Kırmızı

36 8 1
                                    

Sevgili günlük,

Saçlarımdaki renk akmaya başladı. İki hafta oldu bile. Ne de çabuk geçiyor zaman. Değerini anlamak için böyle sınanmam mı gerekiyordu gerçekten? Kıymet bilmeyen biri olarak böyle mi cezalandırılıyordum? Tamam. Anladım hatamı. yetmez mi bu kadar gözyaşı? Yoksa daha yeni mi başladık?

Her sabah kalktığım gibi isimleri sayıyorum. Sevdiğim tüm insanları sayıyorum. Teker teker. Üşenmeden. Sonra isimlerin olduğu listeye bakıyorum unuttuğum var mı diye. Sabah okula geç kaldım bu yüzden. Ama duramam. Yapmak zorundayım. Eninde sonunda unutacağım isimleri belki. Ama kaybımı kendi gözlerimle görmek istiyorum. Acı vericek biliyorum. Ama eve bir hırsız girdiğinde, güvenli yorganının altına saklanıp koyunları sayamazsın.

Günlüğü otobüste yazıyorum. Boş zaman bulamıyorum çünkü. Evde annem her anını dolu geçirmem gerektiğini söyleyip odamı kapattırmıyor beni. Ne manası var? Fazladan değerli geçirdiğim birkaç saatin ne manası var? Önümdeki adam bana garip bir ifadeyle bakıyor. Defteri göğsüme yaslıyor ve adama kötü bakışlarımı yolluyorum. Lakin haklı bakışlarını göz ardı edemeyip defteri çantama sıkıştırıyorum. Gökyüzü pembe bir renge bürünmüş. Pembe rengini sevmem. Ama gökyüzü çok güzel geliyor gözüme o an. İlk defa ölecek olmam o kadar da endişelendirmiyor beni. Ölen insanlar gökyüzüne karışıyorsa ölmek de güzel şeydi. Değil mi?

ultimo coloreHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin