Binaların arasından süzülen ışık gibiydi anılarım. Bir an için oradaydı, lakin kaybolması yalnızca birkaç saniyeyi alıyordu. Hatırlamak zihnimi yoruyordu. Başıma ani bir sancı giriyor, bütün duvarlarım yıkılıyordu. Hatıralarımı yıkan vincin her bir vuruşu bedenime işliyordu. Acı duyuyordum. Çoğu zaman ne için acı duyduğumu bilmiyordum. Neden burdayım, onu da bilmiyorum.
Babamı hatırlamamam annemi fazlasıyla yıkmıştı görebiliyordum. Bana hatırlatmak için onlarca video yüzlerce fotoğraf gösterdiler. Ama simsiyah bir sayfaya boyadığınız yıldızlar belli olmazdı değil mi?
Zihnimi oluşturan her şey annem ve kendimden ibaret. Neredeyse yazmayı da unutuyordum inanabiliyor musun? Defter benliğimin bir parçası ve onu unutmak yok olmam anlamına geliyor. Bu fazla kırıcı.
Dalgaların sürüklediği bedenim çakılacak bir kaya arıyordu. Belki bugün şanslı günümdeydim. Ufak sıyrıklarla kurtulduğum kasırga bir sonraki gün yerini daha büyük felaketlere bırakacaktı.
Ve ben bir gün o kadar şanslı olamayacaktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ultimo colore
ChickLitSon rengin saçlarımdan akıp gittiği gün, ben çoktan yıldızlara ulaşmış olacağım.