askılı bir sıfır kol , onun üzerinede tek kolu yarım açık siyah beyaz çizgileri olan tül bir bluz giyindim.
Selinle bedenlerimiz aynı gibi kıyafetleri iyi uydu.
Şort esnekti dans için harika.
Sarı dalgalı saçlarımı yukarıdan küçük bir topuz yaptım ve geri kalan kısmını açık bıraktım.

Beyaz spor ayakkabılarımla her şey mükemmel duruyordu.

Selinde benim şortumun aynısından giyindi koyu pembe bir tişört ve aynı tonda bir spor ayakkabı giyindi, saçınıda benim gibi yaptı.
Bir kaç fotoğraf çektik bir şeyler atıştırdık.

Nerede çalışacağız dedim.

Ağzı dolu dolu konuştu böyle çok komik duruyodu ama ne dediyse anlamadım.

Kızım Türkçe konuş anlamıyorum dedim alayla.

Mutfağın cam kapısından dışarıdaki geniş yeşillik bahçeyi işaret etti.
Yaklaşık beş dakika sonra kalktık ve dışarı çıktık.
İlk dikkatimi çeken geniş havuz oldu.
Biri havuzda yüzüyordu biride şezlonga oturmuş kahkaha atıyordu.
Bunlar kim dedim Seline.

Mavi şortlu havuzda yüzen ve daha yakışıklı olan Savaş yani abim ama abi dediğime bakma benden bir yaş büyük dedi.

Siyah şortlu olan Burak en yakın arkadaşlarından biri.
12ye mi gidiyorlar dedim merakla.

Yok Savaş bir sene okula geç başladı diye 11 de Burakta.

Biz konuşurken şezlongdaki çocuk bizi işaret etti havuzdaki çocuk yani Savaş bize döndü.

Oo Selin bu ne süpriz dedi havuzdaki çocuk.
Bir an da gözü bana kaydı,
yanında arkadaşını getireceğini söylememiştin dedi.
Savaş ne zamandır bu eve gelip gidenlere dikkat ediyosun dedi Selin tek kaşını kaldırarak.

Neyse biz biraz ileride dans ediyoruz görüşürüz dedi Selin.

Arkamızı dönmüş gidiyorduk ki Arya'yı iyi ağırla dedi gülerek havuzdan çıktı güneş gözlüklerini taktı ve şezlonga uzandı.
Adımı sen mi söyledin dedim Seline.
Hayır dedi neyse diye mırıldandım.
Onlardan oldukça uzaklaştık.

                            ☆☆☆
1saat sonra

Bir kaç ısınma hareketi yaptık oldukça paslanmıştım.
Sadece bir saat çalışmamıza rağmen yorgunluktan ölüyordum.
Saat 18:30 civarları olmalı güneş yavaş ama emin bir şekilde yeryüzünü terk ediyordu.
Bacak esnetme hareketlerinden sonra şpagat açtık bir kaç düz takla attık.
aynı anda geriye dört takla atmayı denedik ilk iki çok başarılı oldu üçüncüde Selin hem kendi dengesini bozdu hem benim ,bu yüzden dördüncü taklada yere kapaklandık.
Çok az kalmıştı az daha havuza düşecektik ,ne ara bu kadar havuza yaklaşmıştık bilmiyorum yerde Selinle gülüşüyorduk.
Bugünlük bu kadar yeter ha ne dersin dedim.

Oda çok yorulmuş olmalı ki hemen kabul etti.

Arya gel bir şeyler içelim sonra bizim şoför seni evine bırakır zaten evlerimiz yakınmış 20 dakikaya gidersin.

Bir şeyler içmeye hayır diyemezdim ben kıyafetlerini çıkarayım dedim.

Sende kalsın sorun yok dedi sevecen bir tavırla.

Birlikte mutfağa doğru yürürken telefonumu selinin odasından daha doğrusu dolabında unuttuğumu fark ettim ben yukarı kata doğru ilerlerken Selin içecek bir şeyler ayarlıyordu.
Uzun koldora geldiğimde hangisinin Selin'in dolabı bir türlü karar veremedim ve gözüme kestirdiğim bir odaya girdim.

Kapıyı kapatıp arkama döndüğümde buranın yanlış oda olduğunu anladım.
Tam arkamı dönerken bir anda size yemin ederimki bir anda odanın ortasında Savaş belirdi.

Birbirimize şaşkın şaşkın bakarken dudaklarımdan tek kelime dönüldü : Nasıl ?

Büyük OyunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin