Sevgili günlük,
Bugün yazdığım satırlar sonuma hazırladığım bu defterin başlangıcı olacak. Bugün hastalığımı öğreneli tam bir hafta oldu. Kaderimdeki ölüm tarihinin belirlendiğinden beri geçen bir hafta. Bunu yapmak zorunda değildim belki. Ama anılarda yaşayan bir kızın anılarını yitirmesi ne kadar da acı bir durum değil mi?Evet hastalığım bu. Hastalık hakkında bildiğim pek bir şey yok. Hastalığımı doktorların ne diye isimlendirdiklerini bile bilmiyorum. Tek bildiğim şey şu; anılarım ölüyor.
Zaman geçecek. Günler haftaları, onlar da ayları kovalayacak. Benliğimi yitireceğim. Hafızamı kaybedeceğim. Geriye kendimi tanımlayacak hiçbir şey kalmayana dek. İlk defa ölmek istediğim için yargılamadı ailem beni. Kabul ettiler usulca. Onlarda biliyor bu şekilde yaşamak istemediğimi. Ne kendime bu boşluğu yaşatmayı, ne de sevdiklerime gözlerimdeki bu boş bakışı göstermeyi istiyorum. Acısız bir ölüm istiyorum. Özel bir merkez var. Aylar sonra merkezin kapısından girerken kaşlarım çatık, hiçbir şeyin farkında olmayacağım. Kim bu genç yaşında ölmek isterki? Ben istiyorum. Her şeyden çok istiyorum. Geride bıraktıklarımın acısı bile bastıramıyor bu isteği. Herkesten, her şeyden özür dileyecek koskoca yedi ayım var. Neden mi yedi ay? Gökkuşağının yedi rengi var çünkü.
Oldum olası saçlarımı rengarenk boyatmak istedim. Gökkuşağının her bir rengini saçlarımda görmek istedim. Parmaklarımı geçirdiğim yumuşak mavi saçları düşledim. Korkmama rağmen kendimi ateşe benzeteceğim kırmızı saçları hayal ettim. Ölmeden önce bunu yapmak istiyorum. Yedi ay. Her yeni bir ay başka bir renk. Son rengin saçlarımdan akıp gittiği gün, ben çoktan yıldızlara ulaşmış olacaktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ultimo colore
ChickLitSon rengin saçlarımdan akıp gittiği gün, ben çoktan yıldızlara ulaşmış olacağım.