Halen daha gözlerime inanmakta güçlük çekiyordum. Bu nasıl mümkün olabilirdi, ki? galiba bir rüyanın içerisindeydim, ve henüz bir türlü uyanmayı başaramamıştım. Aksi taktirde bu durumu başka türlü nasıl açıklayabilirdim, ki? haydi uyan dedim, içimden. Lütfen uyan. Korkuyordum. Olduğum yerde öylece kalmıştım. Kımıldayamıyordum. O yaklaşan cismin ne olduğunu bilmiyordum, gittik bana doğru yaklaşıyordu. Öleceğim, diye düşündüm, bir anda. eğer ölürsem, bu kötülüklerle dolu dünyadan belki de kurtulurdum. Sıkılmıştım.
Önceden uzaylılarla, ve bilinmeyen garip yaratıklarla ilgili hikayeler okumuştum. Fakat asla bunlara inanmamıştım. Oysa şimdi bu gerçekle neredeyse yüzleşmek üzereydim. Kimi makaleler iyi, zararsız olduklarından ,kimiyse kötü olduklarından söz ediyordu. İnsanlar kadar kötü olamazlar dedim, içimden.
Acaba?
Kim bilir? belki de. Bunu bilemiyorduk. Dünyada bazı soruların cevabı yoktu. Ve ağırlıklarını da sadece soru olmalarından alıyorlardı.
Yıllar önce kız arkadaşımla bu konu hakkında sohbet etmiştik. Bana uzaylılara inandığını fakat insanları iplemediğinden, önemsemediğinden bahsetmişti. Oda bu şekilde düşünüyor, ve buna inanıyordu. Kimi insan inanıyor, kimiyse inanmıyordu. Kimiyse hiç bu tarz olaylarla ilgilenmiyorlardı. Varsa var, yoksa da yok diyorlardı.
Dünya gizemlerle doluydu. Uzaylılar da bunun birer parçasıydılar.
Evrende yalnız değiliz. Peki dedim , içimden. Peki ,ama, ya benden ne istiyorlardı? ben ne yapmıştım? ben masum değil miydim? yoksa geçmişte yaptığım hataların bedelini mi ödüyordum?
Hesaplaşma vakti mi gelmişti? iyi de 9 milyar insan varken neden ben?
Yoksa ben seçilmiş kişi miydim? kafamda nelerde kuruyordum, böyle. Tamam hayal gücüm geniştir de, sahi seçilmiş kişi de, nereden esmişti aklıma şimdi? bu olsa- olsa bir tür fanteziydi, yani of bu durumu şu anda kabullenmekte oldukça zorluk çekiyordum.
Neden ben? neden? bu soruyu dilimden düşüremiyor, içim içimi yiyor, şu anda neredeyse çıldıracak gibiydim. Korkudan ve şaşkınlıktan kafayı yemek üzereydim. Sürekli olarak içimden sakin ol bu sadece bir rüya deyip, duruyordum.
Yaklaşmakta olan uzun siluet sonunda vardı. Koca uzay gemisi karşımdaydı. Dev ışık vardı. Ve beni içeriye aldı.
"Benden ne istiyorsunuz? diye sordum, korkuyla".
"Seni kaçırdık küçük hanım , çünkü sürümüzün devam etmesi için insanlara ihtiyacımız var".
"Niçin? diye bağırdım".
"Şu anda insanların üzerinde deney yapıyoruz. Dişi bir uzaylıyla döllenmesi için bazı adamların spermini aldık. Ve sonuç gayet başarılı. Şimdi hedefimiz seni de bir uzaylıya dönüştürmek küçük hanım".
"Fakat ben insan olmaktan dolayı mutluydum. Niçin beni seçtiniz?".
"Hayır mutlu değildin, küçük hanım. Sadece mutlu olduğunu sanıyordun, o kadar. İkisi birbirinden çok farklı şeyler. Biz dünyada mutsuz olan kim varsa onları topluyor, ve kendi türümüzün devam etmesi için onları birer uzaylı yapıyoruz. Merak etme bizim de hislerimiz var. Ve sen uzaylıya dönüşüp, bambaşka bir dünyada bazı güçler elde ettiğinde şimdiki yaşamından çok daha mutlu olacaksın. Bizler seni mutluluğa ulaştırmak için seçildik. Bu bizim görevimiz. Korkma canın çok acımayacak. Fakat biraz acımak zorunda. Bu kolay bir süreç değil. Sonuçta tür değiştireceksin. Bunu göbeğine iğne sokarak soktuğumuz iğnelerle vücudundan örnekler alarak yapacağız. Yakın gelecekte dünya diye bir yer kalmayacak. Artık insanlığın devri sona erdi. Artık devir farklı canlıların, yaşamların, gezegenlerin devri. Kötü, karanlık dünya yok olmalı. Ve yepyeni bir yer yaratılmalı herkesin barış, ve sevgi içinde yaşadığı".
İlk defa kulağıma fena gelmemişti. Gene de korkuyordum.
"Ben acıya dayanamam".
"o halde seni bayıltırız. Hissetmezsin".
"lütfen dedim".
"amacımız insan- uzaylı melez üretmek ve yetiştirmek. Salak insanoğlunun tek yaptığı iyi iş teknolojiyi getirmek oldu. Ve bilimi. Ne yazık ki halen daha bilim dışında boş işlerle uğraşan insanlar var. Aramızda az Japon, var? ne ilginç değil m,? Japonlar , o kadar zeki ki ,mutsuz olmadıkları için pek işimize yaramadılar". Uzaylı bunu söylerken gülümsemişti.
"Yani hedef mutsuz insanlar mı?".
"evet yani ağırlıklı olarak diyelim. Eğer işimize yararlarsa Asyalıları , da aramıza alırız. Neden olmasın? Afrika, Ortadoğu, ülkeleri, Filipinler, Kuzey Amerika yani mutsuz olan coğrafyalar şimdilik hedefimiz".
"Anladım, diyerek kafamı salladım. Oysa bu yalandı. Olanları halen daha anlamakta güçlük çekiyordum. Çünkü şoktaydım. Uzun bir süre de, bu şokun etkisinden kurtulacağımı sanmıyordum. Bunda gayet ciddiydim, işte".
"Siz katil misiniz? diye sordum".
Uzaylı gülümsedi. Ve dedi ki, "tatlım hepimiz birer katiliz. İçimizde bir katil, canavar var. Herkes katil. İçimizde iyilik de var, kötülük de. Hangisini ortaya çıkaracağın ise tamamen senin elinde ve senin seçimin. Unutma kaderini bu seçimler belirleyecek, tatlım".
Birden başım dönmeye başladı. Bayılmıştım.
"İnsanlar en kötü tür, onların yok edilmesi gerekiyor, dedi diğer uzaylı".
"onları faydalı, iyi hale getireceğiz, dostum, sen hiç merak etme".
"Başarabilecek miyiz, dostum?".
"bundan zerre kadar olsun şüphem yok".
"haydi bakalım".
"zor olan onları kaçırıp, dünyaya inmekti, unuttun mu?".
"haklısın".
"Dünyadan çıktık".
"gerçekten mi".
"evet dünya arkamızda kaldı, bak, şimdi huzura gidiyoruz, yeni bir maceraya doğru yol alıyoruz, dostum".
"açıkçası yeni bir maceraya daha hazırım, maceraları severim".
"sevdiğini biliyorum dostum, diyerek gülümsedi, "uzaylı. Diğeri de, bu esnada ona eşlik etmişti.
Belki de hepimiz birer uzaylıyız.
Da bunun farkında değiliz. Şimdi ne olacak? oku ve gör.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EVRENDE YALNIZ DEĞİLİZ SINIRSIZ EVREN
Science FictionBir bilimkurgu-fantastik - aşk, tutku hikayesi