Sevgili Günlük,
Arkadaşlarım anlaşmış gibi konuşmuyor benimle. Hatamı kabul etmemi bekliyorlar, biliyorum. Bana zaman vermeleri gerektiğini düşünüyorlar. Haklı olabilirlerdi. İstedikleri zamanı onlara verebiliyor olsaydım.
Kulağımda kulaklığım, başım kollarımda düşündüm tüm gün. Uyuduğumu düşündüler. Lakin gözyaşlarımla kendimi boğmak ister gibi ağladım. Şu günlerde o kadar sık ağlıyordum ki, artık bunu bir sebebe bağlamaktan vazgeçmiştim. Ağlıyordum. Çünkü ağlamak istiyordum. Gözyaşlarımın benden başka kimsenin kalbini acıtmayacağı her yerde ağlamak istiyordum.
Sırtımda hissettiğim el ile burnumu çektim. Uyuduğumu düşünmesi için hareket etmedim. Ağlamaktan hızlanmış nefesimi düzene soktum, ve havaya birkaç mırıltı bıraktım. Düşüncelerim kimseyle paylaşamayacağım kadar ağırdı şu zamanlarda. Ben bile altında ezilirken, başkalarından benim için acı çekmelerini isteyemezdim.
Zil çaldı. Kızarık gözlerimi kimse görmesin diye hışımla çıktım sınıftan. Diğerlerinin bunu yanlış yorumladığını anlamadan. Merdivenlerden inip konferans salonunun aralık kapısından içeri süzüldüm. Boş salonun içinde nefes seslerim yankılanıyordu. Adımlarımın sert zeminde bıraktığı tok ses ile en arka koltuklara ilerledim. Çalan zille öğrencilerin koşuşturma seslerini işitene kadar oturduğum koltukta günlüğümü yazdım. Kapatmadan önce birkaç parçamı bıraktım sayfalarına. Tüm acımı deftere kustuğumdan emin olduktan sonra sınıfa ilerlerdim. Duygusuz ve boş bakışlarımı birkaç kızın üzerinde gezdirdim. Duygusuzdum.
Çünkü tüm duygularım, bıraktığım acılar ile birlikte yok olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ultimo colore
ChickLitSon rengin saçlarımdan akıp gittiği gün, ben çoktan yıldızlara ulaşmış olacağım.