Bu deftere bir şeyler yazmanın ne kadar aptalca olduğu düşünmeyi daha sonraya bırakacağım. Saçlarımda parlayan bu renkten nefret ediyorum. Her gün tanımadığım insanların evinde uyanmaktan nefret ediyorum. Bana doğrusu söylenene kadar hayatıma böyle devam edebileceğime inanıyordum.
Bir şeyleri hatırlayamadan. Yeni hayatım diye bahsedilen günler benim rutinimden farksız. Zihnimin, karışıklığı çözmek için uğraştığım bir halde olmasını tercih ederdim. Haykırışlarımı yankı yapacak kadar boş olmasını değil.
Boşlukta süzülen zihnim rahatlamış hissettirmiyor. En derin ufuklarına kadar bakabildiğin hatıraların birkaç yanılsamadan ibaret. Aynı isimlere sahip insanlar defalarca beni arıyor. Geçmişimde bir ize rastlayamadığım bu isimler üzülüyor mudur diye düşünmeden edemiyorum. Üzüldüğün zaman sizi seven insanlar da üzülmüyor mu? Peki ya sizi sevdiğinizi unutan insanlar? Karışık.
Parmak uçlarımı kırılmaya başlamış saç diplerimde gezdirirken dışarıda yapan kara anlamsız bakışlar atıyordum. Saçlarımdan kurtardığım ellerimi cama yapıştırdım ve gökyüzünü izlemeye başladım. Sokak lambalarının altından belli olan kar, dur durak bilmeden yapmaya devam ediyordu. Zaman da bu kadar hızlı akmıyor muydu? Hangi ara bu raddeye geldiğimi kestiremiyorum.
Evlerine bir an önce ulaşmak için koşuşturan insanların karda bıraktığı izlere şahit oldum. Her bir adımda bir derinlik açılıyor, lakin yağan şiddetli karla birlikte çok geçmeden tekrar doluyordu. Bu durumun gözlerimi doldurmasının sebebi belki de kendi durumuma benzetmemdi bilemiyorum. Zihnime kazıdığını her bir anı, yerini bir başkasına bırakamadan yok oluyordu.
Karın değerini de yaz gelince anlamaz mıydı insan?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ultimo colore
ChickLitSon rengin saçlarımdan akıp gittiği gün, ben çoktan yıldızlara ulaşmış olacağım.