Alex, ile tanışmışlardı. Nihayet o gün gelmişti. Merve, hayatında onun gibi ukala birini görmemişti. Oda insan görünümlü bir uzaylıydı. Sinirine dokunuyordu. Sürekli kendilerine neler yapmaları gerektiğinden bahsedip duruyorlardı. İlk defa bu denli dediğim dedik, emir veren birine rastlıyordu. Gerçi söz konusu olan insan bile değildi. İnsan görünümlü uzaylıydı. Gene de her şeyin bir ilki vardı, demek ki. Bu söz bir kez daha geçerliliğini göstermişti.
tıpkı bizim gibi diye düşündüm.
insan görünümlü uzaylılarız bizler...
"Anladınız mı? sizin yeni hocanız benim. Beni dinleyip, öğrenmek zorundasınız. Aksi taktirde burada oraya huzura varana kadarki yolculuğumuzda hayatta kalamazsınız".
"Seni dinlemiyoruz, dedim".
"Pardon da seni dinlemiyorum, da ne demek? burada emirleri ben veririm küçük hanım, umurumda olmasanız geberin gidin derdim, size. Fakat burada siz seçilmişleri eğitmek benim görevim, işim. Anlıyor musunuz? ve bende işimi gayet seven bir uzaylıyım. Beni dinlemek zorundasınız".
"Neyin tehlikesinden bahsediyorsunuz? diye sordu" arkadaşım Aslı.
"Burada yalnız değiliz. Düşmanlarımız da var. Onlar değişime uğramış olmasına rağmen kötü olan uzaylılar. Zamanında üzerilerinde yanlış deney yapılmış olanlar. Bizi öldürmek istiyorlar. Kötü olduğumuzu düşünüyorlar. Üstelik bunu aynı tür olmamıza rağmen, aynı yolun yolcusu olmamıza rağmen yapıyorlar.
"Yalan söylüyorsun? diye bağırdım".
"Bu kız ne saçmalıyor böyle? bana bak diyordu ki, Alex hey dur diyerek araya girdi, Yılan. Bunu üzerime yürümeden önce yapmıştı.
"Şu Merve ve Aslı isimlere sahip kızlar henüz dün değişime uğradılar. Halen daha insan gibi düşünüyorlar. Yarın tamamen uzaylıya dönüşecekler. O zaman da bizim gibi olacaklar, ve bize seve- seve katılacaklar sen hiç merak etme".
"Öyle desene. Boş yere ağzını- burnunu kıracaktım, yoksa diyerek gözden kayboldu, Alex. Gözden kaybolmadan önce kahkahalarla gülmüştü. Bu Alex'i, hiç sevememiştim. Ve gözüm de tutmamıştı. Ondan nefret etmeye başlamıştım".
Yarın mıdır nedir? bir an önce düşünmeyi bıraksam iyi olacaktı. Aksi taktirde burada ne olduğu belirsiz yerde kafayı yiyecektim. Buranın cehennemden bir farkı yoktu.
hayal dünyasıydı belki ama gerçekti.
her şey gerçekti.
Umarım haklı çıkarlardı, ve ben uzaylıya dönüşüp, hiç bir şey hissetmeden burada mutlu bir biçimde bilinmezliğe doğru giderken mutlu bir biçimde yaşardım. Çünkü bugün tüm gün sevgilimi, ailemi, ve arkadaşlarımı düşünmüştüm. Onları düşünürken gözlerimden yaşlar akıyordu. Durmadan ağlıyor, Aslı yanımda bana sarılarak, beni teselli ediyordu.
Şu Alex'e, gıcık kapıyordum. Gene de dünyada bu yaşıma dek daha önce görmediğim en yakışıklı, seksi, karizmatik, cool, erkekti. Tipi böyleydi, oysa davranışları, hakimiyeti, berbattı. İnsan olarak onunla asla anlaşamazdım. 18 yaşında olmam dünyadayken bazı şeyleri yaşamadığım anlamına gelmiyordu. Alex, 20 yaşında görünüyordu. Uzaylıların yaşı olmazdı. Hep genç göründüklerini dünyadayken bir yerde okumuştu.
Bir kere sevgi, ve aşkın ne demek olduğunu 2 senelik sevgilim Berk'den, öğrenmiştim. İlk aşkımdı. Onunla evlenmek istiyordum. Oda benimle istiyordu. Fakat o dünyada kalmıştı. Ve başkasıyla birlikte olacaktı.
O bambaşka bir gezegene gelmişti. Kaçırılmıştı. Onu çok seviyor, ve de özlüyordum. Ah Berk, ilk aşkım, sevdiğim dedim içimden. Onun için bir zamanlar ölürdüm. Ne zaman gözlerine baksam gözlerinin içine bakarken adeta erirdim. Yanında sürekli güler, onsuz bir gün bile bana anlamsız, ve de sıkıcı gelirdi. Bir daha göremeyeceğimi bilsem de bu duygu uzaylıya dönüşene kadar geçmeyecekti.
Bunu biliyordum.
Acaba uzaylıların da, insanlar gibi duyguları var mıydı? acı çekiyorlar mıydı? içlerinde iyilik gibi, kötülük de var mıydı?
Uzaylı olarak insan olarak hissetmeyeceği için Alex,ile belki anlaşabilirdi. Yarın gelsin dedim içimden. Şu anda halen daha insan olmak onu mahvediyordu.
Çünkü dünyayı özlüyor ve acı çekiyordu.
Ah şu gizemler, ve bilinemezlikler.
Dünya, ya da farklı yer. Fark etmiyordu,işte.
Sevdikleri çok uzakta kalmıştı. Ve onları bir daha asla göremeyecekti. Dünyaya asla geri dönemeyecekti.
Evi burasıydı. Ve artık insan da değildi.
O bir tür uzaylıya dönüşmek üzereydi. Her şey çok sıra dışıydı, ama, aslında bir o kadar da gerçekti.
Unutma masallar, düşler gibi, hayaller de aslında gerçektir.
Kim Bilir?
Bir Gün...
Belki.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EVRENDE YALNIZ DEĞİLİZ SINIRSIZ EVREN
Science FictionBir bilimkurgu-fantastik - aşk, tutku hikayesi