Aslında hepimiz birer uzaylıydık. Artık bunu biliyordum.
Bazen ben bile beni kendimi anlamazken elbette başkalarının beni anlamasını beklemiyordum. Bazen kendimi anlıyordum, fakat bazen anlamakta güçlük çekiyordum. Bugünü Aslı, ile konuşup, dertleşerek geçirdim. O beni anlıyordu. Bende onu. Bana Mike'dan, bahsetti. Burada giriş kısmında tanışmışlar. Aslı, su içmek üzere ilerlerken karşısında birden Mike, vampir adam belirmiş. Mike, ırk olarak esmerdi. Portekizliydi. Daha ilk görüşte Aslı'ya, tutulmuş, onu beğendiğini söylemiş. Aslı'da, haydi canım ilk buluşma da aşk mı olur? diyerek onunla alay etmeye başlamış. Fakat sonra arada buluşup, sohbet etmeye, arkadaş olmaya başlamışlar. İşte karşılıklı aşk da böyle başlamış. İkisi de birbirlerini beğendiklerini dile getirmişler. Ve bu arkadaşlık ilişkisi de yerini sevgiye bırakmıştı. Ben nedense şu anda ona Alex'den, bahsedemiyordum. Aslı'ya, bana Mike'dan, söz etmediği için kızmıştım. Oysa şimdi ben ona aynını yapıyordum. Benimle alay edeceğinden korkmuştum. Çünkü Alex, gibi biri benimle olmaz, beni istemezdi. Üstelik Rus, sevgilisi vardı. Bana mı bakacaktı?
O gün Alex, ile hiç buluşmadım. Daha doğrusu bunu istemedim. Onunla görüşmek istemiyordum. Ondan biraz uzak durmam iyi olacaktı. Ondan kaçmıyordum, sadece mantıklı düşünüyordum. Bu ilişkisi o istese bile yürümezdi. Yani öyle hissediyordum. Duygularıma hakim olamıyordum, tabi orası ayrı. Gönül bu doğru kişiye de kayardı, yanlış kişiye de kayardı ya, benimkisi yanlışa kaymıştı. Umarım düzelir, dedim içimden. Demek ki, burada da aşk vardı. Galiba aşk, ve sevgi her yerdeydi. Ve bu duygu, tutku daima da, içimizde olacaktı.
Uzayda da olsak, farklı bir gezegende de, iş değişmiyordu. İşte biz uzaylıların da duyguları varmış. Bu böylece ortaya çıkmıştı.
Uzaylılar da aşık oluyorlardı.
Sırlarda ortaya çıkardı. Gün gelir gizlen, saklan nereye kadar?
Bence öyle. Dün Alex, ile yaşadıkları inanılmazdı. Bir türlü aklından atamıyordu. Çok güzel uçmuşlardı. Havadayken özgür hissetmişti. Tüm o boşluk ayaklarının altındaydı, ve adeta yıldızların üzerindeydi. Beraber özgürce uçuyorduk. O an özeldi, ve bunu kimseyle paylaşamazdı. Hayatta bazı şeyler bir sır gibi yaşanmalıydı.
Bazı şeyler hayatta saklı kalmalıydı. Gizli olması iyiydi. Gizli yaşanması da ayrıca güzeldi.
Böylesi daha tutkulu oluyordu.
Ah bu arzular diye düşündü.
Ben bir uzaylıydım. İnsan değildim. Tepkilerim de, diğerlerinden doğal olarak daha farklıydı.
Artık.
Böyleydi.
RÜYA
Rüyamda çok enterasan bir şey görmüştüm. Alex'i, zorla kaçırmıştım. Çünkü o beni istemiyordu. Onu yatağa bağlamıştım. Kölem olmalıydı. Ya da ben onun kölesi seve- seve olabilirdim. Ve elimde tabanca vardı. Eğer benimle birlikte olmazsa ona onu öldüreceğimi söylüyordum. Oda pes etmiş bir vaziyette tamam sen nasıl istersen, çöz artık beni, lütfen öldürme diyerek bağırıyordu. Sonra onu çözmüştüm. Ve tutkulu bir biçimde dudaklarından öpmeye başlamıştım. Derken sevişmiştik, hem de çılgınlar gibi. Artık oda tutkuyla karşılık veriyor, ve beni seviyordu. Oda istiyordu.
Kalben...
Uyandığımda ter içinde kalmıştım. Direk kendimi duşa attım. Rüyalarda mı orgazm ediyordu insanı?
Bu sadece bir rüyaydı, ne de olsa öyle değil mi?
Acaba?
Kim bilir?
Alex'in, Rus sevgilisini içimden öldürmek geçiyordu. Hepimiz katildik. Herkes katil. Bunu asla yapmayacaktım, ama, istiyordum.
Bu bir kötülük değilde, neydi yani?
İçimde evet bir kötülük vardı, ve ben bunu bastırıyordum. Ortaya çıkarmıyordum.
Bu kıskançlığı.
Çıldırmak üzereydim. Aşk zaten hastalıktı. Normal değildi. Delilik değilde neydi? insana asla yapmam, denen şeyleri yaptırıyordu.
En özelimsin...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EVRENDE YALNIZ DEĞİLİZ SINIRSIZ EVREN
Science FictionBir bilimkurgu-fantastik - aşk, tutku hikayesi