Din, dil, ulus ayrımcılığı olmayan yeni bir dünya yaratalım demişti ,Charlie Chaplin. Ne kadar da haklı diye düşündüm, içimden. Dünya bunu benimsemeyen insanlar yüzünden karanlık bir yerdi. Uzaylılar , ona gidecekleri yerde ayrımcılığın olmadığını, tamamen huzurun olacağını söylemişlerdi. Oranın neresi olduğunu?ve varıp varamayacaklarını da bilemiyordu, ancak bu fikrin hoşuna gittiğini söyleyebilirdi.
Sevginin, barışın, ötekileştirmenin olmadığı güzel bir dünya ütopyasıydı, bu.
Tam bir ütopyaydı. Fakat güzeldi.
Bazen ütopyalarda güzeldir.
Biz Aslı, ile oturmuş bir yerde sohbet edip, çay içiyorduk. Artık dünyada olmadığımızı biliyorduk. Bu acı gerçekle yüzleşmiştik. Dünyaya bir daha asla dönemeyeceğimizi, ve sevdiklerimizi göremeyeceğimizi biliyorduk. Halen daha insandık, henüz o bahsettikleri tuhaf yaratığa, yani uzaylıya dönüşmemiştik. Dünyadayken içimizde birer uzaylı olduğunu düşünürdüm. Bilim kurgu okumayı, seyretmeyi severdim. Fakat okuduğum kitapların, ve izlediğim filmlerin benim başıma geleceğini hayal dahi edemezdim. Bunu nasıl düşünüp, hayal edebilirdim ki?bu tıpkı olmayan bir şeyi istemek gibiydi.
"Biliyor musun? hiç bir başarı tesadüf değildir. Uzaya çıkan ilk kadın astronot Sally Ride'ın hayatı, başarının tırnaklarla kazıyarak elde edilebileceğini ama her zaman imkansız denilenlerin peşinden koşulması gerektiğini gösteriyor bizlere... dedi " Aslı.
"Ne tuhaf değil mi? diye sordum " ona.
"Çok tuhaf hem de. Bir zamanlar dünyadayken okuduğumuz bilim kurgu, hayal sandığımız dünyanın içindeyiz. Ve bu bir gerçek. Buna alışsak iyi olur dedi" Aslı.
"Haklısın dedim" arkadaşıma. Şaka görünen gerçeklerden olsa gerek bu. Hayaller gerçek olmuştu. Bunun iyi mi? yoksa kötü mü? olduğunu bilmiyordum. Ve hiç bir şey hissetmek de istemiyordum. Kötü olan duygu şu anda biraz daha ağır basıyordu.
"Ne başarı hikayeleri var dedi" Aslı.
Uzaya çıkan kadını tebrik ediyorum. Bunu kendi isteği için yaptı. Oysa biz resmen kaçırıldık. Zorla uzaya çıktık, diyerek arkadaşımı da güldürdüm. İKimizin de sinirleri bozulmuştu, ve durmadan gülüyorduk.
"Bunlar ne zaman dönüşecek? diye sordu, "yılan, uzaylıya bakarak.
"5 dakika içinde diyerek, gülümseyerek yanıtladı, "uzaylı.
"Hım şu beş dakika da geçmek bilmez şimdi dedi" diğer uzaylı.
"Oğlum ya sen harbi tuhafsın 3 gündür bekliyoruz da, beş dakikanın zamanını mı tutuyorsun şimdi geçmez diye. Bu denli sabırsız olma".
"Şaka yapıyorum, be ya sende dedi " uzaylı.
"Ha şöyle". Derken birdenbire iki kız içinden mavi ışıklar geçerek yere düştüler. Ne olduğunu bilmiyorlardı. Bayılmışlardı. Baygın yerde yatarlarken içinden ışıklar geçmeyi sürdürüyordu.
Gizemliydi...
Uyandıklarında insan olmayacaklardı. Bir daha asla insan gibi de , düşünmeyeceklerdi.
Çünkü onlar artık birer uzaylıydılar. Dönüşmüşlerdi. Ve onlar için asıl macera şimdi başlıyordu.
Ayrıca bundan sonra hayatlarında hiç bir şey aynı olmayacaktı.
Değişim şarttı, ve geliyordu da.
Ve bu çok da heyecanlıydı. Düşündüklerinden ,hayal ettiklerinden bile çok daha farklı bir hayat onları bekliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EVRENDE YALNIZ DEĞİLİZ SINIRSIZ EVREN
Ficção CientíficaBir bilimkurgu-fantastik - aşk, tutku hikayesi